Kıbleteyn Camileri


"Kıbleteyn Camii" olarak, Peygamberimiz'in yüzünü Kudüs'ten (Mescidi Aksa) Mekke'ye (Kabe) döndüğü cami anlaşılmaktadır.. Medine'de Kuba Köyünde bulunan Mescid-i Kıbleteyn (iki kıbleli mescid). 
 
 Namazın farz kılındığı ilk dönemde Müslümanların kıblesi Kudüs'teki Mescidi Aksa idi. Daha sonra Allah Teâlâ Müslümanların kıblesini Kâbe yönüne çevirdi (Bakara Sûresi 2/144). Kuba Köyünde bulunan bu mescidde namaz kılan Müslümanlara bir sabah namazında rükuda iken kıblenin değiştiği haberi gelince oldukları yerde yönlerini Kâbe'ye doğru döndüler [Kaynak: Müslim, Mesâcid 15, (527); Ebû Dâvud, Salât 206, (1045)]. Bunun için bu mescidin adı Mescid-i Kıbleteyn (iki kıbleli mescid) olarak kalmıştır.
Google Earth üzerindeki basit bir çalışma ile, Kabe üzerine bir nokta koyup, 2. noktayı Mescidi Aksa'ya koyarak dünyayı dönecek olursak, Kabe'ye dönenlerin aynı zamanda Mescidi Aksa'ya da dönmüş olmaları sözkonusu olan yeni bir yol çıkmaktadır.
Bu yol Kıbrıs'tan geçip Antalya üzerinden geçip Balkanlar'dan İskandinav ülkelerine doğru uzamaktadır.
Özellikle Türkiye üzerindeki rotadaki camilere Diyanet tarafından Kıbleteyn Camisi plakası çakılabilir. Böylece bu camilerde namaz kılanlar aynı zamanda ilk ve son kıbleye yani Mescidi Aksa ve Kabe'ye birlikte dönmüş olurlar..
Bu durum öbür taraftan Umman üzerinden geri dönerek noktalanmaktadır..
İlginç, hoş, Mescidi Aksa'ya vurgu yapan dini neşeyi artıran, özelliği ile bir tevafuku, namazın farz kılındığı İsra makamı ile de bir gönül bağı kurmak açısından ilginç olur diye düşünüyorum..
Geçen gün bunu İstanbul müftüsüne anlattım.
Bunu niçin yazdım?. Perşembe günü Feshanede Uluslararası Filistin konferansı ve STK fuarının açılışı vardı.. Fuar ve konferans hafta sonuna kadar devam ediyor.. Tam da İsrail'den ve Filistin'den heyetlerin geldiği bir zamanda bu konferans son derece önemli..
STK fuarı da uluslararası özellikte, BM'nin Habitatından bu yana ilk STK fuarı. Birçok eksikliğine rağmen bana önemli.. Sadece fuar değil, fuara katılan STK'ların 2008 eylem planı üzerinde ortak çalışmalar yapmaları gerekirdi.. Kurumların başlattıkları projelerin finansmanının desteklenmesi, örneklenmesi için birçok çalışmaların fuar programı içinde gerçekleşmesi gerekirdi. Konferans konusunda katılımcılardan dinlediğim kadarı ile konferans ile ilgili de bazı sorunlar var..
Ben konferansa ve fuara 3 gün belli saatlerde katılacağım. Cumartesi günü ikindiden sonra da Vakit ve Hilal Tv standlarında olacağım inş..
Kudüs bizim için 4 açıdan önemli, Mescidi Aksa orada, İsra oradan gerçekleşti ve namazın farz kılındığı yer, ilk kıblemiz.. İlk kıblemiz olmasaydı da orası övülen bir yerdi..
Musevilerin mabed dedikleri yer, o kendisi de mucizevi bir özellik gösteren o yapıdan önce ve esasen o yerin bizzat kendisidir.. Mescidi Aksa, Süleyman Mabedi'nin yerine inşa edilmiştir.. Biz İbrahimi geleneğin temsilcisi olarak Hz. Musa geleneğinin manevi varisleriyiz.. İsrailoğulları bu kutsal makamın kendi ırklarına tahsis edildiği iddiasındadır. Mabede değil, o yapının kendisine kutsiyet atfederek bizim hukukumuzu reddediyorlar.. Bana kalırsa asıl sorun da burada gizli.. Vaad edilen toprakların kime vaad edildiği ile ilgili.. Bu manevi mirasın kime aid olduğu konusunda temel bir sorun var. Daha doğrusu hangi şeriat İbrahimi geleneğin sahih devamıdır. Asıl sorun bu.
Bugünkü yapıya gelince; bu yapı M. S. 638 yılında Hz. Ömer (r.a.) zamanında Kudüsün fethinden sonra Süleyman Mabedi'nin yerine ve onun devamı olmak üzere yerinde Mescidi Aksa inşa edildi. Daha sonra Emevi halifelerinden Abdülmelik bin Mervan zamanında restore edildi ve genişletildi. Buradaki diğer bir yapı olan, içinde, İsra'nın gerçekleştiği Hacer-i Muallaka'nın bulunduğu ve genellikle de Mescidi Aksa zannedilen Kubbetu's-Sahra da Mervan tarafından inşa ettirilmiştir
Gelelim Kur'an-ı Kerim ve sünnette bu makamın değerine:
