Tüm o gelenekselliği içinde dünyayla bütünleşmeyi, kısa sürede bir Dubai olmayı hedefleyen Kürt bölgesinin en dışa dönük ve modern yüzü belki de Kürdistan Üniversitesi. Gelecekte Kürt bölgesini yönetecek isimlerin buradan çıkacağına kesin gözüyle bakılıyor.
Diğer yandan Erbil'de yaşayan yabancılar ülkede duvarlarında Barzani fotoğrafının asılı olmayan tek resmi kurum diyorlar. Gerçekten de Kürdistan Üniversitesi Uluslararası İlişkiler ve Siyaset Enstitüsü, 350 öğrencisiyle Kürdistan'ın yarını demek. Okulun eğitim dili İngilizce ve öğretim kadrosu dünyanın çeşitli ülkelerinden gelmiş. Ağırlık İngiltere'den.
Üniversite rektörü Abbas Vali, bir İran Kürt'ü. Kürt Bölgesel Yönetimi, eğitim alanındaki en ciddi girişimi olan üniversiteyi 2006 sonbaharında kurdurmuş. Eğitime birkaç ay önce başlayabilen okulun Kürt bölgesinde saygınlığı çok yüksek.
Nedeni ise öncelikle eğitim dilinin İngilizce olması. Erbil'in en eski üniversitesi olan ve BAAS döneminde kurulan Selahaddin Üniversitesi Arapça eğitim yaparken Kürdistan Üniversitesi'nin eğitim dili İngilizce. Ayrıca Batılı akademisyenler tarafından yönetilmesi başka bir avantajı. Okulun İngiltere'deki Bradford Üniversitesi'yle denklik anlaşması var.
Diğer yandan Selahaddin Üniversitesi'nin eğitim dili konusunda tam bir arayış devam ediyor. Kürt yönetimi yıllardan bu yana Arapça eğitim veren bölümlerde Kürtçe eğitim başlatılmasını istemiş.
Ama Kürtçe üniversite kitapları henüz yazılmadığı için akademisyenler dersleri Arapça kitapları tercüme ederek veriyorlar. Yani Kürtçe tam olarak bir bilim dili haline gelememiş henüz. Şimdi bütün çaba bunu sağlamaya yönelik. Kürdistan Üniversitesi'nde böyle bir sorun yok. Halen görev yapan 9 akademisyenin hepsi yabancı uyruklu.
Rektör Abbas Vali de Kürt milliyetçiliği üzerine yazılmış çok sayıda makalesi bulunan saygın bir akademisyen. Birkaç yıl önce Boğaziçi Üniversitesi'nde misafir öğretim üyesi olarak bulunmuş. Kürdistan Üniversitesi bir sosyal bilimler okulu. Ama yakın zamanda üniversite bünyesinde bir petro-kimya enstitüsü kurmak için çaba harcıyorlar.
Önemli eğitim merkezleri...
Abbas Vali'nin verdiği bilgilere göre üniversite dış politik bilimlerde Amerikan, politikada İngiliz ekolünü izliyor. Bu üniversal eğitim anlayışı gelecekte nasıl insanlar yetiştirecek? Rektör Abbas Vali, bu konuda oldukça dikkatli. "Bizim hedefimiz uluslararası standartta dil bilen, siyasetin işleyişinden anlayan, bürokraside hizmet verebilecek kadrolar yetiştirmek.
Gelecekte Kürdistan'ı kimin yöneteceğini elbette biz belirleyemeyiz. Ama her kim yönetecekse onlara hizmet eden kadroları biz yetiştireceğiz." diyor.
Söylediklerini biraz daha açmasını umarak, okulun tüm Kürt bölgesinde Barzani ya da Talabani ikonu olmayan tek yer olduğunu hatırlatıp, yetiştirilecek yönetici tipinin var olan yöneticilerden ne farkı olacağını soruyoruz.
