Kudüs nasıl gezilmez?

Rakamlar henüz çok mütevazı seviyelerde olsa da, Türkiye’den Kudüs’e ziyaretlerde ciddi bir artış gözleniyor. Siyasi partiler, üniversiteler, dernekler, vakıflar, dinî cemaatler derken, toplumun her kesiminden insanı Kudüs’te görmek artık mümkün. Vakit namazlarında, Mescid-i Aksâ’da birkaç yüz Türk’ün saf tutması işten bile değil. Bu sayı, hafta sonlarında binleri buluyor. Kudüs’ün ve Aksâ’nın karşı karşıya bulunduğu tehditleri düşününce, oraların yalnız bırakılmaması, hiç şüphesiz çok önemli bir vazife. Bu vazifenin yerine getiriliyor olduğunu görmek de çok güzel.

Her mühim iş gibi, Kudüs ziyaretlerinin de ihmal edilmemesi gereken, bazı olmazsa olmazları var. Kendi kişisel gözlemlerimden hareketle, bunları şöyle sıralayabilirim:

Kudüs, -olumlu ya da olumsuz- önyargılarla gezilmez: Kudüs, her yönüyle sıra dışı bir şehir. Oraya gidenlerin, Ortadoğu ya da Arap coğrafyasıyla ilgili zihinlerinde var olan bütün önyargılardan ve peşin hükümlerden sıyrılması şart. Şehre teslim olmalı ve size sunduklarını sünger gibi emmelisiniz. İşgalin olumsuz tezahürlerinin bile, size vereceği bir mesaj vardır Kudüs’te. Uykuyu en aza indirip, mümkün olduğunca sokaklarda, yollarda olmalısınız. Zihniniz, bir fotoğraf makinesi gibi her bir kareyi kaydetmeli, sonra ayrıntılı okumalarla bu karelerin altını teker teker doldurmalısınız.

Yazının tamamını okumak için TIKLAYINIZ