Veli Karzai'nin ölümü, Cumhurbaşkanı Karzai'nin büyük bir umutla yürütmeye çalıştığı barış çabalarına darbe indirdi. Afganistan'ın en güçlü iki ismini yok eden Taliban, zafer sarhoşluğu içinde. Afgan halkı ise derin bir umutsuzluğa gömüldü. Bütün bu belirsizlik ortamında Afgan halkının özlemini çektiği kalıcı barış, imkânsız bir hayal gibi görünüyor.
2004-2007 yılları arasında Afganistan'da Uluslararası Güvenlik Destek Gücü ISAF'ta Psikolojik Harekât Komutanı'nın danışmanı olarak görev yaparken, bu ülkede general, bakan, polis şefi, vali, savaş ağası ve milletvekili gibi sıfatlar taşıyan yüzlerce üst düzey Afgan'la tanışmıştım. Onlarla defalarca görüşmüş, yeşil çay eşliğinde yaptığımız koyu sohbetlerde kişisel dostluklar da geliştirmiştim.
Bu dostlardan biri de Afganistan Cumhurbaşkanı Hamid Karzai'nin 12 Temmuz 2001'de hayatını kaybeden küçük kardeşi Ahmed Veli Karzai idi. Onunla ilk defa 2005 yazında ağabeyi Kayyum Karzai'nin Kabil'deki evinde karşılaştım. Son derece cana yakın bir insan olan Veli Karzai bana görevimden dolayı iltifatlar yağdırmış, 'Sizin gibi Batı'da başarılı olan Afgan hemşerilerimle gurur duyuyorum' demişti. Afganistan'ın Kunduz kentinde doğmuştum, kader beni önce Türkiye'ye, ardından Almanya'ya sürüklemişti. Almanya'da 15 yıl basın sektöründe çalıştıktan sonra 11 Eylül 2001 olaylarından sonra Afganistan ve Orta Asya uzmanı olarak Alman ordusuna girmiştim. Almanlar da beni 2004 yılında bir Alman albayın danışmanı olarak Afganistan'a göndermişlerdi.
Afganistan doğumlu birinin Alman ordusunda binbaşı rütbesi taşıması ve bir albayın danışmanı olarak görev alması, sanırım Veli Karzai ve ağabeyi Kayyum Karzai iyi etkilemişti. O yüzden, aramızdaki dostluk çok hızlı gelişti ve bana her seferinde gereğinden fazla ilgi gösterdiler. Kayyum Karzai ile düzenli olarak görüşürken Veli Karzai ile ancak Kabil'e geldiğinde görüşebiliyorduk; zira o görevi gereği hep Kandahar'daydı, bense Kabil'de bulunuyordum.
Afganistan'ı pek bilmeyenler için Ahmed Veli Karzai, Kandahar il meclisi başkanı olarak sıradan bir mahallî politikacıydı. Gerçekte ise o, ülkenin güneyindeki dört önemli ili, Kandahar, Helmand, Uruzgan ve Zabul'u demir yumrukla yöneten bir handı. Güneydeki pek çok Peştun aşireti ile Taliban'a karşı ittifak kurmuş, kendisiyle işbirliğine yanaşmayan rakip aşiretleri ise şiddetli bir şekilde cezalandırmıştı.
Veli Karzai özel bir milis ordusu oluşturmuş, bununla bir yandan rakiplerini birer birer ortadan kaldırırken aynı zamanda CIA'in talimatıyla Taliban'a karşı gizli operasyonlar da gerçekleştiriyordu. Elbette bunun karşılığını fazlasıyla alıyordu. Güneyde Amerikan ordusunun gerçekleştirdiği tüm altyapı çalışmaları, yol, köprü, askerî barınak, klinik, çeşme, okul, hastane inşaatı gibi işler Veli Karzai'nin şirketlerine veriliyordu. Güneyde Veli Karzai'den habersiz bir iş yapmak mümkün değildi. Kısa sürede büyük bir servet edinen Veli Karzai, Afganistan'ın en zengin 10 isminden biri olmuştu.