Gerekçelerini şöyle açıklıyor: "Biz özgür düşünmeyi öğretmek hedefiyle yola çıktık. Dolayısıyla herhangi bir kurumdan bu siyaset ya da değil, bir baskı ya da tarafgirlik önerisini kabul etmeyiz. Ben birey yetiştirmeye çalışıyorum. Birey de özgür düşünce olmadan olmaz. Bir insanı, bir fikri yüceltmek bilimsel düşünceye uymaz." Buradan üniversitenin daha liberal ve özgür düşünceli kadrolar çıkarmak istediğini anlıyoruz.
Tabii bu hedefin önünde duran en önemli konu, son derece dindar bir topluluk olan Kürtler arasında dinsel referansların rolünün ne olacağı. Abbas Vali, bu konuda da çok hassas.
Öncelikle Kürtlerin hoşgörü kültüründen söz ediyor; ama arkasından hedeflerini ortaya koyuyor: "Biz bu okul aracılığıyla İngiliz tipi bir sekülerleşmeyi hedefliyoruz.
Kim İngilizlerin Fransızlardan daha az seküler olduğunu söyleyebilir? Ama İngilizler farklılıklara tahammül konusunda Fransızlardan çok ilerideler. Kürt yönetiminin şu an farklılıklara tahammül yeteneğine ihtiyacı var." Abbas Vali'nin hedefi öğrenciler arasında karşılık buluyor anlaşılan. Çünkü konuştuğumuz hemen her öğrenci benzer şeyler söylüyor.
Kürt bölgesinin geleceğini belirleyecek önemli merkezlerden biri de Türkmenlerle Kürtlerin beraber eğitim gördüğü okullar. Irak Kürdistan İklimi Eğitim Bakanlığı Atabek ve Garibi liseleri bu okullardan biri. Okul müdürü Jiyan Raşhid, annesi Türkmen, babası Kürt bir eğitimci. Bu binada iki lise var.
Biri sadece Türkmence diğeri Türkmence ve Kürtçe eğitim yapıyor. Türkmence eğitim yapan Atabek Kız Lisesi'nde 140 talebe var. İki dilde eğitim yapan Garibi Kız Lisesi'nde ise 141. Müdire Jiyan Hanım, amaçlarının her öğrenciye en az iki dil öğretmek olduğunu söylüyor. Ayrıca Arapça ve İngilizce öğrenmelerini de sağlamayı hedefliyor. Okulda öyle kozmopolit bir durum var ki dil varyasyonlarını denemek dahi başlı başına bir iş. Mesela Türkmence okuyan Kürt kızları var.
Ya da Kürtçe okuyan Türkmen kızları... Kimin hangi dilde eğitim göreceği tamamen öğrencinin ve velisinin tercihine kalmış. Bazı talebeler bazı dersleri Türkmence bazılarını Kürtçe alıyorlar. Dersine katıldığımız bir erkek öğretmen Türkmence, fizik dersi anlatıyordu. "Birazdan Soranice biyoloji dersi vereceğim." diyor.
Yani sadece talebeler değil öğretmenler de çok dilli ve diller arasında herhangi bir ayrım yok. Genç kızların hemen hepsi Türkçe biliyor. Üstelik konuştukları Türkçe, Türkiye Türkçesi. Ders kitapları Türkiye'den alınan bazı okuma parçalarının Türkmenceye uyarlanması neticesinde hazırlanıyor. Dersine katıldığımız tüm sınıflarda okutulan dersler Türkiye Türkçesiyle yapılıyordu. Çünkü kitaplar Türkiye'den gidiyor. Okulun girişinde talebelerin çizdiği bir nevruz ateşi resmi var. Renkli tebeşirlerle çizilen resimde Kürt bayrağı mevcut...
ABD olmadan Kürt yönetimi olamazdı
Erbil Kalesi'nin eteklerindeki Moça'nın kahvesinde oturmuş yarısına kadar şekerle doldurulmuş çayımızı içerken yanımıza Erbilli olmadıklarını anladığımız bir grup oturuyor.
