Kabardey Balkar’da düzenlenen 2002 yılı başkanlık seçimleri 2005 yılı 13 Ekim'deki trajik olayların temelini attı. Bölge Müslümanları aktif bir şekilde General Batırov’u destekledi.
Kokov iktidarı düşman aramasına çıktı ve kısa bir süre sonra bölge medyası aşırı akımlara ve teröre karşı savaş ilan edildiğine dair haberler yayınlamaya başladı. Mali kaynağın Çeçenistan ve Dağıstan’a aktarılması Kabardey Balkar yönetimini endişelendirmekteydi.
Müslümanlar bu durumu analiz ederek gelecek tehlikeyi görmekteydi ve iktidar değişiminin faydalı olacağını düşünüyordu. 2002 seçimlerinin sahteleştirilmesi sonucunda Batırev kaybetti. Müslümanların seçim sonuçlarına tepki göstermesine rağmen general tartışmalardan uzak durmaya karar verdi. Dönemin Kabardey Balkar iktidarı ise Müslüman grupların güç kazandığının ve siyasi gelişmeleri etkilebileceğini görmeye başladı.
Müslüman grupların önemli bir kısmı gençlerden oluşmaktaydı. 7-10 bin arasında gencin bir araya geldiği tahmin ediliyordu. Kokov iktidarı siyasi baskılara başladı ve onların Çeçenistan direnişçileri ile irtibatlı olduğunu öne sürerek onları aşırıcı akımlar olarak ilan etti. Müslüman grupların liderleri aleyhinde soruşturmalar başlatıldı. Ancak bunun bir sonuç doğurmadığı görülünce bu seferde güç kullanma yolu tercih edildi.
Genç Müslümanlar göz altına alınmakta ve manevi psikolojik baskılar, işkenceler yapılmaktaydı. Bunların yaşandığına dair bölge bağımsız hukukçularının elinde sayısız dosyalar bulunuyor.
Tanıkların ifadesine göre, cami cemaatı karakola götürülüyor, üzerlerine haçlar asılıyor, sakalları kesiliyor ve dövülüyordu. Göz altına alınan Müslümanlar içerisinde Mussa Mukojev ve Anzor Astemirov da bulunmaktaydı.
Müslümanlar milisler tarafından yapılan işkenceleri savcılığa şikayet etmeye başladı ve onların aleyhinde soruşturma başlatılmasını talep etti. Ancak onların bu talepleri önemsenmedi. Bilakis Kabardey Balkar’ın tamamında işkenceler artmaya camiler kapatılmaya başladı.
Kokov yönetimi radikal akımların güç kazandığına ve onların karşısının alınması için önlemlerin alındığına dair Kremlin sarayına raporlar göndermekteydi. Gerçekte ise hiçbir radikal akım bulunmamaktaydı.
Nitekim Çeçen direniş liderlerinden Şamil Basayev 2006 yılında “Kavkaz-Center”a yapmış olduğu açıklamasında 2003’de Kabardey Balkar Müslümanlarının kendisine destek vermediğini, 2005’de ise onların kendilerinin davetini aldığını ifade etmekteydi.
Basayev’in destek alamadığı yıllar içerisinde Kabardino Balkarya İçişleri Bakanlığı'na ve FSB’ye bağlı birlikler Müslümanlar aleyhinde işKencelerin dozunu artırmaya başlamıştı. Emniyet birimlerinin saldırısına uğrayanlar içerisinde hamile Müslüman bayanlar da bulunmaktaydı. Müslümanlar alkol ve sigara kullanmadığı, dini vecibeleri yerine getirdiği, tesettürlü olduğu için baskı altında tutulmaktaydı.
Bölge Müslümanları kurtuluş yolları aramaya başladı ve devlet başkanı Putin’e mektup göndererek işkencelerin durdurulmasını talep etti. Ancak bu talepleri de görmezden gelindi ve “gerçekçi” bulunmadı. Doksanlı yılların ortalarında başlayan “Vahabilerin” isimlerinin kayda alınma süreci devam ettirildi. 2005 yılında listede 400 Müslümanın ismi yer almaktaydı. Onların içerisinde dindar olmayan Müslümanların da bulunması ise dikkat çekmekteydi. Bunun yanı sıra cami imamları ve Kuran-ı Kerim eğitmenleri de radikal grupların üyeleri ilan edilmişti.
