Kıbrıs'ta takke düştü kel göründü

Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun “vizyonlu dış politika” söylemine rağmen hükümetin diplomasideki beceriksizliği bu kez Kıbrıs’ta ayyuka çıktı. Üstelik Türkiye’nin tüm Kıbrıs tezlerini altüst edip Rumların ekmeğine yağ sürecek şekilde.

Başbakan Erdoğan’ın bir avuç insana kızıp Kıbrıslı Türklere “besleme” diye hakaret etmesi,  Ankara ile Lefkoşa arasında görülmemiş bir kavga çıkardı. Yardımcısı Cemil Çiçek de, kinayeli açıklamalarıyla yangına benzin taşıdı.

Davutoğlu’nun diplomatlarımızı,  “bölgedeki yangınları söndürecek akil itfaiyeciler” olarak görmek istemesi bu durumda kötü bir espriymiş gibi geliyor insana. “Komşularla sıfır sorun” iddiasını bırakın, Ankara’nın KKTC ile ilişkilerini ve temel parametreleri belli olan Kıbrıs diplomasisini dahi “sorunsuz” yürütemediği görülüyor.

Annan Planı süreci sonrasında üzerlerine çöken “çözümsüz taraf” töhmetinden kurtulamayan ve bu nedenle de büyük rahatsızlık duyan Rum yönetimi de bu sayede “Yılbaşı hediyesini,” gecikmeli olarak olsa da, Erdoğan’ın ve yardımcısı Cemil Çiçek’in elinden almış oldu.

Yakında AB dönem başkanlığını devralacak olan Rumların bu durumu nasıl kullanacaklarının işaretlerini ise daha şimdiden almaya başladık. Özetle, kısa bir süre önce adayı ziyaret eden Alman Başbakanı Merkel’den büyük moral destek alan Rum Lideri Hristrofyas’ın Erdoğan ve Çiçek’e de bu durumda “müteşekkir olmaması” mümkün değil.

Rumların “Kıbrıslı Türklerle görüşmek aslında anlamsız, çünkü asıl patron Türkiye’dir” tezi de bu durumda güçlenmiş oldu. Bu arada, Lefkoşa Büyükelçimiz Kaya Türkmen’in görevden alınış şekli de Rumların bu tezini destekler niteliktedir.

Türkmen’in bir gecede geri çekilip yerine Kıbrıslı Türklerin nefret ettikleri söylenen bir bürokratın atanması, diplomasi tarihimize geçecek olan bir gaflet örneğidir. Bundan çıkan anlam ise ortadadır. Türkiye böylece, “Evet ben burada patronum ve istediğimi yaparım” demiş oldu.
Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun bunun farkında olmaması mümkün değil. Türkmen’in devlet ciddiyetiyle ilgisi olmayan bir şekilde işinden alınmasının kendi bakanlığında yarattığı infiali ve moral bozukluğunu hissetmemesi de mümkün değil. DEVAMI>>>>>