Kaderi 'susup güzel olmak' olan ülke

O güzelim deniziyle, yemyeşil dağlarıyla, bin bir kokusuyla, kültürel zenginliğiyle,  tarih boyunca çektikleri sıkıntıları acı alaycılıkla göğüslemeye çalışan insanlarıyla bence dünyanın en hoş yerlerinden biri olan Lübnan'da genel seçimler yaklaşıyor. Güvenilir kamuoyu yoklamalarının yapılamadığı, seçim sisteminin karmaşıklığının içinden çıkılamadığı o güzelim ülkede seçim atmosferi de kendine özgü.

Lübnan'ın birçok şeyi ünlü; yemekleri, entelektüel birikimi, iç savaşı, neşesi, sedir ağaçları ve güzel kadınları. Bu durum seçim kampanyalarını da yansıyor elbette. Mesela eskiden azılı Suriye düşmanı olan ama şimdi Hizbullah ile koalisyon yapan Hıristiyan lider Michael Aoun seçim kampanyasında Lübnan'ın 'güzel' kadınlarına sesleniyor. 'Güzel ol ve sesini kes' anlamına gelen Fransızca bir deyimi biraz değiştirerek 'güzel ol ve oy kullan' haline getiren Aoun kimilerine göre, fazla cinsiyetçi, bazıları da pek bir yaratıcı buluyor bu reklamı.

Aoun ve Hizbullah'ın karşısındaki 14 Mart koalisyonu diye bilenen öbür koalisyona dahil, Saad Hariri tarafından yönetilen 'gelecek partisi'nin sloganı da 'gelecek tartışmasız parlak'. Ama Aoun ile aynı koalisyonda yer alan değişim ve reform bloğunun bu parlak geleceğe cevabı da hazır: 'Tek gelecek değişim."

Aslında daha çok direniş örgütü olduğunu iddia eden Hizbullah'ın ülkedeki tek silahlı güç olduğunu hatırlatmak isteyen karşıtlarından başka bir Hıristiyan grubu Falanjistler de 'Parlamento tek silahımız' ve 'Oylarınızla direnin' sloganını kullanıyor.

Arada Rockçı Hasan Rahbani, balıkçı Mahmud Halid ve üniversite mezunu işsiz Pierre Haşhaş gibi adaylar da çıkmıyor değil. Rahbani "Yolsuzluk ve mafyayla temsil edilemeyiz' diyip Oy karşılığı para dağıtan siyasileri kastederek seçmene, 'Paralarını al ve oyunu verme' diyen bir şarkıyla sesleniyor. 15 çocuklu Balıkçı Halid ise "Ne param var ne de ofisim. Ben fakirin adayıyım, adayların en fakiriyim" sloganını kullanıyor. Haşaş'ın derdi ise göz boyama hizmetleri, seçim öncesi hummalı asfaltlama çalışmalarını yermek için 'Dirseklerinize kadar ziftleneceksiniz' sloganını atıyor.

Bütün bu hengâme arasında o canım ülkenin nereye gittiğini, başına ne geleceğini tartışan, seçilirse getireceği olası hizmetlerden söz eden pek yok. Çünkü hem dünya âlem hem de bütün Lübnanlılar biliyor ki, herkesin bir şekilde gözünün olduğu, üzerinde etkinlik sağlamaya çalıştığı, çok ama çok zengin bir potansiyele sahip olmasına rağmen bunun bir türlü hayata geçirilemediği Lübnan'da siyasi yapılanma, 'ara sıra silahların konuşmasına neden olsa da geçici istikrarlarımız, gerekli ciddi reformları yapmaktan iyidir,' ilkesi üzerine kurulu. Dolayısıyla gerçekten reform isteyen, ülkenin zenginlik potansiyelinin hayata geçirilmesini arzulayan Lübnanlılar, seçim heyecanına pek katılmıyorlar, ne de olsa fikirlerin değil, kişisel çıkarların ön planda olduğu, siyaset sınıfının devlet imkanlarını kullanma derdi peşinde olduğunu biliyorlar. Ama yalnızca Lübnanlılar değil, neredeyse bütün Ortadoğu halkları da şu veya bu biçimde Lübnan'daki seçimlerden etkilenecekler.

Bazıları Hizbullah ve Aoun koalisyonunun iktidarı alabileceğinden söz ediyor. Böyle bir durum, Suriye'nin uzunca bir işgalden sonra geri çekildiği Lübnan'a askeri anlamda olmasa bile siyasi anlamda daha fazla yerleşmesi demek, hoş siyasi anlamda Suriye Lübnan'ı hiç kendi haline bırakmamıştı zaten.

Gazze'deki Hamas iktidarından sonra, Lübnan'da da Hizbullah iktidarı, bu tip devlet dışı aktörlere şüpheyle bakanları yerinden zıplatacak elbette. Olası Hizbullah iktidarının Ortadoğu'da selefi Bush'tan daha farklı bir politika izlemek istediğine dair kuvvetli sinyaller veren Obama'nın işinin zorlaşabileceğini iddia edenler de var.

Ama bence kesin olan tek şey, İsrail-Filistin anlaşmazlığı devam ettikçe Lübnan hep şimdiki Lübnan gibi olacak; her an çatışma sahnesi olmaya hazır herkesin bir ucundan çekiştirmeye çalıştığı güzel ülke...

Kaynak: Radikal