Britanya güçleri Irak işgaline katılmalarından altı yıl sonra Basra bölgesinden çekilmeyi resmen tamamladı ve güvenlik yetkilerini Amerikan güçlerine teslim etti. Bu adım belki de, Britanya'nın bu ahlak dışı ve kanunsuz savaşa karışmasının sebepleri ve ilgili gerçekler hakkında resmi soruşturma açılmasını isteyenlerin desteklenmesine yol açabilir.
Britanya, çoğunluğu Iraklı direnişçilerle olmak üzere askeri çatışmalarda 179 asker kaybetti ve milyarlarca dolar harcadı.
Buna karşın kazanımları epey sınırlıydı. Elektrik, su, eğitim ve sağlık gibi temel hizmetler Basra'da hâlâ asgari düzeyde.
Ayrıca işsizlik oranları yüzde 30'a çıktı.
Bazıları Basra'nın Irak'taki diğer bölgelerden daha güvenli olduğunu savunabilir. Bu doğru olabilir, ancak bu durum Britanya'nın ustalığı ve Irak'ı geçmişte işgal etmiş bir yönetim olarak eski deneyimlerinden dolayı toplumun yapısını anlamasından kaynaklanmıyor. Basra daima bir kültür başkentiydi ve halkı büyük ölçüde barışçı yaşamdan besleniyor. Bunun yanı sıra vatandaşlarının çoğunluğu da önceki rejime muhalif mezhepçi partilerin üyesidir.
Temmuz saldırısı savaşın sonucuydu
Irak savaşının ve ardından işgalinin rejimin değişmesine yol açtığı doğru, fakat bu adımın ahlaki veya yasal olup olmadığıyla ve Irak'taki şartların savaş öncesindekine göre iyileşip iyileşmediğiyle ilgili soru işaretleri söz konusu. Bu 'başarı'nın maliyeti işgalci güçler, Irak halkı ve bütün bölge açısından epey ağırdı. Zira rejimin değiştirilmesi operasyonu en az 1 milyon Iraklı'nın ölümüne, 4 milyonunun evinden olmasına yol açtı. Ayrıca bu savaş arkasında 4 milyon yetim ve 1 milyon dul bıraktı. Savaşın ABD açısından maliyetiyse 4 bin Amerikalı'nın ölümü ve 30 bin yaralının yanı sıra şu ana dek 800 milyar dolar.
Britanya hükümeti, Irak'ın olmadığı ispatlanan kitle imha silahları gibi yalan gerekçelere dayanarak bu savaşa katıldığı için Ortadoğu ve İslam dünyasındaki saygınlığını kaybetti. Ayrıca kendi çıkarlarını ve vatandaşlarının güvenliğini tehlikeye attı.
Bu durum 7 Temmuz 2005 patlamalarında açıkça görüldü. Patlamaları gerçekleştirenler, Irak'taki savaştan ve Britanya'nın orada binlerce Müslüman'ın öldürülmesine karışmasından etkilendiklerini itiraf etti.
Bölgede dengeler altüst oldu
Britanya hükümeti geçmişte Irak savaşındaki rolü üzerine soruşturma açılmasına karşı çıkışını, bu tür soruşturmaların oradaki Britanya güçlerinin selametini etkileyebileceği iddiasıyla gerekçelendirmişti. Şimdi bu gerekçe ortadan kalktı ve gerçeklerin, eski başbakan Tony Blair'in ve güvenlik organlarının rolünün bilinmesi için artık soruşturma kaçınılmaz.
Blair ve güvenlik organları Britanya'nın çıkarlarına hizmet etmeyen, aksine bu çıkarları tehlikeye sokan ve bölgedeki stratejik dengeye zarar veren, Batılı hükümetlerin ve özellikle de Britanya'nın endişe duyduğu İran nüfuzuyla mücadeleye destek olmuş bir ülkeyi yıkan bir savaşa 45 bin askerin gönderilmesini haklı çıkarmak amacıyla, vatandaşların kandırılması ve gerçeklerin saptırılmasında rol oynamışlardı. (Londra'da Arapça yayımlanan Kuds ül Arabi gazetesi, başyazı, 1 Mayıs)
Kaynak: Radikal