Kürt Yönetimi'yle kucaklaşmak


Siyasette maalesef tayin edici bir rol oynamaya devam eden generaller kendilerini mütemadiyen tekrar ettikleri için, biz siyaset yazarları da kendimizi mütemadiyen tekrar etmek zorunda kalıyoruz.

Geçen pazartesi günü Kara Harp Okulu'nda verdiği derste "Irak'ın kuzeyindeki oluşum ve gelişmelerin bu bölgedeki Kürtlere tarihte hiç olmadığı kadar siyasal, hukuki, askeri ve psikolojik güç kazandırdığı da diğer bir gerçektir. Ayrıca bu durumun vatandaşlarımızın bir kısmı üzerinde aidiyet modeli yaratabileceğine de dikkat edilmelidir" diyerek, Irak Bölgesel Kürt Yönetimi'yle ilgili siyasetin endişe ve düşmanlık temeli üzerinde yükselmesi gerektiği yönündeki muazzam yanılgıyı besleyen Kara Kuvvetleri Komutanı İlker Başbuğ'a, 8 ay önce yazdığım bir yazıyla cevap vermek isterim:

"Bu topraklarda ulus devletler ve sınırlar hiç olmamalıydı. Mevcut ulus devletlerden ve sınırlardan kurtulmayı konuşacağımız yerde onların çoğalmasını konuşmak zorunda kalmamız büyük bir trajedidir. Bu trajedinin sorumlusu, 80 yıldır akıllarını başlarına almaya yanaşmayan bölge devletleridir. Türk, Arap ve Fars ulusçuluğu vakitlice terk edilip doğru dürüst bir eşitlik retoriği geliştirilseydi ve bölge halklarının önüne doğru dürüst bir birlik perspektifi konulsaydı, bugün bu durumda olmazdık.

"Bir yandan Türk, Arap veya Fars ulusçuluğu yaparken öbür yandan Kürt ulusçuluğunu yargılayamazsınız. Bu saçmalığa artık bir son verilmeli. Şimdi, geçmiş hatalardan ders alıp feraseti ve basireti kuşanma vakti. Irak Bölgesel Kürt Yönetimi'ni bir vakıa olarak kabul edeceğiz ve onunla sıcak ilişkiler kurarak bütünleşeceğiz ki, bu coğrafyanın bütün insanlarını mustarip eden ayrılığın-gayrılığın derinleşmesini önleyebilelim, birlik içinde yükseleceğimiz mutlu yarınları gösteren bir ışık yakabilelim.

"Bölgesel Kürt Yönetimi, 'küresel emperyalist devlet'in tahakkümünden kurtulmak için Türkiye ve diğer komşularından emin olmaya muhtaçtır. Türkiye de 'küresel emperyalist devlet'in tahakkümünden kurtulmak için Bölgesel Kürt Yönetimi ve diğer Müslüman komşularından emin olmaya muhtaçtır. Birbirimizden emin olabilmek için de her alanda işbirliği yapmamız, ilişkilerimizi alabildiğine geliştirmemiz ve derinleştirmemiz, bu arada karşılıklı tavizler vermemiz şarttır.

"Karşılıklı itimat, yakınlaşma, kaynaşma ve bütünleşme, hem Bölgesel Kürt Yönetimi'nin hem de Türkiye'nin özgürleşmesine, huzura kavuşmasına ve kalkınmasına hizmet edecektir. Öte yandan gerginliğin tırmanması ve düşmanlığın derinleşmesi iki tarafın da enerjisini tüketecek, iki tarafa da mütemadiyen kan kaybettirecektir.

"Türkiye ile Bölgesel Kürt Yönetimi'nin mevcut siyasetlerini değiştirerek menfaatlerini tevhit etmeleri tercihler içinde bir tercih değil, kaçınılmaz bir zarurettir. Böyle bir perspektife sahip olmalı ve önümüze ne kadar kritik meseleler çıkarsa çıksın bu perspektifi daima korumalıyız. İki tarafın aydınları ve siyasetçileri, bütün söz ve davranışlarında, ortak bir gelecekten başka bir geleceğimizin olamayacağını (olsa bile felaket olacağını) göz önünde tutarak, hassas dengeleri mutlaka gözetmeli…"


* * *
EK:

Ankara'nın Irak Bölgesel Kürt Yönetimi ile safları sıklaştırmaya matuf ilk adımı, Kerkük'ün müstakbel statüsüyle ilgili referandumu engelleme çabalarından vazgeçmek olmalıdır. Dahası, Kerkük'ün Kürt Yönetimi'ne bağlanmasını desteklemeyi bile düşünmelidir Ankara. Meseleye, "Peşmerge petrol zengini olacak, bize hava basacak" diye bakmamalıdır; "Türkiye ile Kürt Yönetimi (ileride belki de bağımsız Kürt devleti), dini, siyasi, kültürel, ticari ve askerî ilişkileri alabildiğine geliştirerek iç içe geçecek, birinin zenginliği ve gücü diğerinin zenginliği ve gücü olacak" diye bakmalıdır. İkili ilişkilerin fevkalade gerilimli olduğu şu günlerde bile Kürt Yönetimi'ndeki ticari-iktisadi faaliyetlerin büyük bölümü Türkiyeli şirketler tarafından yürütülüyor. Bir de psikolojik duvarın yıkıldığını düşünün; canciğer kuzu sarması olmaz mıyız? Kesinlikle oluruz!

Kürt Yönetimi'ni düşman gibi görmekten / göstermekten vazgeçip onunla safları sıklaştırmak, Türkiye'deki 'etnik tansiyon'un düşmesine de hizmet edecektir. "Kürt Yönetimi'ne kin kusanlar, on yıllar boyunca kıyasıya ezilmiş olan Irak Kürtlerinin nihayet huzur ve refaha kavuşmasına tahammül edemediklerini ortaya koyuyorlar" dedirten ve düpedüz Kürt düşmanlığı gibi algılanan söylemler, bu tansiyonu fena halde yükseltiyor.

Kuzey Irak'taki PKK varlığına gelince…

Onu başka bir yazıya bırakıyorum.

Kaynak: Yeni Şafak