Kesici CHP'yi mi değiştirecek, CHP Kesici'yi mi?

İlhan Kesici, benim önemsediğim bir siyasetçidir. Daha önce de onun Türkiye'ye hizmet fırsatı bulmasını dile getirmişimdir. AKP'nin kuruluşunda da, bu parti bünyesinde yer almasında fayda olduğunu düşünmüştüm. Ama, siyasi süreç, insanları fraklı alanlara savuruyor.

İlginçtir, kesici, sağ mecrada yetişmiş bir siyasetçi olmasına rağmen AKP'de siyaset yapamadığı gibi ANAP – DYP birleşme formülü olan DP'de de yer alamadı. Çünkü onun ifadesiyle DP formülü onun müktesebatına ihtiyaç duyduğu izlenimi vermedi.

Ve en son CHP'de siyaset yapmaya karar verdi.

Onun bu tavrı hem kendi çevresinde hem genel siyaset ortamında geniş yankı buldu, ve çoğunlukla yadırgandı. Ben de yadırgadım.

Bununla birlikte bir kere daha söylemek isterim ki, CHP'de olsa bile, Kesici'nin Meclis'e girmesini Türkiye siyaseti için bir kazanç olarak görürüm.

Ancak, onun CHP'de kendisine biçtiği misyonu çok tutarlı bulmadığımı belirtmem lazım. O, bu tercihini “Türkiye'nin normal bir zamanda olmaması”na bağlıyor. Bu işin içinden de CHP ile çıkacağını düşünüyor. “Normal zamanlarda olsaydık CHP gömleğini giymek çok lüzumsuz bir şey olurdu.” sözü de ona ait. Onun açıklamalarına göre Baykal kendisinden Kesici'nin web sitesindeki 20 bin sayfalık müktesebatını CHP ile paylaşmasını istemiş, Kesici de buna inanmış. Kesici Baykal'a Türkiye'yi içinde bulunduğu anormal durumdan çıkaracak bir misyon yüklüyor.

Mesela, “Türkiye'nin normalleşmesinde, cumhuriyetimizin ilkeleri ile milletimizin değerlerinin uyumlu hale getirilmesinde CHP 'kurumu'na ihtiyacı olduğu kanaatindeyim.” diyor.

Hatta bunun bir anlamda tüm geçmişini “bir kenara koymak anlamına geldiği”ni biliyor.

“Ben bütün politik hesaplarımı, ılımlı merkez sağın üstüne bina etmiş olan bir insan idim. Şimdi CHP'ye geçiş şu anlama da gelebilir ki; benim bütün heveslerim, bütün politik beklentilerimi de bir kenara koymak anlamına gelebilir.”

CHP'ye gelirken böyle bir adanış ve bunun için CHP'ye böyle bir inanç.

Ona göre “ Türkiye'nin sakinleşmeye ihtiyacı var. O yüzden siyasi iktidar 22 Temmuz'da AKP'den alınmalıdır. Bunun için de AKP'den bir oy fazla amalıyız.”

AKP'den alınmalı, CHP'ye verilmeli..

“Çünkü Cumhuriyet'in ilkeleri ile milletimizin değerleri uyumlu hale gelmeli.”

Kesici böyle düşünüyor.

Sonra “Deniz Bey gömleğimi değiştirmemi istemedi” faslı geliyor. Ona göre “AKP'deki arkadaşlar milli görüş gömleğini çıkardılar. ......Deniz Bey, benden böyle bir talepte mi bulunuyor? Hayır. İlhan Kesici böyle bir gömlek değişikliği mi yapıyor? Hayır. ....Deniz Bey'in bizden talebi şu; İlhan Kesici müktesebatına da katkılarımız var. Gel sen bütün fikri siyasi varlığını ortaya koy. Biz de koyalım, bunları birleştirelim. İşte bu yüzden şimdi ben CHP'deyim! Siyasi geçmişime zarar verecek olsa dahi siyasi geleceğimi belli bir ipotek altına alacak olsa dahi CHP�de Deniz Baykal Bey'leyim.”

İşte böyle bir adanış. “Siyasi geçmişime zarar vaerse bile, ipotek altına alsa bile...” diyecek kadar.

Burada Kesici'nin Baykal'a duyduğu derin güven ortaya çıkıyor.

CHP'ye gidecek ve orada kendisinden istifade edilecek. Üstelik herhangi bir değişim istenmeden...

Bunun anlamı, Kesici'nin kendisini CHP'ye götüreceği, kendi politikaları ile CHP'ye katkıda bulunacağı, bu noktada CHP'de herhangi bir direnişle karşılaşmayacağı hususudur.

