Kıbrıs ve Türkiye için hamle yapma sırası AB'de


Derviş Eroğlu’nun Kıbrıslı Türklerin cumhurbaşkanlığına seçilmesi ilk bakışta, Kıbrıs sorununun çözülmesine yönelik BM destekli çabalara zarar verecek gibi görünüyor. Ancak görünüş insanı yanıltabilir. Gerçekte, dönüm noktası için bir fırsat söz konusu olabilir. Fakat bu bağlamda AB’nin konuyla ilgilenmesi kritik önem taşıyor.

72 yaşındaki Eroğlu, uzun zamandan beri Kıbrıslı Türklerin bağımsızlığını desteklemesi nedeniyle uluslararası basında genellikle ‘katı milliyetçi’ olarak nitelendiriliyor. Bu niteleme, Kıbrıslı Türklerin ekonomik açıdan Türkiye’ye bağımlı olduğunu ve Eroğlu’nun Ankara’ya pek karşı çıkamayacağını gözden kaçırıyor. Kıbrıs’ta çözüme varılması Türklerin diplomatik açıdan çıkarına. Türkler, kendisinden yapıcı davranmasını beklediklerini Eroğlu’na şimdiden açıkça belli etti.

Bununla birlikte, Eroğlu’nun seçimde yenilgiye uğrattığı Mehmet Ali Talat’tan tamamen farklı bir karakter olduğu da ortada. Talat Kıbrıs ihtilafındaki çıkmazı kırma amacıyla, Kıbrıslı Rum lider Dimitris Hıristofyas’la 18 ay boyunca müzakerelerde bulundu. Bir miktar ilerleme kaydedildi, fakat görüşmeler umut edilenden daha yavaş ve zorlu geçti. Kıbrıs bazı açılardan, Türkiye’nin, adayı Yunanistan’la birleştirme amaçlı Yunan destekli darbeye kuzeyi işgal ederek karşılık verdiği 1974’den bu yana pek değişmedi.

Peki AB bu resme nasıl girecek? Çözümün önündeki engellerden biri, adanın Kıbrıslı Rumlarca kontrol edilen hükümetinin, AB’ye Kıbrıslı Türklerle doğrudan ticari ilişki kurma izni vermemesi. Bu durum Türkiye’nin AB üyeliği açısından ciddi sonuçlara yol açtı, zira Ankara’nın verdiği karşılık, kendi limanlarıyla hava alanlarında Kıbrıslı Rum trafiğine izin vermemek oldu. AB’yse Türkiye’yi, bir ülkenin birliğe katılmadan önce tamamlaması gereken 35 başlıktan sekizi üzerine müzakereleri dondurarak cezalandırdı. Bunun sonucunda Türkiye’nin katılım görüşmeleri giderek yavaşlıyor ve Türk halkı AB’ye inancını kaybediyor.

Rumların engelleme oyunundan mahrum kalır
Neyse ki şu an bu karmaşayı çözmek için bir şans söz konusu. AB’nin yeni kabul ettiği Lizbon Anlaşması’nın Avrupa Parlamentosu’na ilk kez ticaret politikası konusunda söz hakkı tanıması nedeniyle, Avrupa Komisyonu parlamentodan AB’yle Kıbrıslı Türkler arasında ticari bağ kurma yönergesini kabul etmesini istiyor. Kabul edilirse bu yönerge AB üyesi ülkelerin ulusal hükümetlerine gidecektir ve yeterli çoğunluk tarafından kabul edilmesi halinde yürürlüğe girebilir. Bir başka deyişle, Kıbrıslı Rumlar artık engelleme oyununu oynayamayacak.

Herşey yolunda giderse, ticaret yönergesi kabul edilebilir, Türkler limanlarıyla havaalanlarını Kıbrıslı Rumlara açma kararı alabilir ve Türkiye’nin AB üyeliği müzakerelerinde yeni bir itici güç söz konusu olabilir. Bu şartlar altında Kıbrıs sorununun temel anlaşmazlıklarında ilerleme sağlanması kolaylaşacaktır. Tüm bunlar kulağa fazla mı iyi geliyor? Belki. Fakat Berlin Duvarı’nın çöküşü ve Güney Afrika’daki apartheid rejiminin son bulması konusunda da öyle diyorlardı. Kıbrıs tartışması çözümsüz değil, fakat çözüm AB’nin ağırlığını koymasını gerektirecek. (Gazetenin Brüksel temsilcisi, 23 Nisan 2010)

Kaynak: Radikal