Yapılan yanlışlar konusunda 24 Nisan 2009 yılında polis albayı Sahadin Ulbaşev şu şekilde itirafta bulunuyordu: “Seksenli yılların sonu doksanlı yılların başlarında “Vahabi” diye isimlendirdiğimiz şahıslara karşı yanlış tutum sergiledik. Onların direniş saflarına katılmasının ve silahlı çatışmayı tercih etmesinin sorumluları bizleriz. Hatırlanacağı üzere bir zamanlar o gençler Müslümanların Dini Kurumu tarafından İslam ülkelerine gönderilmekteydi. Onların eğitim sonrasında geri dönmesine sevinmekteydik. Onlar şehir ve köy camilerinde hizmet vermeğe başladı. Zamanla eğitimli gençlerle Dini kurum arasında sorunlar yaşanmaya başladı. Kurum üyeleri otorite kaybına uğradığını düşünmekteydi. Bundan sonra ise onlar üzerinde baskılar kurulmaya başlandı. Baskılar hapisler ve işkencelerle sonuçlandı. Netice itibariyle eğitimli gençleri silahlı çatışma tarafına dönüşmeye zorladık.”
Bezenga bölge yönetimi başkanı Muradin Rahayev de 2007 yılında Nalçik’te düzenlenen konferansta üst düzey yetkililer tarafından kendilerine inançlı insanlar üzerinde baskıların kurulmasına dair sürekli talimatlar aldıklarını belirtmekteydi.
Medyada sansür uygulanması, aydınların çalışmalarının kısıtlanması, bağımsız teşkilatların kapatılması vatandaşların tepkisinin artmasına neden oldu. Buna paralel olarak dindar Müslümanların da sayısı büyük bir hızla artmaya başladı. Kabardey Balkar Müslümanları Dini Kurumunun almış olduğu pozisyon dikkat çekmekte. Genç Müslümanlar onlar tarafından da düşman ilan edildi ve sorunun çözümü için hiçbir adım atılmadı. Onlar da devlet birimlerinin önemli bir parçası olarak iktidar talimatlarını uygulamağı tercih etti ve hala bu tutumlarına devam etmekte.
Zamanla iktidarın üst düzey yetkilileri de eleştirilere ve önceki yönetimi sorgulamaya başladı. Kabardey Balkar soruşturma birimi başkanı Ustov, İçişleri Bakanı Sergey Vasilyev direnişin oluşumunun doğru bir şekilde araştırılmasının gerekli olduğuna dair açıklamalar yapmağa başladı. Her iki yetkili 2000’li yılların başlarında Müslümanlara karşı uygulanan baskıların yanlış olduğunun ve sorunun güç kullanarak çözümünün imkansız olduğunun altını çizdi.
24 Haziran 2004 yılında Basayev komutanlığındaki direnişçi grup İnguşetya emniyet birimlerine karşı silahlı saldırı düzenledi. Saldırıda yer aldığı iddiasıyla iki Kabardino Balkarya vatandaşı göz altına alındı, iki şahıs hakkında ise arama emri çıkartıldı. Kabardino Balkarya Müslüman grupları onların direnişçi grup içerisinde yer aldığına dair bilgiye sahip değildi. Ancak buna rağmen Kabardey Balkar Müslümanlarına karşı “operasyon” düzenlendi, dindarların önemli bir kısmı göz altına alındı. Müslümanlara ağır işkenceler yapıldı ve hakaretler edildi. Bundan başka dindarlarla akraba olan şahısların da evilerinde aramalar yapıldı. Beslan trajedisinden sonra herşey tekrar oldu. Dindarların tamamına yakını göz altına alındı ve ağır işkenceler yapıldı. Bu zulmün gerçekleştiği sırada Kabardey Balkar Müslümanları Beslan’da zarar görmüş çocuklara kan bağışı organizasyonu düzenlemişti. Organizasyon hakkında yerel televizyon kanalında da haber verilmişti.
