'Kim demiş Türkiye Avrupalı değil?'


 
Eğer ortada bir politik içgüdü testi olsaydı, yabancı bir başkentte göl kenarındaki bir parkta dalgın bir biçimde yürüyen Newcastle United gömleği ile dolaşan adamı fark etmekten daha iyisi olamazdı. David Miliband, yanında Bükreş valisiyle birlikte, Romanya'ya ilk ziyaretinde göl kenarında yürürken bitişiğindeki dalgın yerel bir öğrenciye yaklaşıp "Oo bir Newcastle taraftarı" dedi.  
  
"Sen yeşilsin, değil mi?" diye devam Miliband, dört günlük Romanya, Türkiye, İtalya ve İspanya ziyareti sırasında sabit sohbet konusu iklim değişikliği konusunun aksine, çok farklı bir boyuta geçmişti. Vali, Bükreş'in, Avrupa Birliği'nden çevresel teknolojilere yatırım yapmak için büyük miktarda para almak üzere olduğuna işaret ederek "ben" derken Miliband'ın gülen sesini işitti.

Avrupa'nın güney saçağındaki tur, Miliband'ın yeni görevindeki üçüncü gezisi, Avrupa'nın sınırlarının genişletilmesini ve Türkiye'nin nihai üyeliğini tartışmak için bir zemindir. Bu, İngiltere'nin kendisini Türkiye'nin baş müdafaacısı yaptığı yerde Miliband'ın tutkusunun sebebidir. Dün Türkiye'de Miliband, İslamcı geçmişi nedeniyle generallerin sert muhalefetiyle karşılaşan yeni Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile görüşen ilk dışişleri bakanı oldu. Miliband, "Türkiye'nin, İslam'ın demokrasi ve laik kamu alanı ile uyuşamayacağı yönündeki önyargıları yerle bir etmiş olması harika bir şey." dedi. "Bir politikacı olarak benim görevim, İngiltere'nin AB içindeki bir Türkiye ile daha zengin olacağı argümanının kazanmasını sağlamaktır." diye ekledi. Bu hiç kolay değil. Miliband'ın argümanının bir bölümü Romanya'ya AB'de yer veriliyorsa neden Türkiye'ye verilmesin şeklinde. O, "her iki ülke de fakir ve tarıma dayalı ekonomileri var" görüşünü dillendiriyor. Ancak, 1 Ocak'ta Bulgaristan ile birlikte AB'ye giren Romanya gerçekten de tam üye gibi mi? İngiltere, her iki ülkeye de yedi yıl boyunca işçiler konusunda kısıtlama getirdi ki bu büyük bir kırgınlık sebebi oldu.

Miliband, İngiltere'nin bu yıl sonunda işgücü engelini yeniden gözden geçireceğini açıkladı. Ancak, bu Romanyalıların çoğunun da şüphelendiği gibi onları yeniden hesaba katan bir formül gibi görünmüyor. 2004 yılından beri, göçe ve binlerce Polonyalının ülkeye beklenmedik gelişine karşı duyulan düşmanlıkla, İngiltere daha fazla çalışanın göçünden endişe ediyor ve Romanya'nın yolsuzlukla yaptığı ün de bu meseleye yardımcı olmuyor. Üye olduğundan bu yana Romanya, ekonomik büyümenin devam etmesine rağmen reformlar konusunda kendi cehennemini kazarak Brüksel'i alarma geçirdi.

Miliband, Müslüman devasa Türkiye'nin Avrupalı olmadığını söyleyenlerin düşüncelerini reddediyor. "Mesele, AB'nin Hıristiyan bir kulüp olarak içe kapanıp kapanmayacağının ortaya konması açısından bir testtir." diyor ve AB'nin güvenlik, iklim değişikliği konularında Türkiye'ye ihtiyacı olduğunu ekliyor. Lakin, yeni bakan müzakereleri baltalayan ana mesele olan, Kıbrıs konusunda Türkiye'yi "daha derin bir nefes almaya" ikna etmeyi deneyecek.

Türkiye'ye, İngiliz hükümetinin boğazını doldura doldura Türkiye'nin çıkarlarının bu denli savunucusu olduğunu duymak için gitme olgusu tuhaf ki aslında Türkiye'nin üyeliğine karşı çıkan Fransa ve Almanya'nın önümüzdeki dönemde anayasa nedeniyle İngiltere ile yeni bir mücadeleye girme ihtimali öncesinde bir oyalama taktiği olarak da görülebilir. Bu haftaki Romanya ve Türkiye ziyaretinde, Miliband değişen Avrupa vizyonu telkininde bulunuyordu (daha toleranslı). Lakin, içte işi hiç de kolay değil.
 
Kaynak: Zaman