Küresel emperyalizm

 

KÜRESEL emperyalizm Türkiye'yi sarsıyor! Türk ekonomisi "tam bağımsız" olsaydı, Amerika'daki, Avrupa'daki dalgalanmalardan bu kadar zarar görür müydü?!
Küresel kapitalizm bizi o kadar bağımlı hale getirmiş ki, Amerikan ekonomisindeki durgunluk ihtimali, bizi ve bütün dünyayı sarsıyor.
Türkiye'de borsa yüzde 6.4 kayba uğradı. Yirmi günde 10 milyar dolar kayıp demek bu!
Emperyalizm öyle bir "yeni dünya düzeni" kurmuş ki, herkes "Amerikan ekonomisi tökezlenmesin" diye dua ediyor!
1950'den beri bizi yönetenler Türkiye'yi bu hale getirdi! "Küçük Amerika" diye diye Türkiye'yi Amerikan emperyalizmine bağladılar! Ekonomimizi küresel kapitalizme, IMF'ye, Dünya Bankası'na teslim ettiler!
Şimdi küresel kapitalizm hapşırsa biz zatürre oluyoruz!

1930'larda bile
Bu yazdıklarımın hepsi zırvadır! Zırvadır fakat "komplo teorisi" ve "aşırı basitleştirme" gibi 'mistik' unsurlara dayandığı için psikolojik olarak hayli caziptir!
Bilgiye, araştırmaya gerek yok, büyük laf etmek yeter!
Kahrolsun IMF ve Dünya Bankası!
Küreselleşme emperyalizmdir!
Az mı duyarız bu sloganları?
Tabiat kanunlarına karşı büyücülükle "kötü ruhları kovma" psikolojisi!
Halbuki... 1930'larda Türkiye "tam bağımsız" değil miydi? Ama 1929'daki "Büyük Dünya Buhranı" zaten çok yoksul olan Türkiye'yi açlık sınırına getirmişti!
Buğday fiyatının 20 kuruşlardan 7 kuruşlara düşmesi, tarım ekonomisinin ve ona bağlı şehir ekonomisinin nasıl çöktüğünün bir göstergesidir! Atatürk o dönemde "Her tarafta acı, ıstırap duyuyorum, bunalıyorum" diye konuşuyordu.
Nazi Almanya'sının sağladığı ihracat kolaylığı, dış ticaretimizi Almanya'ya o kadar bağımlı hale getirmişti ki, cumhuriyet tarihinde bugüne kadar dış ticaretimiz hiçbir zaman 1930'lardaki boyutlarda yabancı bir ülkeye bağımlı olmamıştır! Bu konuda Prof. Yahya Sezai Tezel'in Cumhuriyet Döneminin İktisadi Tarihi adlı eserini tavsiye ederim.
Bu, kimsenin kusuru değildi, yağmur yağmış, ıslanmıştık!

Kriz değil, sıkıntı!
1930'larda köylü ve kapalı Türkiye dünya ekonomisindeki krizden böyle etkilenir de dış ticaret hacmi 250 milyar doları bulan bugünkü Türkiye etkilenmez mi?!
Ama yaşamakta olduğumuz dalgalanma ne kadar büyük olursa olsun hiç kimse 1930'lardaki gibi küresel bir ekonomik çöküntü, 2001'deki gibi ulusal bir ekonomik çöküntü beklemiyor.
Ekonomi gazetesi Referans'ın Genel Yayın Yönetmeni Eyüp Can şu yorumu yaptı:
- Amerika'da ve dünya piyasalarında para şişkinliği vardı, şimdi balon delindi, şişkinlik iniyor. Ciddi bir sıkıntı ama 'kriz' demek aşırı bir ifade olur.
Bir bakıma, Adam Smith'in "görünmez el"i, yani 'iktisadın tabiat kanunları' aşırı şişmiş balonları patlatıyor ve bunun hasarları oluyor maalesef.
Artık 1930'ların Büyük Buhran'ı yok! İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra insan aklının oluşturduğu uluslararası ekonomik ve siyasi kurumlar, krizlere karşı ortak davranışları mümkün kılıyor. Bu satırlar yazılırken piyasalardaki karamsarlık biraz azalmıştı, çünkü dünya merkez bankalarının ve maliye bakanlarının sarsıntıyı hafifletmek için birlikte hareket edecekleri haberi gelmişti.

Bu çağda iktisaden güçlü olmanın yolu, içe kapanmak değil, dünyaya daha fazla açılmaktır! Böylece yumurtaları tek sepete koymayıp riskleri yaymaktır!

Kaynak: Milliyet