Kriz derinleşirken ekonomik gerçekler, siyasal gerçeğin önüne geçmeli!

 

Ekonomik kriz gittikçe derinleşiyor. İşsizlik kapkara bir veba salgını gibi hızla yaygınlaşıyor.
Ne acıdır ki, krizin daha ne kadar derine gideceği de henüz belli değil.
Bu hem dünyada böyle, hem bizim ülkemizde...
Kimse kapıyı bacayı kapatıp, kendi evinin içine çekilip bu krizden kurtulamaz. Günümüzün ekonomik gerçeği bu.
Ayrıca kapıyı bacayı kapatmaya kalkışmak, sorunu daha da içinden çıkılmaz hale getirir.
Bir başka deyişle:
Herkes aynı teknenin içinde!
1930'lardaki o korkunç Büyük Buhran sırasında herkes kendi başının çaresine bakabileceğini sanmış ama herşey daha kötüye gitmişti.
Geçen yüzyılda İkinci Dünya Savaşı ve Yahudi Soykırımı'yla birlikte insanlığa en büyük felaketlerden birini yaşatan Hitler Faşizmi ve totaliter rejimler tarih sahnesindeki rezil varlıklarını 1930'lara borçlu olmuştu.
Bugün artık tarihten ders çıkarıldığı söylenebilir mi?
Yanıt evet olabilir.
Bu açıdan hafta sonu Washington'da Türkiye'nin de katılımıyla gerçekleşen G-20'ler Zirvesi olumlu bir gelişmedir.
Dünyanın en zengin ve en önde gelen ekonomilerini temsilen 20 ülkenin devlet ve hükümet başkanlarının katıldığı zirvenin anlamı şu noktalarda toplanabilir:
Hepimiz aynı teknedeyiz!
Çözüm hep birlikte bulunacak.
İşbirliğine mahkumuz.
Serbest ticaret devam edecek.
Korumacılıktan sakınalım.
'Piyasa'ya sahip çıkalım.
Ancak sistemde 'reform' yapalım.
'Piyasa neylerse iyi eyler' zihniyetinden, yani her şeyi piyasadan bekleyen kural tanımaz, vahşi piyasacılık anlayışından ne kadar çabuk kurtulabilirsek o kadar iyi olur.
Önümüzdeki Nisan ayı yine Washington'da bu kez Başkan Barack Obama'nın liderliğinde toplanacak olan G-20 Zirvesi'nden çıkan mesajlar genel olarak böyle.
Financial Times'ın dünkü başyazısındaki deyişle:
"Tarihi yaşarken yakalamak ya da yaşanmakta olan bazı olayların tarihi anlamını o an kavramaktan daha zor olan bir şey yoktur. Hafta sonu Washington'da gerçekleşen G-20'ler Zirvesi de dünyanın içinde bulunduğu kriz bağlamında gerçekten tarihi bir olaydır. Belki de gitgide koyulaşan karanlık içinde parlak bir ışık..."
Financial Times, bu zirvenin altını niçin bu kadar kalın biçimde, belki biraz da abartarak çizmek gereğini duyuyor?
Bir nedeni şu olabilir:
İktidar sahiplerini uyarmak!
Kriz çok ciddi çünkü.
Fena halde derine gidiyor.
Süresi de henüz belirsiz.
Eğer alarm zillerini daha hâlâ duymayan iktidar sahipleri varsa, bu defa çanları da çalmak şart.
Kim bilir belki de bu durum, Türkiye gibi seçime giden bir ülkedeki iktidar sahipleri ve siyaset  için çok daha gerekli...
Ekonomik gerçeklerin mutlaka siyasal gerçeklerin önüne geçmesi gereken bir kriz döneminden geçiyoruz Türkiye'de de.
Hepimiz aynı teknedeyiz!
Bir cehennem çukuruna yuvarlanmak istemiyorsak eğer, siyaset ve ekonomi meydanında işbirliği ve uzlaşma örnekleri mutlaka ve bir an önce ağır basmak zorunda.


Kaynak: Milliyet