22 Temmuz seçimlerinden sonra devletin değil ama devlet-millet çatışmasının bekası tehlikeye girdi.
Doğu ve Güneydoğulu seçmenin iktidar partisine büyük destek vererek devletle doğru dürüst bir zeminde kucaklaşmaya can attığını ortaya koyması ve PKK ile aynı tabana hitap eden Demokratik Toplum Partisi saflarında Türkiye'nin geneliyle barışık 'yeni bir tarz-ı siyaset' talebinin biraz sancılı bir şekilde de olsa yükselmeye başlaması, üstelik çatışma tezgâhlarında 'elde var bir' olarak görülen Milliyetçi Hareket Partisi'nin de ulusal tansiyonu düşürmeye dönük bir tavır sergilemesi, Türkiye'yi devlet-millet çatışmasıyla 'idare' ede gelen çevrelerin uykularını kaçırıyor.
Hele Çankaya Köşkü'nde artık cumhura muhabbetle ve şefkatle gülümseyen bir cumhurbaşkanının oturuyor olması fena halde korkutuyor onları.
Yeni cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün hanımının başörtüsü takmasını ve bunun 'sistem' tarafından yavaş yavaş kanıksanmaya başlamasını da korkunç buluyorlar tabii.
Cumhurbaşkanı olarak ilk yurt gezisini Doğu ve Güneydoğu'ya yapan Abdullah Gül'ün, gittiği her yerde devlet-millet kaynaşmasını sembolize eden coşku dolu sevgi gösterileriyle karşılanması da cabası.
Bir de toplumsal barış (her şeyden önce devlet-millet barışı) hedefine matuf "sivil anayasa" çalışmaları var…
Memlekete ümit ve iyimserlik aşılayan bu gelişmeler, memleketin ümitsizliğinden ve karamsarlığından beslenen mezkûr çevreleri elbette telaşlandıracaktı.
"300 kilo patlayıcıyla dolu minibüs", muhtemelen bu telaşın bir göstergesi.
Yakında başka provokasyonlara da şahit olabiliriz.
Şer güçler, hükümeti ve halkı dehşete sevk ederek gündemi değiştirmek ve mevcut gidişatın önüne geçmek amacıyla yeni tezgâhlar kurabilirler… "yükselen bölücü terör" veya "yükselen dinci terör"le mücadele kisvesi altında devlet-millet çatışmasını (ayrıca devlet-devlet ve de millet-millet çatışmalarını) körüklemeye çalışabilirler… 22 Temmuz'da yerle bir olan korku imparatorluğunu yeniden inşa etmeye kalkabilirler…
Başarabilirler mi peki?
Sanmıyorum.
Korku duvarı aşılarak provokatörlere meydan okunması sayesinde milli iradenin 22 Temmuz ve sonrasında kazandığı mevziler ortada iken, 'öcü geliyor' diye korkup sinmek artık mümkün olmasa gerek; ne halk için ne de hükümet için.
Cesaretimizi, umudumuzu ve iyimserliğimizi ısrarla koruyup hedefe doğru azimle yürüdüğümüz takdirde, en büyük provokasyonların bile üstesinden gelerek, devletle millet arasındaki bütün duvarların yıkıldığı yepyeni bir Türkiye kurabileceğimiz anlaşılmıştır.
Şu dört-beş aylık kıssadan alınan bu hisseyi, değil 300 kilo, 3000 kilo patlayıcı bile unutturamaz!
* * *
Rahmet ayı Ramazan'da Rahmân ve Rahîm Allah'a bol bol dua edelim, bizi rahmetine lâyık kullarından eylesin, üzerimizden rahmetini eksik eylemesin, cümlemizin yâr ve yardımcısı olsun, bize tuzak kuranların tuzaklarını boşa çıkarsın, memleketimize –bütün İslam Dünyası'na- bereket, bereket, bereket yağdırsın.
Amin velhamdu lillahi rabbi'l âlemîn.
Kaynak: Yeni Şafak