Batı'da laiklik dine karşı tarafsız fikrî bir tutum olarak görülürken Arap ve İslam dünyasındaki laikler, dine ve özellikle de İslam dinine karşıt bir tutum alıyorlar. Dahası laikliği dinin alternatifi olarak görüyorlar.
İşte Türkiye'deki laik elitin, hükümetin genç kızlara üniversitelerde İslamî başörtüsü takmayı yasaklayan yasayı iptal etme eğilimine yönelik kopardığı büyük gürültünün bize açıkladığı temel gerçek bu. Türkiye'deki laik elitlerin sorunu, iki çelişkiyi bir arada bulundurmak istemeleri: Liberal demokratik kazanım ve Atatürkçü düşüncenin sertliği. Bu bakış açısından hareketle sürekli iddia ettikleri gibi bu laik elitlerin liberal demokratik ilkelere ve değerlere inancı gerçekçi olsaydı İslamî başörtüsü meselesine yönelik bu büyük gürültüyü koparmazlardı. Zira kadınların veya erkeklerin giyim tercihi, Türk laik elitlerin örnek aldıklarını iddia ettikleri Batı normlarındaki demokratik sistemin temel dayanaklarından biri olarak görülen insan hakları başlığı altında yer alan bireysel özgürlükler bölümüne girmektedir. Fakat bu laik elit liderlerinin kadınların başörtüsü takmasına karşı çıkışları, Atatürkçülüğün İslam'la bağlantısı olan bütün değerlere yönelik ilkesel düşmanca tutumundan kaynaklanıyor. Böylesi bir durumda konu dinle ilişkili olduğu vakit demokratik özgürlüklerin kurban edilmesinde tereddüt gösterilmiyor. Çıkmaz, bu noktayla sınırlı kalmıyor. Müslüman olmaları öngörülen Türkiye'deki laiklik yandaşları, Atatürkçülüğü İslam'ın alternatifi bir din haline getirdiler. Bu yüzden laik liderlerin İslamî başörtüsüne karşı düzenledikleri gösterilerin, sanki Atatürkçülüğün lideri bir peygambermiş gibi Kemal Atatürk'ün kabrine akın etmesi dikkat çekici. Türk laik elitlerinin belirgin kıldıkları en çirkin şey ise kendi çağrılarını yayarken askerî kurumun korumasına yaslanmaları. Bu durum bizlere, bu elitlerin Ankara'da iktidara peşi sıra gelen askerî rejimleri destekleyenlerin başında gelmelerinin sebebini açıklıyor.
Türk laikler, gösteriler kanalıyla Recep Tayyip Erdoğan ve AKP hükümetinin Parlamento yoluyla başörtüsü yasağını kaldırma eğilimine karşı çıkışlarını ifade ettiler. Doğal olarak laiklerin de diğerleri gibi tutumlarını ve görüşlerini barışçıl şekilde ifade etme hakları var. Fakat iddia ettikleri gibi gerçekten demokrat iseler, Parlamento seçimleri kanalıyla Parlamento sandalyelerinin üçte iki çoğunluğunu elde ederek iktidara gelen iktidar partisiyle mücadele ettiklerini hatırlamaları gerekir. Zira, bu seçimler çoğulcu demokratik sistem çerçevesinde yapıldı. AKP hükümeti, Atatürkçülüğü koruma adı altında genel ve bireysel özgürlüklere sınırlamalar getiren bir dizi yasalar listesi hazırladı. Hükümet, kendisini seçen ve ezici çoğunlukta bir yetki veren halk iradesinin başarısı için bu yasalardan bazılarını düzeltmek, bazılarını ise iptal etmek amacıyla taslaklar çıkarıyor.
İslamî köklere sahip AKP'nin bu ezici seçim başarısının bir başka açıdan da okunması mümkün. Bu başarı, Kemalist formatlı bir laikliğe karşı büyüyen halkçı uzantının ifadesidir. Zira Kemalizm son on yıldır Türk orta sınıfının İslamî değerlere yönelmesiyle birlikte kendini bitiren bir sürece girdi. Batılı yorumcuların da ifade ettiği üzere Türkiye, şu an kendi İslamî kimliğini yeniden keşfediyor. Birleşik Arap Emirlikleri gazetesi El Beyan, genel yayın yönetmeni,
Kaynak: Radikal