Bilindiği gibi Mescidi Aksa aynı zamanda Müslümanların ilk kıblesidir. Bu özelliğinden dolayı da İslâm'da ayrı bir öneme sahiptir. Allah (cc) kitabında buyurdu ki: "Yüzünü göğe doğru çevirip durmanı görüyoruz. Seni hoşnut kalacağın kıbleye doğru yönelteceğiz. Artık yüzünü Mescid-i Haram tarafına çevir. Ve her nerede olursanız olun yüzünüzü onun tarafına çevirin." (Bakara, 2/144)
Ve Allah (cc) mealen buyurdu ki "Kulunu, kendisine birtakım ayetlerimizi göstermek için, bir gece Mescid-i Haramdan, çevresini mübarek kıldığımız Mescidi Aksa'ya yürütenin şanı pek yücedir.."(İsra 17/1)
Ve Allah (cc) buyurdu ki; "Musa milletine şöyle demişti: Ey milletim! Allah'ın üzerinizdeki nimetini anın. Aranızdan peygamberler çıkardı ve sizi krallar yaptı. Alemlerden hiç kimseye vermediğini size verdi. Ey milletim! Allah'ın size yazdığı kutsal toprağa girin, geriye dönmeyin; yoksa zarar edenler olursunuz." (Maide suresinin 20 ve 21)
Ve Allah (cc) buyurdu ki "Biz de dedik ki: 'Ey ateş! İbrahim'e karşı serin ve esenlik ol.' Ona bir tuzak kurmak istediler. Fakat biz asıl kendilerini hüsrana uğrattık. Onu da Lut'u da içinde alemler için bereketler verdiğimiz yere (ulaştırıp) kurtardık." (Enbiya 69-71)
Ve Allah (cc) buyurdu ki "Sonra da zayıf düşürülen topluluğu (mustaz'afları) bereketlendirdiğimiz yerin doğularına ve batılarına mirasçı kıldık. Böylece Rabbinin İsrail oğullarına olan güzel sözü sabretmelerine karşılık tam yerine geldi. Firavun ile toplumunun yapmakta olduklarını ve yükselttiklerini de yıktık." (A'raf 137)
Kur'an-ı Kerim'in bazı ayetlerde Mescidi Aksa'nın adı anılmaksızın ondan söz edilmektedir: Meryem 11.'de Allah (cc) mealen şöyle buyuruyor: "Bunun üzerine (Zekeriya a.s.) mescidden kavminin karşısına çıkıp onlara: 'Sabah ve akşam tesbih edin' diye işaret etti." Ali İmrân 37'de ise şöyle buyuruluyor: "Rabbi onu (Meryem'i) güzel bir kabulle kabul etti; güzel bir şekilde yetiştirip büyüttü ve onun bakımını Zekeriyya'nın yükümlülüğüne verdi. Zekeriyya ne zaman onun bulunduğu mabede girse yanında yiyecek bulurdu. 'Ey Meryem! Bu sana nereden geliyor?' derdi. O da: 'Allah'ın katındandır. Şüphesiz Allah dilediğine hesapsız rızık verir' derdi." Burada sözü edilen ma'bed de aynı mesciddir. Yine aynı surenin 39. âyetinde de şöyle buyuruluyor: "Onun (Zekeriyya (a.s.)'ın) mihrabda namaz kılmakta olduğu sırada melekler kendisine, 'Allah sana, Allah katından olan Kelime'yi doğrulayıcı, efendi, kendine hakim ve salihlerden bir peygamber olarak Yahya'yı müjdelemektedir' diye seslendiler."
Resulullah (a.s.) bir hadisi şerifinde şöyle buyurmuştur: "Yolculuk ancak şu üç mescidden birine olur: Benim şu mescidime, Mescidi Haram'a ve Mescidi Aksa'ya." (Müslim, Kitâbu'l-Hacc, 15/415, 511, 512). Diğer bir hadisi şerifte ise Peygamberimiz "Eğer oraya gidemez ve içinde namaz kılamazsanız kandillerinde yakılmak üzere oraya zeytinyağı gönderin." (Ebu Davud, Kitâbu's-Salât, 14) Bazı muhaddisler orayı aydınlatın, koruyun, sahib çıkın gidin, namaz kılın, Mescidi Aksa'nın ışıkları hep yansın, çevresini aydınlatsın anlamı vermektedirler. Yine bir hadisi şerifte "Allah, Ariş ile Fırat arasını mübarek (bereketli) kılmış ve özellikle Filistin'i mukaddes kılmıştır." (Bu hadisi Müslim, İman, 282; Münavi, et-Teysir, I/248'de rivayet etmiştir.)denilmektedir..
Orası işte bizim için böylesine önemli bir yerdir.. Filistin meselesi ise bu konuya bağlı İslâm ümmeti için ayrı ve yine çok önemli bir konudur..
Abbas ve Peres geldiler. Ardından ABD Dışişleri Bakanı Rice bir açıklama yaptı. "Barış için taviz verecekseniz, uzun vadeli beklentilerinizden de vazgeçmeniz gerekir. Bu o anlama gelir." dedi.. "Tanrıyı kıyamete zorlama" iddiasındakiler, ya da Mescidi Aksa'nın yıkılmasından söz edenler, eğer barış diyorlarsa bu taleplerinden ve iddialarından, tarihin sonunu getirecek bir medeniyetlerarası savaşın kışkırtıcılığından da vazgeçmeleri gerekir.. Bu mümkün mü, ya da ne kadar mümkün. Siyonistler buna razı olacak mı? Yoksa bütün bunlar zaman kazanma/oyalamaya yönelik takdikler mi? Bunu bize zaman gösterecek.
Selâm ve dua ile.
 
Kaynak: Vakit