Yani bir anlamda Kesici'nin CHP'yi değiştireceği hususudur.

Burada Kesici'nin Türkiye'nin yaşadığı gerilimde Baykal'ın ve CHP'nin herhangi bir olumsuz katkısının bulunmadığını düşündüğü de anlaşılıyor.

Kesici'nin, içinden geldiği dünya ile en çok bu kanaatte farklı noktalara savrulduğu düşünülebilir. Çünkü Kesici'nin içinden geldiği dünya, 1950'lerden bu yana halk oyu ile tek başına iktidara gelemeyen CHP'nin, halk oyu ile iktidara gelen siyasi oluşumları alaşağı etmek için ülkede fırtınalar estirdiği düşüncesindedir. Kesici, bu değerlendirmeden nasıl koptu da CHP'yi aklama noktasına geldi, doğrusu bunu izah etmekte zorlanacaktır.

Sayın Kesici, “Cumhuriyetin ilkeleri ile milletin değerlerini uyumlu hale getirme misyonu”nun altını ısrarla çiziyor. Bu konu Türkiye'deki gerilimin ana sebeplerinden birisidir ve Cumhuriyet ilkelerini millet değerleri ile problemli hale getirmekte CHP'nin provokasyonlarının derin etkisi vardır. Daha doğrusu bu gerilimin içinden askeri müdahaleler ve onun da içinden CHP iktidarları çıkmıştır, bugün de CHP böyle bir oyunu sergilemiştir. “Cumhuriyet mitingleri”nin böyle bir alt şuuru olduğu da, siyaseti biraz iyi okuyanlar tarafından görülebilecek bir hadisedir.

İlhan Kesici'nin iki gazete (Sabah, Vatan) de yer alan mülakatlarını okudum. Türkiye'nin karşı karşıya bulunduğu normal olmayan durumla ilgili tesbitine katılmak mümkün. Ama onun ötesindeki tercih, yani CHP'ye yönelişin içi dolu gözükmüyor.

Orada CHP'den başka sadece kendisini Meclis'e taşıyacak bir alan bulamamanın tıkanması gözleniyor. Bu tıkanmayı, “CHP'nin idealize edilmesi” ile sonuçlandırmak, Kesici kıvamındaki bir siyasetçiye uygun düşmüyor.

Burada Kesici'ye, MHP'den aday olan Gündüz Aktan'ın Milliet'e verdiği mülakattaki bir “CHP tesbiti”ni hatırlatmak isterim. Gündüz Aktan'a “Neden CHP değil?” diye soruluyor. belli ki Aktan, son zamanlardaki çizgisi ile daha çok CHP'ye yakıştırılıyor. Ama Aktan ilginç bir cevap veriyor: “
“CHP'nin laikliğinde ciddi bir sorun var. Atatürk laikliğinin dini içeriği vardı. Aklı öne çıkaran, sorumlu bireylerin dindarlığını savunan İmam Maturidi'nin öğretileri esas alınırdı. CHP, Atatürk'ün bu din içerikli laikliğini devam ettirip savunamadı.

Laiklik sorununun temelinde CHP'nin çok büyük vebali vardır. Ortaya çıkan boşluğu da başkaları dolduruyor.

CHP'nin bir başka eksiği ideolojik nedenlerle piyasa ekonomisini benimseyememesi.”

“CHP'nin laikliğinde sorun” ve “CHP'nin pisaya ekonomisini benimseyememesi...” İşte buraya yazıyorum, eğer İlhan Kesici gömlek değiştirmediyse, çok uzun olmayacak bir zamanda ilk kırılma CHP'nin laikçi tutumu sebebiyle olacak, ardından da piyasa kapışması ortaya çıkacaktır.

Baykal'ın ondan yararlanacağını düşünsem, Kesici'nin anlayışla karşılanmasını isterdim. O zaman Kesici “Önce CHP'yi kurtarır, sonra da Türkiye'yi kurtarırdı.” Çünkü Türkiye'de pek çok insan, Türkiye'nin CHP zihniyetinden – bir kısmı bunu Baykal'dan diye okuyor- kurtulmakla kurtulacağı kanaatindedir. Bu bir yok edicilik değil, CHP'nin Türkiye siyaseti üzerine kurduğu ipoteği kaldırmak olarak anlaşılmalı. Oysa şimdi Kesici “Bu iş benim siyasi hayatımı ipotek altına almak anlamına gelir” diyor. Yani şöyle bir dramatik durum söz konusu: Kendi çizgisini CHP ipoteği altına veren bir siyasetçi CHP ile birlikte Türkiye'yi kurtaracak.

İnönü sağ olsa bu işe ne derdi biliyor musunuz?

-Hadi canım sen de!