K.İrlanda'da Katolik-Protestan mücadelesi nasıl bitti?

 
 
İrlanda'daki Protestan-Katolik kavgası çok eski, kapsamlı ve karmaşıktır. Kavganın kökleri 1690 yılında Boyd savaşının Protestan Kral William tarafından kazanılması sonucu İrlanda üzerinde Protestan hâkimiyetinin sağlanmasına uzanır.  
  
Sorun İrlanda ve İngiltere'nin yanı sıra dünyanın dört bir köşesine yayılmış İrlanda kökenli insanları ilgilendirmektedir. 1690'da başlayan uyuşmazlık 24 Nisan 1916 tarihinde Dublin'de İrlanda milliyetçilerinin Paskalya İsyanı (Easter Rising) olarak bilinen başkaldırısı ile şahlanan bağımsızlık hareketi 1922'de meyvesini vererek Güney İrlanda'ya bağımsızlık getirdi. Aslında İngiltere bütün İrlanda'ya bağımsızlık vererek bu işten tamamen sıyrılmak istedi. Fakat Kuzey İrlanda'da çoğunluğu oluşturan Protestan nüfus (ki İngiltere'ye sadakatte çok ısrarlı idi ve hâlâ da öyledir) böyle bir şeyi kabul etmeyeceğini kesin bir dille açıkladı. Bu durum üzerine İngiliz hükümetine ya Kuzey İrlanda Protestanlarının isteklerini kabul etmek ya da oraya İngiliz ordusunu yollayarak çıkacak isyanı bastırmak düşüyordu. Ancak Londra parlamentosunda bazı milletvekilleri İngiliz askerlerinin Kuzey İrlanda'daki Protestan kardeşlerine kurşun sıkmayacağını belirtti. Bunun üzerine İngiltere İrlanda'yı bölerek güneyi serbest bırakıp kuzeyi kendine bağladı. Ancak bu ayrım İrlanda'da Protestan-Katolik kavgasına son vermedi. Protestan çoğunluk Katolik azınlığın ekonomik ve politik alanda palazlanmasını önlemek için aleni bir ayırımcılık politikası uygulanmaya başladı. Bu ayırımcılık iki konuda etkili oldu; istihdam ve konut edinme. Katolik nüfusun belli bölgelerde yoğunlaşmasını engellemek için Protestan yöneticiler türlü vesilelerle engeller çıkardı. Zira Katolik nüfusun seçim bölgelerinde artması kendilerini Londra parlamentosunda temsil edecek milletvekilleri çıkarması demekti. Etkin ayrımcılık politikaları 1968 yılında toplumsal haklar protestolarına yol açtı. Gittikçe artan protestolar iki toplum arasında sokak kavgalarına ve evlerin yakılmasına sebep oldu.

En acı ilaç genel af

Olayları dikkat ve kuşku ile izleyen İngiliz hükümeti Ağustos 1968'de Katolikleri korumak için İngiliz ordusunu Kuzey İrlanda'ya yollamak zorunda kaldı. Katolikler önce İngiliz askerlerini coşku ile karşıladı. Fakat 2 ay içinde İrlanda Cumhuriyet Ordusu (IRA) İngiliz askerlerini işgalci güç olarak nitelendirerek Katolik nüfusu onlar aleyhine kışkırttı. Bu olay 40 yıl sürecek terör kampanyasının başlangıcı oldu. 40 yılda 1,6 milyonluk Kuzey İrlanda'da 3800 kişi terörizm yüzünden hayatını kaybetti. Bu 72 milyonluk Türkiye'de 171.000 can demektir. Ölenlerin içinde asker ve polisler yanında kadınlar, çocuklar, yaşlılar, papazlar, rahibeler ve turistler de yer aldı. Korkunç olayların birçoğu dünyanın her tarafından televizyon vasıtasıyla ve anında izlendi. Neticede 40 yıla yakın süren şiddet hareketleri son buldu ve bunda şu unsurlar etkin oldu: Uzanan yardım elleri, ekonomik kalkınma, terör organı olan IRA'nın İngiliz hükümeti ile önce gizli sonra alenen görüşmeye başlaması, her iki kesimden teröre karışmış insanların affı, İrlanda Cumhuriyet Ordusu'nun (IRA) bütün silahlarını imha etmeye dair söz vermesi ve bu işi tamamlaması, her iki taraf politikacılarının problemi silah yerine politika ile çözümlemeye karar vermeleri. Kuzey İrlanda'ya uzanan yardım elleri bilhassa İngiltere, İrlanda Cumhuriyeti, ABD, Kanada ve Avrupa Birliği'nden gelmiştir. Mesela ABD başkanı Bill Clinton (ki ataları Kuzey İrlanda kökenlidir) ve eşi Hillary Clinton defalarca Kuzey İrlanda'ya geldi. İngiltere ve Avrupa Birliği adeta para akıtarak Kuzey İrlanda'da güçlü bir altyapı kurulmasını sağladı. Bugün Birleşik Krallık'ta kamu sektörünün en şişkin olduğu yer Kuzey İrlanda'dır. Yani en çok istihdamı devlet sağlamaktadır.

