Lieberman günah keçisi

 

İsrail dışişleri bakanını eleştirenler, bu adamın tek başına hareket etmeyip, İsrail hükümetinin ortak kararlarını uyguladığını unutuyor...

Aşırılıkçı İsrail Evimiz partisinin lideri ve İsrail Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman'ın uluslararası çevrelerde daha fazla kabul gören bir isimle değiştirilmesini isteyen sesler yükseliyor. Sanki sağcı İsrail hükümetinin politika- larının öncelikli sorumlusu bu adammış, sanki Lieberman sadece başbakan ve diğer bakanlarla anlaşmaya varılan konuları hayata geçiren bir bakandan ibaret değilmiş gibi...
Sorun Lieberman'ın dışişleri bakanı mevkisinde bulunması değil. Lieberman'ın, işgal altındaki topraklarda yerleşim inşaatını sürdürmenin ve Yol Haritası'nı reddetmenin yanı sıra Yeşil Hat dahilindeki 1 milyondan fazla Filistinli'yi dedelerinden miras kalmış topraklarında saygın yaşam sürmeye yönelik en basit insani ve yasal haklarından mahrum bırakacak yasalarla tüm dünyaya meydan okuyan aşırılıkçı faşist hükümetin günah keçisine dönüştürülmesi siyasi bir basitlik.
Lieberman hükümete tek başına veya bir yanlışlık sonucunda gelmedi; partisinin son seçimde 15 koltuk kazanması sayesinde, dışışleri bakanı olma ve koalisyon görüşmeleri sırasında kendi şartlarını Başbakan Binyamin Netanyahu'ya dayatma imkânını buldu.

Haider boykot edilmişti
Lieberman'ın gezileri sırasında Londra, Paris ve Washington'ın sıkıntı yaşadığı doğru. ABD Başkanı Barack Obama'nın onu kabul etmediği de gerçek. Fakat Netanyahu aynı başkentlerde sıcak karşılanıyor. Oysa onun politikaları iki devletli çözümü reddediyor, Filistin devletinin kurulması için imkânsız şartlar dayatıyor. Bu tavır siyasi ikiyüzlülüğün zirvesi, Avrupalı liderler arasında kök salmış olan İsrail iktidarını, Avrupa ve ABD'deki Yahudi uzantılarını kızdırma korkusunun yansıması.
İsrail'de uluslararası iradeye meydan okuyup müttefiki ABD'nin yerleşim inşaatının durdurulması yönündeki çağrılarını yeni yerleşimler kurarak reddeden bir hükümetin varlığı, tıpkı faşist lider Jörg Haider'in kurduğu Avusturya hükümetine yapıldığı gibi siyasi ve ekonomik boykot gerektiriyor. Fakat Lieberman'ı ve ona benzeyen birçoklarını içeren İsrail hükümetine karşı bu yapılmadı. Netanyahu da dahil olmak üzere, bu kişiler aynı aşırılıkçı faşist politikaları izliyor.
ABD ve Avrupa'da İsrail'e, aşırılığına ve savaş suçları seviyesine yükselen yıkıcı savaşlarına karşı hâkim olan korkaklık, İsraillileri aşırılıkçı partileri ve onların yerleşimlerin desteklenmesi, 3 milyon Filistinli'nin hayatının cehenneme çevrilmesiyle bilinen programlarını seçmeye teşvik etti.
Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy Lieberman'ı İsrail hükümetine zarar veren aşırılıkçı bir yüz olarak niteleyip Netanyahu'dan onu uzaklaştırmasını isteyerek en büyük saptırma eylemini gerçekleştirdi. Zira faşist ve yerleşimci Netanyahu hükümeti bütünüyle çirkin. Lieberman'ın hükümette bulunmasıysa, başbakanın ve diğerlerinin ezici tutumlarına paralel olan düşüncelerini kabaca ifade etmesi nedeniyle ek bir iğrençlik katıyor. Lieberman barışı ve uluslararası meşruiyeti reddeden, aşırılıkçı ve iğrenç bir ağacın dalından ibaret. Bu ağaç Washington, Londra ve Paris'te insan haklarını savunan 'özgür dünya'nın liderlerinin önünde topraklarını istila ettiği Filistinlilerin kanının susuzluğunu çekiyor... (Londra'da Arapça yayımlanan Kuds ül Arabi gazetesi, başyazı, 2 Temmuz 2009)

 

 

Kaynak: Radikal