Libya'dan sonra ne olacak?

Arap baharı, Libya’dan güçlü bir ivme kazandı ve NATO, despot rejimlerinden kurtulan Arap ülkelerinin yeniden inşasında vasi veya ortak olma yetkisi elde edemedi. Aslında Filistin trajedisinin sonucu olarak yaşanan Arap-Batı çatlağını derinleştiren Irak deneyimi, hiçbir Batı ülkesine özgürlük ve demokrasi yolunu bulmak isteyen Arap başkentlerinde dolaşma imkânı vermedi.
Bu bahar, bir Arap baharı, ancak milliyetçi özelliği yok ve her ülkede aynı şartlara dayanmıyor. Libya, kendine has konumu itibariyle tek ve bu deneyim, başka bir Arap ülkesinde tekrarlanmayacak. Çünkü her ülkenin kendi özellikleri ve her halkın türlü talepleri var. Tunus’ta başlayan devrim hareketi, Mısır, Yemen veya Suriye’ye planlı biçimde geçmedi. Aksine Arap olmayan halkları da içine alan ve Tunuslu veya Mısırlı gençleri taklit etme derecesine varan bir ilhamla geçti. Tıpkı şu an genç Yemen veya Suriye neslinin ve bir süre sonra Körfez nesillerinin yapacağı gibi...
Dil, din ve coğrafya, yeni Arap bilincinin oluşmasında bitirici etkenlerdi ve öyle de kalacak. Bu bilinç, ‘geçen yüzyılın başlarında zayi olan ve bu dönemin ilk ayaklanmalarından bu yana, Arapların ömrünün bir asır boşa gittiği’ şeklinde. Sözgelimi Mısır bir dönem Avrupa’nın parçası olduğunu iddia ederken, şimdi Doğu’nun parçası olduğunun farkında. Avrupa emellerinden vazgeçen Tunus açısından da durum farklı değil.

Doğu-Batı ilişkileri
Libya devrimi şu ana dek zor, çözümsüz ve tehlikeli bir devrimdi. Bu devrimden sonra yaşanacaklarsa, devrimciler için ilave bir teşvik ve despotlar için yeni bir ders olacak. Tıpkı Kaddafi’nin yaptığı gibi, despotların ülkelerine yönelik dış tehditlerin varlığını iddia etme genişlikleri yok artık. Batı da Irak modelini tekrarlamakta başarılı olamaz.
Libya devrimi, Batılı niyetlerden kuşku duyarak başladı. Belki de bu yüzden Amerikalılar süreçten uzak durdu ve devrimcileri destekleme misyonunu Avrupalılara bıraktı. Fakat bu da Batı ile Arap dünyası arasında yeni bir güven inşasına götürmedi, götürmeyecek de. Libya devriminin başarısı Doğu ile Batı arasındaki karmaşık ilişkinin küçük bir testi olup tarihi testlere zemin hazırlıyor. Fakat aynı zamanda dini ve etnik kâbusları körüklemesi de muhtemel. (Lübnan gazetesi Sefir, 25 Ağustos 2011)

Kaynak: Radikal