İşkenceler ölümlere dönüştü
2004 yılının son bahar aylarında Rasul Çakoyev polisler tarafından göz altına alındı ve işkence yapıldı. Onun işkencelere dayanamayarak öldüğünü düşünen polisler Hasanya kasabasına attılar. Ancak kısa bir süre daha hayatta kalmayı başaran Rasul yaşadıkları hakkında bilgi verdi ve olaylardan polis amiri Kyarov’u sorumlu tuttu. Kyarov 2008 yılının Ocak ayında uğradığı silahlı saldırı sonucunda öldürüldü. Rasul kaybolduğu sırada Hasanya kasabası belediye başkanı Zakayev tarafından aranmaya başlanmıştı. Zakayev Kyarov ile bir görüşme yaptı ve yaşanan olay hakkında bilgi vermesini talep etti. Kısa bir süre sonra Zakayev de öldürüldü. Yaşananlara tepki gösteren Müslümanlar gösteri düzenledi. Gösteriye katılan vatandaşlara olayların sorumlularının bulunacağına ve cezalandırılacağına dair söz verildi. Ancak bu sözler her zaman olduğu gibi unutuldu. Müslümanlar üzerindeki baskılar ise daha da arttı ve göz altı dalgası başladı. Dindarların liderleri Mukojev, Astemirov, Kudayev’e açık bir şekilde Müslümanların öldürüleceğine dair tehtitler savruldu. Kudayev çareyi Rusya’yı terk etmekte buldu.
Rusya ulusal basınında yaşanan gelişmeler konusunda dindarların açıklamaları yer almaya başladı. Dindarların önde gelenleri Moskova’nın yaşanan gelişmeler karşısında sessiz kalmasına sert bir şekilde tepki göstermekteydi. Müslümanlar açık bir dille bölgede savaş istemediklerini belirtmekteydi. Ancak sessizliği tercih edenlerin savaşı organize ettiği aşikardı.
“İktidar değişimi” hazırlığı
Kabardey Balkar Başkanı Kokov’un sağlığında sorunlar yaşanmaya başladı. Onun yerine Kanokov’un getirilebileceğine dair iddialar ortaya atılmaya başlandı. Kokov yandaşları bunu önlemek maksadıyla kendi adaylarını öne sürdü. Tahmin edildiği gibi İçişleri bakanı Şogyonov’un adaylığı desteklendi. Bölgede büyük provakasyon girişimleri başlatıldı. İnançlı gençler provakasyonlara yenik düştü. On ay içerisinde maskeli şahıslar dindarların evlerine girmeğe ve bayanlara, çocuklara karşı şiddet uyguladı. 2003-2004 yılları arasında Şogyonov ve Nalçik belediye başkanının talimatı ile camilerin tamamı kapatıldı. Gençler Cuma günlerinde kapatılan camilerin önlerinde toplanmaya başladı. 2004 yılının son bahar aylarında sadece yeni inşa edilen Nakçik Cami'si faaliyet göstermekteydi. Dindarlar bölgeyi terk etmek için yollar aramağa başladı. Ancak onların bu çabaları emniyet birimleri tarafından engellendi!
Son günlerde yaşanan gelişmeleri analiz eden bölge uzmanları Moskova’nın olumlu ve adil müdahalesinin gerçekleşmemesi durumunda Kabardey Balkar’da 2005 yılının 13 Ekim tarihinden daha vahim olayların yaşanabileceğini belirtiyor. Nitekim hükümet tarafından organize edilen Rusya Bilimler Akademisi'ndeki olayların yaşanacağı öğretim görevlilileri tarafından önceden tahmin edilmişti. 13 Ekim olaylarında yer alan 200 Müslümanın yüzde 80’ninin daha önce silah kullanmadığı ve saldırı hazırlığının yapıldığına dair bilginin bulunmasına rağmen önlem alınmaması, daha önceden ise dindarların bölgeyi terk etmesinin engellenmesi Kremlin sarayının Kuzey Kafkasya’da iç savaş projelerini haber veriyor.