Kırmızı çizgiler

Berlin'deki hükümet danışmanları Mısır'daki Müslüman Kardeşler'in etkisini zayıflatmaya yönelik önlemler hakkında görüşüyorlar. Mısır'daki meclis seçimlerini ilk turda cemiyetin siyasi kolu olarak hareket eden Hürriyet ve Adalet Partisi büyük bir farkla kazandı. Böylece İslamcılar üçte ikilik çoğunluğu elde etmeyi ümit edebilirler. Uzmanlar arasında bu sonuç, Mısır dış siyasetinin daha az batıya dönük bir seyir alacağının hesaplanması gerekeceği demektir: "Kardeşlerin yükselişi, gelecekteki Mısır hükümetinin Avrupa ile daha az işbirliğine hazır olacağı manasına gelmektedir". Alman dışişleri çevresinin en önemli yayın organı olan Uluslararası Siyaset dergisi (Zetischrift Internationale Politik) Avrupa Birliği'nin "bu yükselişin geçici bir vakıa olmasını temin etmek ve (...) Avrupa çıkarlarının hasar almasına tahammül göstermek mecburiyetindedir" diye talepte bulunuyor. Batı ile Müslüman Kardeşler arasındaki mevcut gerginlikler her iki tarafın geçmişte -Soğuk Savaşta reel sosyalist devletlere karşı- işbirliği yaptığını unutturmaktadır.

Seçimin galipleri

Berlin Mısır'daki ilk meclis seçimini İslamcı partilerin büyük bir farkla kazanmasını endişe ile karşılıyor. Mısır vilayetlerin üçte birinde gerçeklesen seçim sonuçlarında Müslüman Kardeşlere yakınlığı ile bilinen Hürriyet ve Adalet partisi yüzde 37 oy ile önde. İkinci sırada yaklaşık yüzde 24,5 oy ile "radikal"-İslamcı Nur Partisi geliyor. Liberal Mısır Birliği (Egyptian Bloc) ise yüzde 13 oy ile üçüncü sırada bulunuyor. İkinci ve üçüncü turlar 14 Aralık ve 3 Ocak'ta gerçekleşecek. Müslüman Kardeşler'in seçim zaferi zaten çoktan bekleniyordu. Cemiyet, kısa bir süre önce Uluslararası Siyaset dergisinde yayınlanan bir makalede "taraftarlarını seferber etmekte eşi ve benzeri olmayacak bir güce sahip olan, kapalı (bloklaşmış) siyasi bir hareket" olarak tasvir ediliyor. Batıda tercih edilen liberal protesto hareketi hakkında ise: "Siyasi aktif olanların sayısı şaşırtıcı bir şekilde düşük çünkü kendileri Mısır toplumunda sayıları zaten az olan siyasi genel kültüre sahip internet kullanıcılarından meydana geliyorlar."1

İşbirliğine daha az meyilli

Batıda en çok endişe veren düşünce ise, Müslüman Kardeşler'in en güçlü kuvvet olarak Kahire'nin harici siyasetinde yeni bir yöneliş oluşturması. Uluslararası Siyaset Dergisi "Kardeşlerin yükselişi, gelecek Mısır hükümetinin Avrupa ile daha az işbirliğine hazır olacağı manasına gelmektedir" diye tahminde bulunuyor. Makalenin devamında Mısır'ın İslamcı etki sayesi ile "Batının etkisine set çekmek isteyen" devletlere yaklaşacağı -mesela Iran- yazılıyor. İsrail ile olan işbirliğin azalacağı, aksine Hamas ile olan işbirliğin ise yükseleceği aktarılıyor. AB'nin etkisini kaybetmemesi için şimdiden "açık bir şekilde hangi davranışları kabul edeceğini hangisini kabul etmeyeceğini belirtmesi" lazımmış2. Buna mukabil Alman dışişleri bakanı kısa bir süre önce Berlin'in "Kırmızı Çizgileri'nin" olduğunu ve Kahire'nin bunlara eksiksiz bir şekilde dikkat etmesi gerektiğini belirtti. Bunlar: "Şiddetten vazgeçmek ve demokrasiye, hukuk devletine, çoğulculuğa olduğu gibi iç ve dış barışı içselleştirmek." Federal Alman hükümeti zaten uzun bir süredir Müslüman Kardeşler ile "iş düzeyinde" görüşmelerde bulunuyormuş: "kırmızı çizgilere dikkat edeceklerine inandığımız olanlarla görüşüyoruz."3

Mücadele yöntemi olarak Liberalizm

Berlin'de aynı zamanda Müslüman Kardeşleri stratejik olarak zayıflatan ve batıcı-liberal güçleri kuvvetlendiren imkanlar keşfedilmeye çalışılıyor. Yüksek seviyedeki Alman diplomatların kamuoyuna etki yapacak bir şekilde Tahrir meydanına çıkmaları veya Kahire'deki Goethe Enstitüsü'nün bir şubesinde liberal çevrelerin buluşma mekanı olan "Tahrir-Lounge"'un açılması (bir tür Bar) bu gayeye yöneliktir. Bazıları ise İslamcıların kırsal kesimlerdeki gücünün kırılmasını daha önemli görüyorlar. "Cemiyet ağırlıklı olarak kırsal kesimlerde tam bir güç monopolü oluşturmuş" diye ifade ediliyor dergide: "Avrupa ve ilerici gruplar bu etkiye karşı ancak özgürlükçü fikirler yayarak ve insanlara siyasi olarak teşkilatlanmayı öğreterek mücadele edebilirler." Bu yardımın STK'lar üzerinden gerçekleşmesi bekleniyor. Müslüman Kardeşler güçlerini hayırsever faaliyetler üzerinden oluşturdukları için kırsal kesimin ihtiyaçlarının karşılanması gerektiği vurgulanmakta. Bunun için mesela Avrupa'nın Mısıra verdiği "ekonomik yardım" kullanılabilirmiş: Avrupa Birliği "Mısır hükümetin bu yardımın bir kısmını Kardeşlere yakınlığı ile bilinen eğitim-, sosyal- ve tıbbi kuruluşların faaliyette bulunduğu bölgelerdeki hizmeti güçlendirmek için kullanılmasını temin etmesi gerekir." Batının Mısır'ın kırsal kesiminde yaşayan insanları için endişe sebebi açık bir şekilde belirtiliyor:" Cemiyetin (Müslüman Kardeşler) "paralel devleti" zayıflatılması lazım ki böylece Kardeşlere olan destek azalsın."4

