İsyan aynı zamanda rejimlerin destekçilerine

Onlarca yıl süren başarısızlıkların ve gittikçe yoğunlaşan krizlerin ardından Arap devletinin çöküşüne tanık oluyoruz. Arap siyasetinin egemen çevreleri hiç bugünkünden zayıf görünmemişti.

Ya içeriden çürümek suretiyle ağır ağır ölüyorlar ya da kulakları sağır eden patlamalarla çöküyorlar. İki hafta evvel halk ayaklanmasıyla diktatörünü deviren Tunus, hiçbir surette istisna değil. Mısır, Cezayir ve Ürdün'de ivme kazanmaya devam eden protesto hareketlerinden Lübnan'daki mezhep siyasetinin gittikçe daha da kutuplaşmasına, Yemen ve Sudan'da devletin çökmenin eşiğine gelmesi ve Somali'de tamamen çözülmesine kadar, benzer belirtiler tüm bölge genelinde mevcut.

Sömürgecilik sonrası Arap devletinin kusurları, bizzat varoluşuna dair kalıtsal unsurlardı. Zira, emperyal otoritelerin hakimiyetlerinin aracısı olan karmaşık bir yerel seçkinler ağını ikame etmek üzere yapılandırılmışlardı ve misyonları, yerel halkın idare edilmesiydi. Mevcut şeklini Birinci Dünya Savaşı'nın ardından alan bölge üzerindeki bu dolaylı kontrol düzeni, yerel halkları kontrol altında tutacak ve içeride "istikrarı" sağlama kapasitesine sahip olan ama bir yandan da dış nüfuzu engellemeye ya da bölgenin dengelerini bozmaya gücü yetmeyecek bir "devlet"e gereksinim duyuyordu. DEVAMI>>