Kuzey İrlanda dersleri

Bejan Matur'un geçenlerde "DTP neden bir Gerry Adams çıkaramaz?" başlıklı bir yazısı yayımlandı (Zaman, 18 Aralık). Bu yazıda Matur, Sinn Fein lideri Gerry Adams'ın kendisiyle görüşen Türkiyeli Kürt siyasetçilere "Sorunumuz benzer değil." dediğini aktarıyordu. Adams, haklı.
Türkiye'deki Kürt sorunu ile K.İrlanda'da yaşanan sorun arasında, ikisinin de teröre yol açmış olması dışında benzerlik bulmak güçtür. Niye öyle? K.İrlanda sorununa ve yaşananlara kısaca bakalım.

Bizdeki yaygın kullanımıyla İngiltere, gerçekte Birleşik Krallık (BK), 1920'de İrlanda Cumhuriyeti'nin bağımsızlığını tanırken, K.İrlanda'ya da geniş özerklik verdi. Ne var ki, burada yaşayan Protestan çoğunluk ile ayrımcılığa maruz kaldığından yakınan Katolik azınlık arasındaki anlaşmazlık giderek alevlendi. Kendini İrlandalı sayan Katolikler arasında (İngiltere, İskoçya, Galler ve K.İrlanda'dan oluşan) BK'dan ayrılıp İrlanda Cumhuriyeti'ne katılma talebi yayıldı. Kendini Britanyalı sayan Protestanlar ise BK'ya bağlılıktan yana tavır aldı. 1968'de silahlı çatışmaların başlaması üzerine Katolikler, BK'dan, kendilerini savunmasını istediler. Britanya hükümeti duruma müdahale etti ve 1972'de K.İrlanda'da yönetime el koydu. Bir yanda Katoliklerin terör örgütü İrlanda Cumhuriyet Ordusu (IRA) ile Protestan terör örgütleri arasındaki, öte yanda Britanya ordusu ile terör örgütleri arasındaki çatışmalar 1998'e kadar devam etti. 1,5 milyon nüfuslu K. İrlanda'da 30 yılda yaklaşık 3.600 kişi can verdi. (Bu, örneğin 70 milyonluk bir ülkede 170 bin kişinin ölmesi demekti.) Nihayet 1998'de (Good Friday Agreement / Hayırlı Cuma Anlaşması olarak da anılan) Belfast Anlaşması'yla çatışmalar sona erdi. Anlaşma, ateşkes ilanını, tarafların silah bırakmalarını, ortak ve özerk bir yönetimin kurulmasını ve BK'nın K.İrlanda'ya kendi kaderini tayin hakkı tanımasını içeriyordu. Uzlaşma süreci Mayıs 2007'de K.İrlanda Parlamentosu'nun toplanmasıyla tamamlandı.

Çözüme ulaşılmasında iki kişi çok önemli rol oynadı. Bunlardan biri 1997 seçimlerinde kazandığı zaferden sonra çözüm için cesur adımlar atan Britanya Başbakanı Tony Blair, diğeri de IRA'nın siyasî kolu Sinn Fein partisinin 1983'ten sonraki lideri olan ve 1980'lerin sonlarından itibaren çözüm için Britanya hükümetiyle gizli görüşmeler yürüten Gerry Adams idi.

K.İrlanda sorununun kendine özgü olması, terörle mücadelede kazanılan tecrübelerden evrensel, yani bütün ülkeler için geçerli dersler çıkarılmasına elbette engel değil. Nitekim Britanya Ordusu'ndan muvazzaf bir subay, Binbaşı John Clark'ın kaleme aldığı ve "Military Review" adlı derginin Ocak-Şubat 2008 sayısında yayımlanan "Northern Ireland: A Balanced Approach to Amnesty, Reconciliation, and Reintegration / Kuzey İrlanda: Af, Uzlaşma ve Bütünleşmeye Dengeli Yaklaşım" başlıklı makale tam da bunu amaçlıyor.

Binbaşı Clark, K.İrlanda'nın derslerini başlıca şu noktalarda topluyor: Britanya hükümetinin başlangıçta sorunu yalnızca bir güvenlik sorunu olarak ele alması, siyasî diyaloğu 25 yıl boyunca engelledi. Güvenlik operasyonları başlı başına bir amaç haline geldi. Bu, K. İrlanda toplumunun daha da yoksullaşmasına ve kutuplaşmasına yol açtı. Sinn Fein, ekonomik teşviklerin ve uluslararası arabuluculuğun (ABD ve AB) yardımıyla siyasî sürece dâhil edildikten sonra ancak çözüm yolunda ilerlemek mümkün oldu. Çözüm siyasî, ekonomik ve güvenliği sağlamaya yönelik önlemlerin dengeli bir şekilde yürütülmesiyle mümkün oldu. Clark'a göre ordu, askerî operasyonları kendi başına amaç değil, yardımcı araç olarak gördüğü takdirde çözüm sürecinde anahtar bir rol oynayabilir. Siyasî af her zaman çözümün önemli bir parçasıdır. K.İrlanda'da afla özgürlüğüne kavuşan IRA üyelerinin bazıları, çözüm sürecine aktif katkıda bulunmuştur.

PKK terörüne karşı siyasî, ekonomik ve güvenliği sağlamaya yönelik önlemler dengeli bir şekilde yürütülebilirse, DTP'den bir Gerry Adams niye çıkmasın?

 
Kaynak: Zaman