Lübnan'da unutulan devrim

Tunus ve Mısır devrimlerinin en önemli kazanımı, birçok tabuyu kırmaları ve birçok yanlış kavramı düzeltmeleriydi. Bilhassa Lübnan’daki Arap gençleri, içinde bulundukları kötü durumdan uyandı, mezhepçilerin, savaş lordlarının ve siyasi derebeyliğin temel attığı kuralları değiştirme kararı aldı. Lübnan gençlerinin devrimi, halkın siyasilerin cambazlıklarına ve mezhepçilerin kumarlarına boyun eğmeyeceğini teyit etti. Bu kesimler, kendi çıkarları için Lübnan’ı dışarıdan emirler alan ve birbiriyle çekişen mezhepçi bir ülkeye dönüştürdü.

Lübnan halkını saran felaketin sınırında durmak için, savaş lordlarının aynı zamanda siyasette ve mezhepçilikte de rol oynadığını görüyoruz. Lübnan’ı yakan iç savaş, ülkedeki mezhepçi rejimi derinleştirdi, insanlık karşıtı suçlar işlemekle hüküm giymiş savaş lordlarının elini güçlendirdi.

Mezhepçilik illeti
Taif Anlaşması mezhepçi rejimin değiştirilmesini öngörüyordu, ancak anlaşmanın imzalanmasının üzerinden 20 yıldan fazla bir süre geçmesine rağmen hiç kimse bu konuya yaklaşmaya cesaret edemedi. Bu durumdan istifade eden sadece mezhepçi lordlardı.

Tuhaf bir ironiyse, dünyada Lübnan halkı gibi mezhepçi anayasaya mahkûm bir başka ülkenin olmayışı. Lübnan, Arap düşünür Selim El Hos’un da dediği gibi büyük bir özgürlükten besleniyor, ancak mezhepçiliğe mahkûm olduğu için demokrasiye muhtaç.

Özetle, mezhepçiliğe karşı iyi bir devrim patlatan Lübnan gençlerinin elinden tutarak, ülke halkına destek çağrısında bulunuyoruz. Zira en kötü hastalıklar, kendi mezhep mensuplarına, Lübnan’a ve bütün insani değerlere karşı baskı uygulayan mezhepçilikten ve mezhepçilerden geliyor. (Ürdün gazetesi Düstur, 8 Mart 2011)

Kaynak: Radikal