Kendi aralarında Soranice ve arada Farsça konuşuyorlar. Tanışıyoruz. Hosrev Behrami, Viyana'da sürgünde yaşayan bir İran Kürt'ü ve İran Kürdistan Demokrat Partisi'nin Avrupa temsilcisi. Eşi ve kız kardeşlerine Kürdistan'ı tanıtmak üzere gelmiş. Böylece Erbil sokaklarında rastladığım Kürt turizminin talipleri listesine bir de parti sorumlusu eklenmiş oluyor. Behrami, bir Kürt yönetimi görmekten gayet memnun. Her yerde Kürtçe konuşulması onu sevindiriyor.
Fakat "Yapılacak çok şey var daha." diyor. Kürt yönetimine hayranlık duyduğunu gizlemiyor hiç. Günden güne iyiye gittiklerine olan inancı da tam... Sadece bir plan çerçevesinde hareket etmek gerektiğini düşünüyor. "Günümüz dünyası global bir dünya ve buna herkesin ihtiyacı var. Kürdistan da globalizasyonun kaçınılmaz bir parçası artık. ABD olmadan Kürt yönetimi kurulamazdı.
Başkalarına ihtiyacımız varsa, kapımızı açık tutmak zorundayız. Şimdi ekonomi ve demokrasi zamanı... Bizim önceliğimiz bölgede demokrasiyi geliştirmek." diyor. İran Kürtleri konusunda karamsar Behrami. "Hepimiz Kürt'üz; ama her Kürt'ün kendi gerçekliği var. Mesela biz İran Kürtleri olarak işimizi son derece zor görüyoruz. Çünkü İran'da 7 farklı kimlik var. Bambaşka, diğer Kürtlerin sorunlarına benzemeyen sorunlarımız var ve onlarla baş etmek zorundayız.
Buradaki Kürtler sadece Araplar ve Türkmenlerle anlaşmak zorundayken biz 7 ayrı milletle uğraşmak zorundayız." diyor düşünceli bir edayla. "Öyleyse büyük Kürdistan hayaline inanmıyorsunuz." diyorum; derin bir nefes aldıktan sonra anlatmaya başlıyor: "Politikanın kuralları değişebilir; ama şimdilik büyük Kürdistan hayali bekleyecek. İleride, gelecekte olabilir. Gelecek kuşakların adına konuşamam.
Ama zamanı doğru kullanmak ve yanlış adım atmamak gerektiğini biz Kürtler deneyerek gördük.
İran Mahabat Cumhuriyeti'nin lideri Gazi Muhammed 'Bizim önceliğimiz Kürtlerin önceliğidir.' diyerek bir ülke kurdu. Ne oldu? 1 yıl sürdü. Birlikte yola çıktığı 400 adamıyla Mahabat Meydanı'nda meclisin önünde asıldı. Bu hatalardan ders aldık ve biz Kürtler tarihi zorlamamayı öğrendik."
Sokakta bir film yıldızı
Erbil çarşısındaki bir mucize dükkandan müziğe doyarak dışarıya çıkıyoruz. Feci sarı bir yağmur yağıyor.
Şoförümüzü bekliyoruz. Tam o sırada yanımdan iki kolu kesik bir çocuk adam geçiyor. Hızla seğirterek önüne geçiyorum. "Sen diyorum sen Bahman Gobadi'nin 'Kaplumbağalar da Uçar' filmindeki kahin çocuk değil misin?" Gülerek, Soranice 'evet' diyor.
Hemen yanımıza toplanan kalabalık ilgiyle dinliyor diyaloğumuzu. Hatta tercümanlık ediyorlar anlamadığım yerlerde.
Filmdeki kesik kollu çocuğun kollarının gerçekten kesik olduğunu görmek... Heriş, film çekildiğinde 13 yaşındaymış. Şimdi 18. Kesik kollarıyla bir çaycıda çay tepsisini omuzuna asıp çay servisi yapıyor. Okul yüzü görmemiş. "Filmi gördün mü?" diyorum "Evde seyrettim." diyor. Çünkü Erbil'de sinema salonu yok. Film için davet edildiği tek yer İsfahan. "İsfahan'a gittim." diyor: "Başka da hiçbir yeri görmedim."
