Halk ayaklanmasının üçüncü ayında, Libya’da durum tam bir çıkmazda... Şimdiye kadar binlerce kişinin ölümüne ve yaralanmasına yol açan bu iç savaş durumunun yakında sona ermesi olasılığı şu anda oldukça zayıf görünüyor.
Askeri cephede olduğu gibi, diplomatik alanda da tam bir tıkanma var.
Geçen şubatta Libya’da halk -Tunus ve Mısır’da olduğu gibi- rejime karşı sokaklara döküldüğü zaman, Albay Muammer Kaddafi’nin buna verdiği karşılık çok sert olmuştu. Fransa ve İngiltere’nin girişimi sonucunda BM Güvenlik Konseyi,”sivil halkı korumak” için, sınırlı bir askeri müdahalede bulunmaya karar verdi. Buna göre koalisyon güçleri, Libya semalarında uçuşa yasak bir bölge kuracak, ayrıca denizleri de kontrol edecekti.
Ne var ki bu misyonu üstlenen “müttefik” (daha çok Fransız ve İngiliz) uçakları, Libya’nın hava gücünü kırmak amacıyla askeri tesisleri bombalamaya başladılar. Daha sonra operasyonlarını daha da tırmandırarak başkent Trablus’taki askeri tesisleri de hedef aldılar ve bu arada Kaddafi ailesinin bulunduğu bir kompleksi de bombaladılar.
Askeri cephede
Haftalardır süren bu operasyonlar Bingazi merkezli isyancılara güç ve moral sağladı. Bu güçler müttefiklerin sağladığı savaş malzemesi ve eğitim personeli sayesinde, toparlanıp karşı hücumlara geçecek duruma geldiler.
Ancak koalisyon güçlerinin bu performansı, cephedeki durumu fazla değiştirmediği gibi, Kaddafi’nin pes etmesini de sağlamadı. Açıkçası bu, Kaddafi ile muhalif güçlerin birbirlerini kolayca yenebileceği bir savaş olarak görünmüyor.
Diplomatik alana gelince, çatışmaları durdurmak ve krize siyasal bir çözüm bulmak için şimdiye kadar harcanan çabalar hep sonuçsuz kaldı.
Türkiye, iki tarafla da temas imkânlarına sahip bir ülke olarak çözüm için bir “yol haritası” ortaya koydu. Aynı zamanda Afrika Birliği ve Körfez Ülkeleri Birliği de benzer girişimlerde bulundular. BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon da ateşkesin sağlanması için harekete geçti.
Başbakan Erdoğan’ın dış politika danışmanı İbrahim Kalın, dünkü “The Guardian” gazetesinde yayımlanan bir makalesinde, Türk diplomasisinin “yol haritası” inisiyatifini anlattı ve şöyle dedi: “Libya’daki NATO misyonunun askeri ayağı çıkmaza girdiğinden ve çatışmaların uzun süre devam edeceği kabul edildiğinden, artık çabaların ivedi bir ateşkesin sağlanması ve siyasi sürecin başlamasına odaklanması gerekiyor.”
Siyasi alanda
Libya krizinin çözümünü askeri cephede değil, siyasi arenada aramak gerektiği bir gerçek. Bunun için de ilk atılacak adım, ateşkesin sağlanmasıdır. Ne var ki bu, yapılan bütün telkin ve baskılara rağmen başarılamıyor.
Artık bütün dünya Kaddafi çekilmedikçe, bu savaşın durdurulamayacağına kanaat getirmiş durumda. İbrahim Kalın’ın belirttiği gibi Başbakan Erdoğan da son olarak Libya diktatörüne bu yönde çok net bir çağrıda bulundu. Ancak Kaddafi’nin laf dinleyen -ve halkının sesine de kulak veren- bir lider olmadığı bir daha ortaya çıktı.
Bu durum daha böyle ne kadar devam edecek? Libya bu çıkmazdan nasıl, ne zaman kurtulacak?
Ne yazık ki yakın gelecek için ufukta bir umut ışığı görünmüyor.
Kaynak: Milliyet