13 yıl sürdü ama Sırp gizli polisinin, ırksal nefreti kışkırtan ve Bosna savaşının en korkunç olaylarını yöneten Bosnalı Sırp lider Radovan Karaciç'i tutuklamasını memnuniyetle karşılıyoruz. Karaciç'in, çok sayıdaki savaş suçu nedeniyle mahkemeye çıkması için Lahey'e hızla transfer edilmesini bekliyoruz.
Sırbistan hükümeti Karaciç'in yakalanması noktasında sağlam dedektiflik çalışmalarını öne çıkarıyor; yetkililer, Bosnalı Sırp liderin 'inandırıcı' bir sahte kimlik edindiğini ve Belgrad sokaklarında 'özgürce dolaştığını' söyledi. Daha muhtemel bir açıklamaysa şöyle: Devlet Başkanı Boris Tadiç ve onun Batı yanlısı hükümeti Sırbistan'ın AB'ye katılım şansını artırma kararı aldı ve nihayet soruşturmacılara işlerini yapma emri verdi.
Pekçok suçunun arasında, Karaçic 1995'teki Srebrenitsa katliamındaki rolünden dolayı soykırımla suçlanıyordu, ki bu katliam savaşının en dehşet verici kısmı ve dünya bu tür
canavarlara karşı koyamadığında neler yaşandığının çirkin bir hatırlatmasıydı. Bosnalı Sırp güçlerinin kötü korunan 'güvenli BM bölgesi'ni ele geçirmesinin ardından, yaklaşık 8 bin Müslüman erkek öldürüldü.
13 yıl sonra gerçekleşmiş olsa bile Karaciç'in tutuklanması, soykırımı kışkırtan ve teşvik eden, adaletten kaçmak için de komşularının işbirliğiyle dünyanın ilgisizliğine güvenen diğer liderler açısından bir uyarı görevi görmeli. Uluslararası Ceza Mahkemesi savcısı geçen hafta Sudan Devlet Başkanı Ömer Hasan el Beşir'i Darfur'da yaşanan dehşetteki rolünden dolayı soykırımla suçladı. Beşir özellikle dikkatini vermeli. Binlerce insanın öldürülmesini durdurmayı bir kez daha başaramayan BM Güvenlik Konseyi de aynı şeyi yapmalı.
Sırbistan'ın yakın zamanda bir başka soruşturma başarısına daha imza atmasını umuyoruz; Srebrenitsa saldırısını ve ardından gelen cinayetleri yöneten General Ratko Mladiç hâlâ kaçak. Belgrad ayrıca Kosova'nın bağımsızlığı meselesiyle de 'barış yapmalı'. Bununla birlikte, Tadiç gerçek siyasi cesaret ortaya koydu. Avrupa onu şimdi iyileştirilmiş ticari ilişkilerle ileriye doğru teşvik edebilir.
Uzun Saraybosna kuşatması ve Srebrenitsa'daki katliam hiçbir zaman unutulmamalı. Fakat Sırbistan'ın kendi kendisine dayattığı uzun süreli tecride son vermesi de herkesin çıkarına.
Kaynak: Radikal