Geçen akşam, "Koş baba!" dedi, bizim küçük oğlan, "Seninki televizyonda…"
Koştum baktım; gerçekten de, "benimki" televizyonda; Fatih Altaylı'nın "Teke Tek" programında arz–ı endâm ediyor.
Hay Allah, bu çocuk Kamer Genç'in "benimki" olduğunu nereden biliyor? Bu 'yargıya' varabilmesi için ben ne yaptım?!
Çocukların yanında malum "zat" kişisi hakkında tek bir kelime ettiğimi hatırlamıyorum bile.
Benimkiymiş!..
Nereden çıkarıyor bunu?
"Kamer Genç nereden 'benimki' oluyormuş oğlum?..."
"Niye inkâr ediyorsun ki baba, seninki işte…"
Tamam, anlaşıldı. Söyleyiş tarzından düşük yoğunluklu bir "ödeşmeye" girdiği besbelli.
Ne zaman zap yaparken Kamer Genç'e rastlasam sonuna kadar izlediğimi, aklınca yüzüme vurmaya çalışıyor.
Takip ettiği dizilerinin en heyecanlı bölümlerini sırf bu yüzden kaçırmış olmasını unutmamış demek ki! (Zaten o saatte izleyeceği başka bir program olsaydı, haber vermezdi.)
Vay be!
Bir de çocukların her şeyi hemencecik unutuverdiklerini, dahası içlerinde hiçbir "ödeşme" duygusu barındırmadıklarını söylerler. Töbe, yalanmış!
Velede bak! Saatlerce o salak televizyon dizilerini seyrederlerken benim gıkım çıkmıyor da, bi "Kamer Genç zevkime" tahammül edemeyip laf sokuyor.
Kızdım tabii. Kim olsa kızar.
"Herkes yattı, geç oldu sen yat" dedim, "Yarın erken kalkıp okula gideceksin…"
Gidip yattı.
Ooh be, şimdi tek başıma, tadını çıkara, çıkara "benimkini" seyredeceğim, diye sevindim.
Sevindiğim kadar da vardı.
Kamer Genç her zamanki gibi kırık dökük kelimelerle bir şeyler anlatmaya çalışıyordu.
Açık söyleyeyim:
Bu "zat" kişisinin neyi anlatmaya çalıştığını hiçbir zaman merak etmiş değilim. Ben daha çok onun neyi anlatamadığına meftunum.
Diyelim ki, "Anlayana sivrisinek saz anlamayana davul zurna az" atasözünü mü söyleyecek, ben bunu nasıl söyleyemeyeceğini merak ederim.
Diyelim ki, "At (…) konmuş kelebek gibi…" sözünü mü sarf edecek; parantez içi üç noktayla sansürlediğim kelimeyi mi, yoksa "kelebek" kelimesini mi sansürleyeceğini büyük bir merakla beklerim.
Ve, beklediğimi de tastamam bulurum, zatı şahsiyetleri sağolsun.
İzlediğim programda beklediğimi bu sefer tam anlamıyla bulduğumu iddia edemem, ama, yine de keyif aldım.
Evet, bu sefer anlatamadığı şeyler pek orijinal değildi, ya da ben kaçırdım. Çünkü hem bizim çocuk biraz geç haber vermişti, hem de sonlara doğru, günün yorgunluğundan olsa gerek, sızıp kaldım. Neyse...
İzleyebildiğim kadarıyla Ak Parti'yi eleştirmeye çalışıyor; 50 kişi üzerime saldırdılar, diyor; bana "zat" dedi, ben de "zat diyeceğim falan" şeklinde geveliyor; velhasıl-ı kelam, maalesef bir Kamer Genç klasiği diyebileceğimiz kalibrede, yani anlatamayacağı değerde 'lafazanlıklar' yapamıyordu.
Fatih Altaylı'nın aklettiği bir anket olmasaydı program, hepten şenliksiz geçecekti nerdeyse.
Son zamanlarda Ak Parti'ye karşı yaptığı çıkışlarla adından sağda solda sıklıkla söz ettirmesini, "Tek başına CHP'den daha iyi muhalefet yapıyor!.." şeklinde değerlendirenlerin yargısını ölçmek için olsa gerek, programda şöyle bir anket yer almıştı:
Kamer Genç mi, CHP mi?
Hangisi Ak Parti'ye daha güçlü muhalefet yapıyor?
Bir ara Kamer Genç'e "evet" diyenler yüzde 80'lere vurmuştu. (Daha sonra ne oldu bilemem; dedim ya, uyuyup kalmışım.)
Kamer Genç'in CHP'den daha güçlü ve etkin muhalefet yaptığını yüzde 80 oranında onaylayan izleyici, sanırım CHP'yi uyandırmak, "Bi Kamer Genç kadar bile olamadınız, yazıklar olsun!.." yollu bir sitemle, teşvik etmek istemişlerdir.
Ben CHP'nin yerinde olsaydım mezkur anketteki yüzde 80'e pek aldırış etmezdim.
Ne var muhalefetimizi beğenmediyseniz, diye düşünür; seçmen de yüzde 80'i aşkın oranda zaten bizden hazzetmiyor, alışkınız bunlara, der geçerdim. En fazla, "kıllık" yapıyorlar, derdim.
Lakin şu geriye kalan yüzde 20'lik kesim yok mu, onlara fena kafayı takardım.
Ayıp diye bir şey var!
Ne demek lan, CHP Kamer Genç'ten daha etkin ve kuvvetli muhalefet yapıyor?
Bu mudur sizin sevginiz, desteğiniz?
Koca partiyi nasıl olur da tek bir adamla kıyaslarsınız?
Sizin gibi dostu olan düşmanı ne yapsın?
Kaynak: Yeni Şafak