Kilisenin çöküşü!


ABD'nin Irak'taki başarısızlığı ve bu süreçte yaşananlar sadece ABD'yi değil, batı demokrasisini de vurdu. Avrupalılar için daha da vahim olanı "Tarihin sonu" olarak gördükleri demokrasileri çöktü.. 
 
 İnsanlar yeniden Amerika kıtasında Kızılderililerin, Afrikalı zencilerin ve Uzakdoğu halklarının yaşadıkları acı dolu yılları hatırladılar..
Irak yenilgisi, Amerikan yüzyılının sonu olmadı sadece, Evengalizmin de sonu oldu.. Aslında Evengalizm değil, Katolik misyonerler de tarihlerinin en zor günlerini yaşıyorlar.. Dışlanıyorlar, suçlanıyorlar, tehdit ediliyorlar..
Bütün bunlardan daha da kötü olanı, artık hiçbir şeye inanmıyorlar.. Tıpkı Luis Masignon'un bir zamanlar bizim için söylediği gibi: "Her şeyleri tahrip oldu.. Felsefeleri, dinleri mahvoldu. Artık hiçbir şeye inanmıyorlar. Derin bir boşluğa düştüler. Anarşi ve intihar için uygun bir hale geldiler."
Irak sokaklarında öldürülen Amerikan askerlerinden daha fazlası bugün tımarhanede psikolojik tedavi görüyor. Bir o kadar asker de intihar etmiş.. Geri kalanı ise gün sayıyor. Ülkesine döndüğünde "Vietnam Sendromu"na yakalanan abileri gibi onlar da mafiaya katılacak ve yasadışı yollarda, şiddet sarmalının içinde ömür tüketecekler.. Bir kısmı vicdanında yankılanan çığlıklardan kurtulmak için kendini alkole vuracak ve bir gün bir sokak kenarında elinde şişesi ile sızıp bir daha uyanmayacak, ya da altın vuruşu yapıp, uyuşturucu komasında hayata veda edecek..
Bush "Kahraman çocuklar"ı ile övünebilir..
Eklemlenmiş gazetecilerden biri, ülkesinin içine sürüklendiği acıklı durumu görüp, bir çıkış yolu aramak için eski askerlere, politikacılara şu iki soruyu yöneltiyor:
-Başkan Bush şu anda buraya gelse, ona ne söylemek isterdiniz?
-Başkan Bush'un yerine olsaydınız ne yapardınız?..
Bush'un politikaları sonucu Cumhuriyetçiler sıfırı tüketmiş gözüküyor.. Evengalistler şimdi hem kiliseden hem de Cumhuriyetçi Parti'den ayrılıp Demokrat oluyorlar..
Evengalistler, büyük bir coşku ile Irak'ın işgaline destek vermişlerdi. Askerler kendilerini Mesih'in ordusu olarak görüyorlardı. 2007 bitmeden, Millenium'un 7. Yılı sonuna varmadan Tanrıyı kıyamete zorlayacaklar ve işler geri dönüşü mümkün olmayan bir noktaya gelince Mesih dünyaya geri dönecekti..
Kehanet boş çıktı gibi.. Şunun şurasında 50 gün bile kalmadı..
Peki şimdi ne olacak?.. Ufukta Mesih gözükmüyor. İşler geri dönüşü mümkün olmayan noktaya gelmese de, geri dönüşün son derece pahalı olduğu bir noktaya geldi tıkandı.. Üstelik ABD dünyada en çok nefret edilen ülkelerin başında geliyor artık.. Bush'tan nefret edenler Saddam'dan nefret edenlerden daha fazla.. Bush'un elinde 1 milyondan fazla Iraklı kadının, çocuğun, yaşlının kanı var.. Gelen gideni arattı sonunda..
Bölgede misyonerlik faaliyetleri en alt seviyeye indi.. Dahası misyonerlik faaaliyetleri sebebi ile çocuklarının geleceğinden kaygı duyan yerli halk dine yöneldi..
Hatta Müslümanları Hıristiyanlaştırmak için gelen misyonerler, yaşadıkları gerçekler ve öğrendikleri İslâm sebebi ile Müslüman olmaya başladılar..
İskandinav ülkelerinde camiyi ve cemaatı protesto etmek, İslâm'ı ve Müslümanları teröristlikte suçlayarak protesto etmek için camiye gelenlere İslâm'la ilgili dağıtılan broşürler, onları camilere, İslâm'ı daha yakından tanımaya yöneltti. Tarihinin en büyük kitlesel ihtida hareketlerinden birine tanık oluyor İskandinav ülkeleri.. Tesettür/başörtüsü imajı, tüm dünyada, iffet ve aile kavramını yeniden gündeme getiriyor.. Batılı kadınlar Müslüman kadını daha yakından tanıyınca kafalarındaki şablonların yıkıldığını görüyorlar..
Gelinim başörtüsü yüzünden Viyana Tıp Fakültesine gittiğinde, ilk günlerde fakültenin İnsan Hakları Kulübünden öğrenciler, "Üzülmeyin, korkmayın, burada başınızı açabilirsiniz. Size sahip çıkarız, sizi savunuruz; burada size bir şey yapamazlar, güven altındasınız" diye telkinlerde bulunuyorlardı. Sanıyorlardı ki, Türkiye'de onların zorla başlarını örttürüyorlardı. Ön yargılarına göre bunun böyle olması gerekirdi. Örtülü olarak okumak için ülkelerinden ayırdıklarınız kızlar Viyanadakilere zor anlattılar. Bugün şimdi yaklaşık beş yıldır Viyana'daki üniversitelerden mezun olan Avusturyalılar artık gerçeğin öteki yüzünün farkındalar.. Bu durum sadece Avusturya'da değil, dünyanın her yerinde bu gerçek yaşanıyor.. Bir yandan da artık internet var.. Guantanamo ya da Ebu Gureyb'de yaşananların demokrasi ile, hukukla açıklanmasını bırakın, insanlıkla ilgisi olmayan vahşi, barbar bir şey olduğunu artık her vicdan sahibi görüp anlıyor..
ABD çöküyor. Dolarlar artık ülkesine doğru yola çıktı.. Amerikan Doları ve borsası düşüyor.. Yatırımcı daha güvenli limanlara kaçıyor.. Şimdilik petrol yükseliyor ve doların düşmesi ile birlikte alacaklarında bir kayıp olsa da kendi borcu açısından avantajlı bir durum ortaya çıkıyor. Ancak bu düşüş kendi yandaşlarının kasalarını boşalttıktan sonra Amerika için bir felakete dönüşecek. Bu saatten sonra bir geri dönüşün mümkün olduğunu da sanmıyorum..
Amerika tek kutuplu bir dünyanın yükünü taşıyamadı..
Amerika ile birlikte, Amerika'ya bel bağlayan kişilerin, kurumların, iktidarların, devletlerin de hali perişan.. Bindikleri gemi ile birlikte kendileri de batacaklar..
Yükselişi gibi çöküşü de "muhteşem" olacak..
Irak'a saplanıp kalan Bush için uygun bir şarkı sözü geliyor aklıma:
"Gitmek mi zor, kalmak mı zor, gel sen onu bir bana sor!" Bir de "Kendim ettim, kendim buldum" diye bir şarkı olacak.. Selâm ve dua ile.
 
Kaynak: Vakit