Güç etkeni olarak Ordu

Batı İslamcıların gücünü sınırlamak için generallere itimat ediyor. Amerika Birleşik Devletleri'nde yayınlanan bir analizde bu durum şöyle ifade ediliyor:"Mısırdaki üç kutuptan -yani ordu, İslamcılar ve seküler demokratlar- sonuncusu en zayıf kuvveti oluşturduğu belli oldu." Buna nazaran ordunun "güçlü ve birleşik" bir yapı olarak durduğu ifade ediliyor. "Batılı hükümetlerin ve medya kuruluşların desteklediği akımın"- yani liberaller- "ya İslamcı ajandayı (programı) kabul edecek, ya orduyu destekleyecek ya da önemsizliğinden dolayı donuklaşacağı açıkça" kendini gösteriyormuş5. Alman basın yorumcuları da Müslüman Kardeşlere karşı orduya güvenilebileceğine hükmediyorlar. "Müslüman Kardeşlerin realist olan zümresi Mısır'da ordunun halen belirleyici bir güç etkenini oluşturduğunu biliyorlar" deniliyor, zira "Batıya ve bilhassa ABD ile yakın ilişkiler içerisinde bulunan generallerin bir nevi teokratik bir Mısır siyasetini kabul edecekleri pek ihtimal dahilinde görünmüyor."6

Cihad

Batı ile Müslüman Kardeşler arasındaki mevcut gerilimler geçmişte bu iki tarafın çok sıkı bir ittifak içinde bulunmuş olduklarını unutturuyor. Böyle bir durum bilhassa 1950'lerde söz konusuydu. O zamanlar ABD başkanı Dwight D. Eisenhowerin hükümetinin üyesi bir propaganda uzmanı küresel sistem savaşında dindar Müslümanlar ile bir ittifak üzerinde durmuştu- bilhassa o zamanlar güçlenmekte olan ve antikomünistliğine güvenilebilecek olan Müslüman Kardeşler akımı ile. Hatta Eisenhower ikinci başkanlık döneminde Moskova ile mücadele içerisinde olunan Müslüman ülkelerde "cihad boyutunun seslendirilmesi için" sosyalist güçlere karşı "her türlü çabanın sarf edilmesi lazım" olduğu görüşündeydi7. Suudi kralı İbn Suud'u övgüyle zikretmişti, zira onun bir ABD ziyaretinden sonra "bütün Araplara komünizme karşı direniş göstermeleri" için çağrıda bulunmuştu. 1957 yılında Washington hükümeti tarafından oluşturulan bir çalışma gurubu şartlar gerektirirse ılımlı İslami güçlerdense daha İslamcı güçler ile reel sosyalizme karşı mücadele verilmesi gerektiğini öngörmüştü. Sosyalist veya Moskova'yı esas alan güçlerin bir etkisinin olmadığı ülkelerde Batı ile İslamcı güçlerin ittifakı gayesini yitirmiş oluyordu; 1990'lı yıllarda ise bu tüm dünyada vuku buldu. Buna rağmen bu gelişmeler gösteriyor ki Batının Müslüman Kardeşlere olan karşıtlığı esasi değil şartlara göre değişebilen izafi bir vakıa- ve şartların değişmesi ile bu karşıtlık tekrar bir ittifaka bürünebilir.8

Dipnotlar:

1- https://zeitschrift-ip.dgap.org/de/ip-die-zeitschrift/archiv/jahrgang-2011/november-dezember/unverw%C3%BCstliche-muslimbruderschaft

2- Bkz. Aynı kaynak

3 http://www.ftd.de/politik/international/:ftd-interview-mit-guido-westerwelle-deutschland-haelt-kontakte-zur-muslimbruderschaft/60133876.html

4- https://zeitschrift-ip.dgap.org/de/ip-die-zeitschrift/archiv/jahrgang-2011/november-dezember/unverw%C3%BCstliche-muslimbruderschaft

5- http://www.stratfor.com/weekly/20111205-egypt-and-idealist-realist-debate-us-foreign-policy

6- http://www.faz.net/aktuell/politik/arabische-welt/nach-den-wahlen-in-aegypten-aegyptischer-herbst-11550965.html

7- Ian Johnson: A Mosque in Munich. Nazis, the CIA, and the Muslim Brotherhood in the West, Boston/New York 2010

8- Bunun için Batının Muammer Kaddafi'ye karşı İslamcı milisler ile yaptığı ittifak misal olarak verilebilir.

Dünya Bülteni için Afşin Bolu tarafından tercüme edilmiştir.