Dr. Natali: Kürtlerin ortak bir ulusal projeleri yok
Kürtlerin net bir ulusal projeleri olduğunu sanmıyorum. Dil konusu bir yana Kürtlerin politik ve yönetim açısından bir bütünlük oluşturduğuna inanmıyorum. 80 yıldır 4 ayrı parçada 4 ayrı zihniyetle yetişen bir halktan söz ediyoruz. Türkiye Kürtlerinde feodal bir liderlik nerdeyse yok edilmiş durumda. Burada hâlâ çok güçlü...
İranlı Kürtlerin özellikle siyasi tarihleri bakımından diğer Kürtleri etkiledikleri doğru; ama bu kısa süreli bir etki oldu. Onların projesi de yaşatılamadı. Seçilen Dubai modeli bir biçimde Arap kültürüyle ilişkide olmalarıyla alakalı...
Az kültürle modern bir ekonomi oluşturmak son derece tehlikeli, buradan ancak bir diktatörlük doğar, bir demokrasi değil. Bir iş sektörü var evet, global sermayenin tüm aktörleri pazarın daha sağlamlaşması için gün sayıyor. Ama tüm bu dolaşımın tek anlamı siyasi ve bürokratik bir elit meydana getirmek...
Yeni dil çalışmalarının hedefi; Sormanci
Kürdistan'da ciddi bir dilde arılaşma politikası izleniyor. Amaç Sorani ve Badini yani Kurmanci lehçeleri arasındaki farklılıkları azaltmak. Yani bir dil birliği hedefleniyor.
Kürtçeyi Arapça kelimelerden arındırma ikinci öncelik. Hatta Kürt dilinin geleceği için daha kapsamlı bir hazırlık bile yapılıyor. Hedef Kurmanci ve Soraniceyi birleştirip Sormanci diye ortak bir dil ortaya çıkarmak.
Yetkililer arasında Arapça alfabeden kurtulma hedefi konusunda neredeyse bir fikir birliği oluşuyor.
Kurmanci konuşulan Duhok bölgesinde müfredatın Latince olması daha erken dönemlere rastlıyor. Şimdi Soraniler de Latince müfredat hazırlıyorlar. Giderek iki dil karışıyor. Barzani ailesinin aslen Badini konuşmasının bu tercihte belki de etkisi vardır.
Kilise bahçesinde namaz
Erbil'deki Babil kulesi sadece Türkmenler ve Kürtlerle sınırlı değil. Kentin daha zengin ve bakımlı mahallelerinde Hıristiyanlar yaşıyor. Onlar da birçok bakımdan ötekilerle iç içeler.
Bunun canlı örneğini tesadüfen Paskalya yortusunda gördük. Erbil'in Hıristiyan mahallesi Ainkava'nın girişinde zigguratları andıran mimarisiyle oldukça farklı bir kiliseyle karşılaşıyoruz. Kapıdan eğilip baktığımızda içerisini hıncahınç dolu buluyoruz. Önde erkekler, arkada kadınlar ellerinde tesbih ayine eşlik ediyorlar.
Törenin bitmesini beklerken bahçeye çıkıyoruz. Tam o sırada ezan okunuyor ve bahçedeki duvarın dibinde zeytin ağaçlarının altında namaz kılan yaşlı bir adamı fark ediyoruz.
Geleneksel Kürt giysileriyle namazını kılan adamın yanına gidiyoruz. Adı Muhammed. Erbilli bir Kürt. Kilisenin Müslüman bahçıvanı. Dostlukla karşılıyor bizi 'Fotoğrafımı neden çekiyorsunuz ben yaşlı ve çirkin bir adamım.' diyerek yüce gönüllülük gösteriyor Muhammed Amca.