Kaos ve istikrarsızlık peşindeki baykuşlar iyi bilsin!


Hiçbir bomba, Türkiye'yi barış ve demokrasi yolundan alıkoyamaz!
Bodrum'da, Yalıkavak'ta denizin üstünden güneşi batırıyoruz. Keyifli bir yaz akşamı, çoluk çocuk, dostlar hep birlikte.
Her zamanki gibi harika bir günbatımı. Denizle gökyüzünün birleştiği uzaklarda her şey kızılın değişik tonlarına boyanıyor.
Harikulade bir manzara.
Cennet gibi...
Ve bir cehennem haberi:
Güngören'de patlayan bombaları, ölen masum insanları, çocukları haber veren mesaj cep telefonuma düşüyor.
Aynı şey kafama takılıyor:
Yaşamak için acı çekmek!
Nerede insanoğlunun kendi eliyle cehennem yarattığına tanık olsam, hep bu söz, yaşamak için ille de acı çekmek mi gerekiyor sorusu kafamın içini burgaç gibi oymaya başlar.
Türkiye'nin kaderi de bu mu?
Lanet olsun!
İlle de acı çekmenin bu ülkenin yazgısı olduğuna kesinlikle inanmıyorum.
Tam tersine, Türkiye'nin de eninde sonunda kendi sorunlarına demokrasi ve barış içinde çözümler üreteceğine olan inancım tam.
Bu yolu kesmek isteyenlerin, Türkiye'ye demokrasi ve barışı çok görenlerin, bu ülkeyi kaos ve anarşiye çekmenin peşinde koşanların herhangi bir başarı şansları olmadığı kanısındayım.
Hep o klasik soru:
Hedefleri nedir?
Ne olacak, Türkiye'nin karışık bir döneminde memleketi biraz daha karıştırmak, o kadar.
Türkiye bir yol ayrımında!
Kritik bir kavşakta.
Türkiye'nin yakın siyasal tarihinin en önemli iki davası gündeme oturmuş durumda.
Biri, AKP'yi kapatma davası...
Öteki, Ergenekon davası...
Böylesi bir kavşakta bombalar patlıyor. Kör terör devreye sokuluyor.
Hep aynı malum senaryo...
Türkiye ne zaman kritik dönemlerden geçse, hep bombalar patlar, siyasal cinayetler işlenir, katliamlar yapılır.
Gündemin böylece saptırılacağı, demokrasi dışı, hukuk dışı yolların açılacağı bazı karanlık odaklarda hesap edilir.
Böylesine kaos ortamlarında demokrasiye boş verileceği, istikrarsızlık ve gerilim ortamlarında mantık ve sağduyunun felce uğrayacağı düşünülür.
Yeni değil bunların hiç biri.
Bu tuzak hep kuruldu.
Ve Türkiye bu tuzağın içine birçok kez düşürüldü.
İşte bu nedenledir ki, örneğin Ergenekon olayının aydınlatılmasını istiyorum.
İşte bu nedenledir ki, Ergenekon davasını önemsiyorum.
İşte bu nedenledir ki, Ergenekon davasının açılabilmiş olmasını, bu ülkede demokrasi ve hukuk açısından bir dönüm noktası olarak görüyorum.
İşte bu nedenledir ki, sağduyunun ve demokrasi düşüncesinin ağır basarak Anayasa Mahkemesi'nden kapatma kararı çıkmasın istiyorum.
Tuzak çok açık çünkü...
Yinelemekte yarar var.
Türkiye'nin kendi sorunlarına demokrasi ve barış içinde çözümler üretmesi engellenmek isteniyor. Türkiye'de sistem felç edilmek isteniyor.
Kısacası:
Barış ve demokrasi çok görülüyor bu ülkeye.
Ne yazık!
Oysa, barış ve demokrasi içinde yürüyecek bir Türkiye'nin önü çok daha fazla açılacak.
Türkiye'ye birinci sınıf demokrasi ve hukuk düzenini, birinci sınıf özgürlük ve insan hakları düzenini çok görenler, Türkiye'ye çok büyük kötülük yapıyorlar.
Ama şunu iyi bilsin baykuşlar:
Hiçbir başarı şansları yok!
Sonunda Türkiye de birinci sınıf demokrasiye sahip olacak. Hukukun üstünlüğü bu ülkede de devlet düzenine damgasını vururken, vatandaşı, bireyi tam anlamıyla koruyacak.
Hiç kuşkunuz olmasın.
O günler de uzak değil.
Artık Türkiye de boğayı boynuzlarından tutup yere vurabilecek güce ve tarihsel birikime sahip bir ülkedir.
Çünkü yeterince acı çekti.
Yeterince kan ve gözyaşı döktü.
Hiç bir karanlık odak, hiç bir bomba, bu saatten sonra Türkiye'yi barış ve demokrasi yolunda alıkoyamaz.
Bu böyle biline!


Kaynak: Milliyet