Irak liderlerinin Bağdat’ta bir birlik hükümeti kurmak üzere geçici bir anlaşmaya varmış olmaları, artan hizbi çatışma tehdidinin ortasında gelen iyi bir haber oldu. Irak’ta hizbi çatışmaların düzeyi son iki yıldır genel olarak azaldıysa da ülkedeki Hıristiyan azınlık büyük acılar çekti. 31 Ekim’de Bağdat’ta Kurtuluş Kilisesi’nde ibadet etmekte olan 58 Hıristiyan’ın el Kaide tarafından öldürülüşü bunun ıstırap verici bir hatırlatıcısıydı. Son yedi yıldır süren bu gibi şiddet saldırıları yüzünden Iraklı Hıristiyanların büyük bir kesimi ülkeden ayrılmak zorunda kaldı ve bu son saldırı, terk sürecini hızlandırdı. Sonuç olarak da bir zamanlar (2003 öncesine kadar) sayıları 800.000’i bulan Hıristiyan câmia bugün yaklaşık 500.000 kişiden oluşuyor.
Iraklı Hıristiyanların kitlesel göçü, zaten yüzbinlerce Iraklı göçmeni kabul etmiş olan komşu ülkelerdeki ve Avrupa’daki yükü artırmakla kalmayıp Irak’ı en eğitimli ve en girişimci azınlıktan da yoksun bırakıp kurutuyor. Kürt bölgesi, Irak’ın Arap bölgelerinde güvenlik korkusu yaşayan Iraklı Hıristiyanlar için bir sığınak olarak hizmet edebilir. Binlerce Hıristiyan aile, Kürt bölgesi ve Irak’ın orta ve güney kesimlerinden daha güvenli olan Ninova sınırlarına çoktan akın etti. Kürdistan bölgesi, şimdiye değin, Hıristiyan câmiayı hedef alan el Kaide bağlantılı grupların erişiminin dışında kalmıştır.
Bölgesel Kürt Yönetimi, bu Hıristiyan mültecilere ev sahipliği yapması hususunda uluslararası câmiadan veya veya Bağdat’taki merkezi yönetimden bugüne kadar ne bir tanıma/takdir ne de bir yardım gördü. Bizim görüşümüze göre ABD ve yanı sıra diğer endişeli ülkeler, kendilerini Irak’ın diğer bölgelerinde emniyette hissetmeyen Hıristiyanları barındırma konusunda Bölgesel Kürt Yönetimini yüreklendirmeli ve ona yardım etmelidirler. Kendilerini emniyette hissetmeyen bu Hıristiyanlar, tümden Irak’ı terk etmek yerine Kürdistan’a yerleşmeye teşvik edilmelidirler.
Iraklı Hıristiyanlar, ülkedeki en eski dini gruplardan biridir ve kökleri Hıristiyanlığın başlangıcına kadar geri gider. İroniktir, Hıristiyanlar, Bağdat’taki merkezi hükümetin Kürtlere uzatmalı şiddet uygulamasının sonucunda bölgeyi terk ettikleri 1960’lara ve 70’lere kadar Kürdistan’da ve Kuzey Irak’ta yaşamışlardı.
Son yıllarda Kürdistan’a dönen pek çok Hıristiyan aile, bir zamanlar kendilerinin veya dedelerinin yaşadığı köylere taşındılar. Sonuç olarak da bu Hıristiyan köylerinin pek çoğu ekonomik canlanma yaşadı. Ancak Erbil ve Musul gibi şehirlerde yaşayan Hıristiyanların büyük bir kısmı gene de zorlu ekonomik sıkıntılarla karşı karşıyalar.
Bölgesel Kürt Yönetimi ve Kürtler bu yeni gelişleri şimdiye değin memnuniyetle karşıladılar ve onlara sosyal hizmet sunuyor ve de orta yollu mâli yardım sağlıyorlar. Kürtlerin yeni gelen bu Hıristiyanlara olumsuz tepki vermemeleri kısmen de mültecilerin tarihi köklerinden dolayı oldu. Ancak daha fazla sayıda Hıristiyan Kürt bölgesine sığınmayı seçer ve şayet uluslararası câmia da Hıristiyanları Irak’ı terk etmek yerine Kürdistan’ı seçmeye teşvike karar verirse, gelen Hıristiyanların sayısı artacaktır. Bu durumda Bölgesel Kürt Yönetimi ciddi bir mülteci kriziyle yüzleşecek ve diğer gelişleri geri çevirmeye zorlanabilecektir.
Binlerce Hıristiyan’ın gelişiyle Kürdistan yönetimi ve halkı üzerinde ağır bir sosyal ve ekonomik yükün oluşacağına şüphe yok. Bununla beraber, insâni jestin onlara çeşitli olumlu getirileri olabilecektir. Birincisi, Kürt bölgesi için bahse değer bir uluslararası hüsn-ü niyet oluşacaktır ki gelecekte merkezi hükümetle ihtilaflı topraklar üzerinde yapılacak müzakerelerde paha biçilmez bir kıymeti vardır. İkincisi, daha önce de belirttiğimiz üzere, Hıristiyanlar Kürt bölgesinin ekonomik refahına katkıda bulunabilecek eğitimli ve yetenekli bir azınlıktır. Üçüncüsü de, Kürt bölgesi, Hıristiyanları oraya yerleştirerek hoşgörülü ve çok-kültürlü bir toplum olduğunu ispatlayabilecektir; böylelikle de Irak’ın geri kalanı için hatta belki de Ortadoğu’nun geri kalanı için bir rol modeli olarak imajını pekiştirecektir.
Uluslararası câmia, Kürdistan’ın Hıristiyanlar için bir sığınak olarak kullanılması teklifini memnuniyetle karşılamalıdır; sadece Kürt yönetimine mâli ve lojistik yardım sağlayarak değil aynı zamanda Bağdat’ı bu amaçla Bölgesel Kürt Yönetimine ekonomik destek vermeye teşvik ederek de yapmalıdır bunu. Kürdistan seçeneği, Hıristiyanlara karşı şiddetin önüne şimdiye değin geçememiş olan Irak hükümeti yetkilileri için şiddeti sonlandırma yönündeki en iyi ikinci çözümdür ve dolayısıyla da siyasi ve ekonomik desteklerini hak etmektedir.
Kaynak: Huffington Post
Yazarlar hakkında: Joshua Walker, Harvard Üniversitesi Belfer Center üyesi ve Brandeis Üniversitesi Crown Center for Middle East Studies’te misafir araştırmacı; Nader Habibi aynı kurumda araştırma görevlisi ve Ortadoğu Ekonomisi Profesörü.
Dünya Bülteni için çeviren: Ertuğrul Aydın