1990'larda bazı gazeteciler İngiliz hükümetinin IRA ile gizli görüşmeler yaptığını tespit etti. Önce İngiliz hükümeti bu iddiayı şiddetle reddetti. Bunun üzerine şiddet karşıtı Katolik Partisi'nin (Sosyal Demokrat İşçi Partisi) başkanı John Hume alenen IRA mensupları ile görüşeceğini açıkladı. Kendisine her türlü kötü sıfatların yakıştırılmasına rağmen Hume IRA ile görüştü ve 'Ben barış için her şeyi yaparım.' diyerek sert bir karşılık verdi. Birkaç yıl sonra John Hume, Nobel barış ödülüne layık görüldü. Kuzey İrlanda halkının içtiği en acı ilaç bütün teröristlerin affı oldu. En fanatik katiller dahi hapisten çıktı. Fakat bunların hiçbiri bugüne kadar herhangi bir terörist olayına karışmadı. Birçoğu tövbe ederek 'gerçek Hıristiyan' oldu. Katledilenlerin yakınlarının çoğu bağrına taş basarak, 'barış ve vatan' için diyerek bu inanılmaz acılıktaki ilacı içti. Belfast'ın merkezinde eski bir teröristi gördüğümde, oranın insanı olmamama ve olaylardan zarar görmememe rağmen, tüylerim diken diken olmuştu. İlk aklıma gelen şey bu olayı yaşayan maktul ailelerin neler hissedebileceği idi. Protestan çoğunluğun barış için en ısrarlı isteği IRA'nın bütün silahlarını bağımsız bir heyet önünde imha etmesi idi. IRA bunu prensip olarak kabul etti; fakat bu işin hayata geçirilmesi hayli zor oldu. 26 Temmuz 1997'de IRA ilk ciddi ateşkesi ilan etti, fakat IRA'nın kontrol edemediği terör grupları şiddete devam etti. Tabii buna Protestan terör grupları aynı şekilde karşılık verdi. 28 Temmuz 2005'te IRA silahlı mücadeleyi tamamen terk ettiğini dünyaya açıkladı. 26 Eylül 2005'te de silahlar Protestan ve Katolik papazların gözü önünde fakat gizli bir mıntıkada imha edildi.

En kayda değer olaylardan biri de 8 Mayıs 2007'de oldu. Protestan politikacı ve papaz Ian Paisley, Katolik politikacı Martin McGuinness'i (ki bazıları kendisini eski terörist ve IRA Londonderry biriminin komutanı olduğunu iddia ediyor) kameralar önünde karşıladı. Her ikisi de artık şiddet hareketlerinin tamamen bittiğini ve mücadelenin sadece politik yollar ile yapılacağını bütün dünyaya açıkladı. Temmuz 2007'de ise İngiliz ordusu şiddetin bittiğinin delilleri üzerine Kuzey İrlanda'dan çekilmesini hızlandırdı. Bugün Kuzey İrlanda'da 40 yıla yakın süren şiddet bitmiştir ve tamamen normal bir hayat yaşanmaktadır. Kuzey İrlanda hızla kalkınmakta olup Avrupa'nın en müreffeh yerlerinden biri haline gelmekte. Bu kadar eski, kapsamlı ve karmaşık bir problem Kuzey İrlanda'da normal çözüm sürecine girmiş ise başkaları için de ümit var demektir.

 

Kaynak: Radikal