Lübnan siyaseti yine arapsaçı

Casusluk Beyrut'ta, en az savaş sonrası Viyana'da olduğu kadar bildik bir mesele (burada 'Üçüncü Adam' tarzı dev bir dönme dolap bile var), fakat son birkaç gündür olaylar her geçen saat daha da esrarengiz bir hal alıyor. Son iki haftadır Lübnan İç Güvenlik Gücü'nün (ISF) özel bir birimi, bir grup Lübnanlı'yı İsrail için casusluk yaptığı iddiasıyla tutukladı.

Sorgulanan en az 21 erkek ve bir kadın var ve ISF'nin bize söylediği bu kişilerin evlerinde gizlenmiş karmaşık İsrail iletişim ekipmanı bulunduğundan ibaret. Tutuklananlar arasında Bekaa Vadisi'nde görev yapan bir gazeteci ve 2007'de Nehr el-Bared'de İslamcı militanlarla girilen çatışmada yaralanan yüksek rütbeli bir subay da var. Hatta emekli bir generali ve karısını da içeri aldılar. Albay Maurice Diab son derece saygın bir asker, ancak askeri yetkililer Diab hakkındaki kuşkuların bir süre önce ortaya çıktığını söylüyor.

Hükümet Diab'ı ABD'ye eğitim için göndermiş, fakat kurs sırasında çekilen bir fotoğrafta üniformalı İsrail subaylarının yanındayken görülüyor. Diab Kuzey Beyrut'un sahil semti Antelias'ta yaşıyor, diğer tutuklulularsa doğu Lübnan'dan sınır köyü Rimeyş'e kadar çok çeşitli yerlerden gelme.

Nasrallah devlet başkanı gibi!
Buraya kadar iyi hoş. Fakat bu tutuklamaların (ve bugüne dek 50'den fazla insanın tabi tutulduğu sorgulamaların) ardındaki bazı 'istihbarat' bilgilerinin Hizbullah'tan geldiği giderek açıklık kazanıyor; Hizbullah'ın Suriye ve İran'ın Lübnan'daki en iyi dostu olduğunu bilmeyen yoktur. Bu olay dört üst rütbeli Suriye yanlısı Lübnanlı güvenlik yetkilisinin hapisten salıverilmesinin sadece birkaç hafta sonrasında gerçekleşti. Bu dört yetkili, eski başbakan Refik Hariri ve yanındaki 21 kişinin 2005'te suikast sonucu öldürülmesi planına yardımcı oldukları kuşkusuyla tutuklanmıştı. Buradan da şu soruya geliyoruz: Ülkedeki istihbarat yetkilileri, Hizbullah'la bağlantı kurmak şeklindeki eski oyuna geri mi dönüyor?

Bu boşa sorulmuş bir soru değil, zira Hizbullah'ın lideri Hasan Nasrallah şu an İsrail'in Lübnanlı 'işbirlikçileri'nin idam edilmesini istiyor. Nasrallah'ın 2006'da İsrail'le 1000'den fazla Lübnanlı'nın öldüğü savaşın fitilini yakan ve ardından buna 'ilahi bir zafer' diyen adam olduğu unutulmamalı. Nasrallah geçen hafta Hizbullah'ın geçen yıl Batı Beyrut'u silah zoruyla geçici olarak ele geçirmesini, onlarca Lübnanlı'nın öldürülmesine karşın, 'zafer günü' diye niteleyerek birçok Lübnanlı'yı daha da öfkelendirdi.

Aslında Sünni Müslümanlar ve çok sayıda Hıristiyan için Nasrallah sanki Lübnan'ın devlet başkanıymış gibi konuşuyor; halbuki o koltukta şu an oturan isim, eski general Michel Süleyman. Buna bir de belkemiğini Hizbullah'ın oluşturduğu Lübnan muhalefetinin gelecek haftaki seçimleri kazanma ihtimalini eklediğinizde, İsrail casusu ağının tutuklanması çok daha karanlık bir görümüne bürünüyor.

İsrailliler gerçekten de 2006'daki Hizbullah savaşının felaketle sonuçlanmasının ardından Lübnan'daki istihbarat birimini tekrar tesis etmek için eski işbirlikçilerinden bazılarını tekrar işe koşmaya çalışıyor olabilir. Güvenilir kaynaklar tutuklanan bu insanlardan bazılarının İsrail'in Lübnan'dan çekildiği 2000'den önce İsrail için çalışmış olduğunu söylüyor. Bunlardan bazıları İsrail'in teklifini kesinlikle reddederken, bazıları da Lübnanlı yetkilileri İsrail'in kendilerine yaklaşma çabaları konusunda bilgilendirmiş ve hatta belki yeni tutuklanan erkeklerin ve kadının kimliğini ihbar etmiş olabilir.

Şimdi Amerikalılar nazikçe Hizbullah ve dostları (sözgelimi eski Hıristiyan general Michel Aun) seçimi kazanırsa Lübnan'a yönelik yardım paketini 'gözden geçireceği' uyarısında bulunuyor.

Paket Lübnan ordusu için, büyük ölçüde eskimiş olsa da, önemli miktarda teçhizat da içeriyor. Nasrallah geçen hafta bitmek bilmez gösterilerinden birinde, "Niye endişe ediyorsunuz?" diye soruyor ve devam ediyordu: "İran ve Suriye de Lübnan ordusuna teçhizat verebilir."

Barak planını açıkladı bile
İşler, Der Spiegel'de yayımlanan kışkırtıcı ve son derece tartışmalı bir makaleyle iyice karıştı. Spiegel'in haberinde Hariri'nin katillerini bulmak için Lahey'de kurulan BM Mahkemesi'nin (dört generalin geçen hafta salıverilmesi emrini veren de aynı mahkemeydi) potansiyel katil olarak Hizbullah'a odaklandığı belirtiliyordu. Nasrallah bunun yalan ve bir 'İsrail komplosu' olduğunu söylüyor. Mahkemeyse Alman dergisine böyle bir bilgi vermediğini ifade ediyor. Ve haliyle İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak da dünyayı, Hizbullah ve müttefikleri seçimi kazanırsa İsrail'in 'büyük hareket özgürlüğüne' salip olacağı konusunda uyarıyor. Yani daha fazla casusa gerek kalmaz demeye getiriyor.

İsrail'in 2006'daki istihbarat performansı içler acısıydı. Hizbullah'ın İsrail'in keşif amacıyla havadan çektiği Lübnan fotoğraflarından hiç etkilenmediği, fotoğraflarda açıkça görülen Hizbullah sığınaklarının sığınak falan olmadığı ortaya çıkmıştı. Bu en son casus ağı eğer gerçekse, İsrailliler gelecek defa daha iyisini yapamayacak demektir. (1 Haziran 2009)

Kaynak: Radikal