Eğer, yaşanılmakta olan "küresel ekonomik kriz" bir "şer" ise, içindeki "hayır" hayli ilginç...
Başka bölgeleri bilmem, ama, bizim doğrudan ilgili olduğumuz bir bölgeye, Kafkasya'ya, "barış umudu" taşıyor.
Biliyorum, aslında kapitalizmin ruhuna aykırı bir gelişme ama, karıştırmamakta yarar var: Sözünü ettiğimiz ülkeler, henüz küresel ekonomik sistemde kendilerine yeni yer bulmaya çalışan iki genç cumhuriyet...Azerbaycan ve Ermenistan...
Ekonomik krizle birlikte savaşın ipine asılma stratejisi güden kapitalist dünya için bu iki ülkeye değil, Afganistan ve Irak'taki Amerikan macerasına bakmamız lazım...
Ulusal fonlar tükenince...
"Mütevazi" ölçekteki uluslar açısından ekonomik krizde yaşanılan çıplak gerçek ulusal fonların hızlı erimesinden ibaret.
Eğer bir de "savaş hali" gibi bir durumunuz varsa ve "cephe" sürekli para çekiyorsa, yandı gülüm keten helva...
Ermeniler'in içlerindeki aşırı milliyetçi unsurların tüm kışkırtmalarına kulak tıkayıp neden Türkiye ile ciddi bir yakınlaşmanın kapılarını araladıkları...
Azeriler'in yıllardır sürdürdükleri "nihai harbe hazırlık" stratejisini bir süredir neden rafa kaldırdıklarını anlamamız gerekiyor...
Baktığımızda, karşımızda: Ekonomik kriz!..
Ermeni-Azeri ekonomik denklemi...
Uzatmayalım, görüp işittiklerimizi hemen aktaralım:
1. Ermenistan tarihinde ilk kez, "diaspora parası olmadan yaşamının" formülünü keşfetti. Küresel ekonomik krizin diasporanın tüm kaynaklarını vurduğu açık bir gerçek. Bu nedenle, Ermenistan son iki yıldır, ülkenin ayakta kalması için düzenli olarak akan dış yardım paralarını alamıyor. Bu durum, diasporanın, Ermenistan yönetimi üzerindeki doğal gücünün kırılmasına Sarkisyan yönetiminin kendisine sürekli Türkiye ile çatışma öneren unsurlara karşı direnişini artırıyor. Üstelik Ermenistan, yine aynı dönemde ilk kez, kendi kaynakları, başka yatırım unsurlarının ülkeye akan paraları ve çok dikkatli bir ekonomi politikasıyla küresel krizi en az düzeyde hisseden ülke konumuna geliyor. Gelişme, Sarkisyan'ın elini güçlendirirken, aşırı milliyetçi-radikal unsurlar ile diasporanın net bir şekilde zayıflamasına yol açıyor. Erivan'ın Türkiye ile imzaladığı protokolün altındaki imzanın gücü asıl olarak buradan kaynaklanıyor.
Azerbaycan, yaklaşık 7 yıl süren yüksek petrol ve doğalgaz fiyatlarının kendisine kazandırdığı büyük servetin azaldığını görüyor. Bakü, ülkenin gelirlerinin hemen tamamının petrol ve doğalgaz ihracatından sağlandığı tipik bir petro-devlet niteliğinde. Bu nedenle petrol gelirlerindeki azalma, bütün dengeleri sarsacak düzeyde. Nitekim, Azerbaycan, petrol gelirlerinden akan fonun azalmasıyla birlikte bir gerçeği fark ediyor. Bölgede askeri bir çözüm arayışı hemen hemen imkansız! Gelirleri düşen bir genç cumhuriyetin , üstelik küresel ekonomik kriz zamanı cepheye yönelmesi büyük bir macera...
Türkiye açısından büyük avantaj
Kafkasya'nın Ermeni-Azeri denkleminin perde arkasında böyle bir gerçek var. Ekonomik kriz ve düşen petrol/doğalgaz fiyatlarıyla birlikte şekillenen yeni ortam. Bu, artık, sadece ordusu ve diplomasisiyle değil, ekonomisiyle de bölgesel süper güç olarak adlandırılan Türkiye açısından çok büyük bir avantajı da beraberinde getiriyor.
Türkiye'nin hedefleri belli: İşgal edilmiş Azerbaycan topraklarının geri alınması, Dağlık Karabağ sorununa iki tarafın kabul edebileceği bir çözümün bulunması ve Kafkasya'nın genelinde kurulacak istikrar zemini ile birlikte büyük bir ekonomik entegrasyonun başlaması.
Yaşanılan ekonomik gerçekler Azerbaycan'daki Türk ile Ermenistan'daki Ermeniler'i bu hedeflere her zamankinden daha yakın durmaya zorluyor.
Bölgenin ekonomik raporu...
Son 45 gündür leylek havada, gezip duruyoruz. Belgesel çekimlerim var. Türkiye için iki önemli bölgedeydik: Balkanlar ve Kafkasya...Kafkasya'dan Ermenistan ile Azerbaycan'ı söyledim. Gürcistan, geçen yıl yaşadığı savaşın yaralarını sarmaya çalışıyor, üstelik bir numaralı ticaret ortağı Rusya'nın sınırları kapalı!..Gürcü dostlarımızın şükrettikleri tek nokta Türk sınırının sağlıklı işlemesi, ama, işleri hayli zor. Balkanlar'da Sırbistan bütün büyük görüntüsüne rağmen vahim durumda. Savaşın üzerinden 10 yıl geçmiş olsa da ekonomik kriz giderek kilite dönüşmüş. Arnavutluk, Makedonya vahim, Kosova bütün zorluklara ve engellere karşın son derece dinamik, Karadağ tabii ki kendini kurtarır vaziyette. Hırvatistan turizm patlamasıyla kendine olumlu bir rota bulmuş, geleceğin ülkesi konumunda. Kısa bölge raporumuz budur.Yeni yolum Bulgaristan, onu da dönünce aktarırım. Tavsiyem: Avrupa Birliği'nin şemsiyesi hukuki istikrarı beraberinde getirdiği için bütün bu ülkeler yatırım için çok elverişli...
Kaynak: Star