Kader günü; 28 Temmuz

 
 
Anayasa Mahkemesi dün beklenen açıklamasını yaptı. AK Parti davasını görüşeceği toplantı tarihini kamuoyuna duyurdu. Kritik gün; 28 Temmuz.
Mahkeme haftanın ilk günü dosyayı esastan görüşmeye başlayacak. Başkan Vekili Osman Paksüt görüşmelerin 'aralıksız' süreceğini bildirdi. Önemli bir ayrıntı. Daha önce söylendi, bilindiği gibi karar gerekçesiyle açıklanacak. Bu demektir ki, pazartesiye yetişmese bile ertesi gün kararın ne olduğunu bütün Türkiye öğrenebilecek.

Anayasa Mahkemesi elini çabuk tutarak yerinde davrandı. Üyeler dosyaya hakim. İddianame, ön ve sözlü savunma, rapor derken bırakın mahkeme üyelerini aylardır ülke bu davayla yatıp kalkıyor. Her Türk vatandaşının neredeyse bir hukukçu kadar kanaati oluştu. Karar için üzerinde daha fazla düşünmeyi veya çalışmayı gerektirecek durum yok. Mahkemenin karar oturumunu daha fazla geciktirmemesi doğru bir karardı. Ülkenin beklemeye tahammülü yok. Türkiye bu davaya kilitlendi. Ekonomiden dış politikaya kadar hemen her alanda belirsizliğin ortadan kalkması yönünde talep var. Belirsizliğin bedeli çok ağır ödeniyor çünkü.

Değişik çevreler tarafından dillendirilen 'Ağustosun ortalarına sarkabilir' beklentisi boşa çıktı. 28 Temmuz'un anlamı sadece bir an önce belirsizliğin ortadan kalkacağını haber vermesi değil tabii. Başka anlamları da söz konusu. Dava sürecine denk düşen kimi tarihlerin ilginç özellikleri var. İddianamenin mahkemeye gönderildiği gün 15 Mart. Bu tarih aynı zamanda Recep Tayyip Erdoğan'ın Siirt'ten milletvekili seçilerek başbakanlık koltuğuna oturduğu tarih. Başsavcı Abdurrahman Yalçınkaya bu sembolik günü özellikle mi seçti, bilmiyoruz, tamamen rastlantı da olabilir.

Karar oturumunun açıklandığı gün yani dün takvimler 22 Temmuz'u gösteriyordu. 22 Temmuz, AK Parti'nin yüzde 47 oy oranıyla sandıktan çıktığı genel seçimlerin yıldönümü. O bir yıla neler sığmadı ki... Ergenekon iddianamesinin incelenmesi 28 Temmuz'da dolacak. Mahkeme 'kabul veya iade' yönündeki kararını en geç Türk siyaset tarihi için kader günü olan 28 Temmuz'da vermek zorunda.

28 Temmuz'u asıl önemli kılan ise ağustos şûrasından öncesi bir tarih olması. Genelkurmay başkanının değişeceği askerî şûra toplantısı 1-4 Ağustos tarihlerinde yapılacak. Genelkurmay başkanlarının değiştiği şûralar her zaman kritiktir. Genelkurmay başkanı ve kuvvet komutanlarının atamasında ise geleneklerin yanı sıra hükümetin iradesi de etkili olur hatta belirleyici rol oynar.

Ankara kulislerinde şûra hesapları ile AK Parti davası arasında ilişki kurulduğu, sır değil. Bunun açık açık söylendiği de oldu. Davanın şura sonrasına kalmasını isteyenler olduğu gibi şûradan önce sonuçlanmasını talep edenler de var. Burada 'Öncesi veya sonrası kararın şeklini değiştirilebilir mi?' diye sorulabilir. Nitekim sıkça da soruluyor.

AK Parti'nin kapatılmasına sıcak bakan kişi ve çevreler davanın şûradan sonra neticelenmesini arzu ediyorlardı. Neden mi? Partisi kapatılmış bir başbakanın radikal davranacağı, teamüllerin dışına çıkacağı endişesinden. Erdoğan'ın başbakanlığı, kararın açıklandığı gün düşse bile yeni başbakan bugünkü AK Parti'nin içinden çıkacak. Muhtemel yasaklara rağmen Meclis aritmetiği bir başka partinin iktidarına imkân vermiyor.

Partinin kapatılmasına karşı çıkanlar ise davanın şûradan önce bitmesini istiyorlardı. Kuşkusuz davanın şûra öncesinde sonuçlanacak olması kararın olumlu çıkacağı anlamına da gelmiyor. Eğer mahkemenin kararı kapatma yönünde tecelli ederse siyasi yasaklarla beraber büyük bir tartışma başlayacak. Hükümetin durumu tartışılacak. Erdoğan'ın başbakanlığı o gün düşecek mi? Yeni hükümet kuruluncaya kadar başbakanlık vekaletle mi yönetilecek yoksa eskisi devam edecek mi? Kapatılma halinde karşımıza çok bilinmeyenli bir denklemin çıkacağı kesin, bunun şûra toplantısına yansıyacağı da söylenebilir.

28 Temmuz'un en büyük önemi, askerî şûra toplantısının öncesine işaret etmesi. Anlamı da şifresi de burada saklı. Şimdi nefesler tutuldu, son bir hafta için geri sayım başladı... Haydi hayırlısı...

 
Kaynak: Zaman