Veli Karzai hakkında çeşitli dedikodular ve iddialar dolaşıyordu, bu iddialardan biri de onun, ülkenin en büyük uyuşturucu kaçakçılarından biri olduğu yönündeydi. Amerikan basını, özellikle de New York Times gazetesi konuyu birkaç defa gündeme getirmiş, ama gerek Cumhurbaşkanı Karzai gerekse Veli Karzai'nin kendisi bunu şiddetle reddetmişlerdi. Ben de bir keresinde telefonda Veli Karzai'ye bunu sormuştum, o da net bir cevap vermek yerine "Sen de mi bunlara inanıyorsun?" diye bana sitem etmişti. Oysa 2004 yılında Kandahar yakınlarında bir TIR içinde tonlarca uyuşturucu yakalanmış ve TIR'a el koyan Afganlı komutan Yarbay Habibullah Can, Veli Karzai'nin isteği üzerine görevden alınmıştı. Yine 2006 yılında Amerikalılar Kabil yakınlarında bir kamyonun gizli bölmelerinde 50 kg kadar saf eroin bulmuşlar, araştırmalar sonunda malın Veli Karzai'nin korumasına ait olduğu ortaya çıkmıştı. Ama köşkten gelen emir üzerine koruma serbest bırakılmıştı.
ISAF komutanları Veli Karzai'den pek hoşlanmasalar da onun uyuşturucu işine göz yumuyorlardı. Çünkü ISAF ve Amerikan ordusunun güneyde tutunmak için Veli Karzai'nin desteğine ihtiyacı vardı. Güneyde Taliban'a karşı büyük bir Peştun ittifakı oluşturan Veli Karzai, ISAF'ın Helmand ve Kandahar'da Taliban'a karşı yürüttüğü temizlik operasyonunun başarıya ulaşmasında da önemli rol oynamıştı. Mesela, Taliban'ın Helmand'daki en etkin komutanlarından biri olan Molla Dadullah'ın (2007) öldürülmesinde, Veli Karzai'nin sağladığı istihbarat bilgileri etkili olmuştu.
Veli Karzai bir yandan Taliban'a karşı mücadele yürütürken aynı anda bazı Taliban fraksiyonları ile el altından gizli görüşmeler de yapıyordu. Edindiğim bilgilere göre, Veli Karzai bu çabalarında epey ilerleme sağlamış, ağabeyi Cumhurbaşkanı Karzai de Taliban'ı barış masasına çekme konusunda oldukça umutlu görünüyordu.
Şimdi, Veli Karzai'nin ani ölümüyle tüm bu çabalar boşa çıkmış gibi görünüyor. Onun ölümü, güneyde iktidar boşluğu meydana getirdiği gibi bölgede Taliban'a karşı oluşturulan Peştun ittifakının da sonunu getirebilir. ISAF'ın bölgeyi tam Afgan güvenlik güçlerine devretmeye hazırlanırken büyük bir müttefikini ve destekçisini kaybetmesi, Amerikalıları da zora soktu.
Veli Karzai'nin ölümü, Cumhurbaşkanı Karzai'nin büyük bir şevk ve umutla yürütmeye çalıştığı barış çabalarına da darbe indirmiş durumda. Aslında Afgan halkının çoğunluğu Karzai'nin Taliban'la barış masasına oturma girişimine şüpheyle yaklaşıyordu. Hatta Peştun olmayan Kuzeyliler Taliban'la barışa pek inanmıyordu. Taliban, onların şüphelerini haklı çıkarırcasına son günlerde arka arkaya büyük çaplı saldırılar düzenlemeye başladı. Önce kuzeyin en güçlü isimlerinden biri olan General Davud bir suikastla öldürüldü. Davud'un öldürülmesi, başta Tacikler olmak üzere tüm kuzeyliler için büyük bir şoktu. Afgan halkı, General Davud'un ölümünün yol açtığı şok ve korkuyu üzerinden atamadan bu kez Ahmed Veli Karzai'nin ani ölümüyle sarsıldı.
Afganistan'ın en güçlü iki ismini art arda yok eden Taliban zafer sarhoşluğu içinde yüzerken Afgan halkı derin bir üzüntü ve umutsuzluğa gömülmüş durumda. Arap ayaklanmasıyla uğraşan dünya kamuoyu ise şaşkın. Ve herkesin cevabını merak ettiği soru: Afganistan'da bundan sonra ne olacak? Bu soruya başta Karzai'nin kendisi olmak üzere kimse şu an net bir cevap veremiyor. Ve bütün bu karmaşa ve belirsizlik ortamında Afgan halkının çeyrek asırdır özlemini çektiği kalıcı barış ve istikrar, ulaşılması imkânsız bir hayal gibi görünüyor. Ne diyelim, Allah Afgan halkının yardımcısı olsun!
Kaynak: Zaman