İstihdam tablosu, Türkiye'nin sosyoloji tablosudur


 
 
ürkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), eski Devlet İstatistik Enstitüsü'nün periyodik olarak yayınladığı istihdam ve işsizlik verileri, şayet, düzgün okumak istiyorsanız, Türkiye'nin en gerçekçi fotoğrafı niteliğinde.  
 
İstihdam ve işsizlik verilerini sunan periyodik raporlar, hem reel ekonominin nasıl evrildiğini çok net bir biçimde veriyor, hem de belki daha da önemlisi, okunması çok da kolay olmayan Türkiye sosyolojisini gözler önüne seriyor.

Aşağıda sayısal detaylarına gireceğim TÜİK verilerinde tarım dışı istihdamın gelişimini izleyerek reel ekonominin evrimini çok net olarak görebiliyorsunuz; burada, geçerken söylenmesi, üzerinde durulması gereken temel konu 2002 senesinden günümüze tarım dışı istihdam artışının çok sağlıklı bir seyir izlediği, ama yine aynı şekilde sağlıklı başka bir gelişme, tarım kesiminin istihdam kaybetmesi ile birleştiğinde genel işsizlik oranının değişmiyor gibi gözükmesi. İşsizlik oranı ve hatta toplam işsiz sayısı değişmiyor gibi dursa da, istihdamın sektörel yapısında, yani istihdam büyüklüğünün tarım ve tarım dışı olarak ayrışmasında son senelerde hem ekonomik hem de sosyolojik açıdan devrim niteliğinde bir değişiklik yaşanıyor.

22 Temmuz seçimleri öncesi bu konuya ilişkin yazdığım yazılarda bu konuya yine değinmiş ve çok yaşamsal gördüğüm bu istihdam yapı değişikliğinin sandığa nasıl yansıyacağını çok merak ettiğimi, öngörümün de iktidar partisinin bu yapı değişikliğinden olumlu etkilenmesi olduğunu ifade etmiştim.

Ağustos 2006-Ağustos 2007 arasında yani son bir senede toplam istihdam büyüklüğünün 23,3 milyondan 23,5 milyona çıktığını gözlemliyoruz; ama bu artış doğal olarak yüzde beşin üzerinde büyüyen bir ekonomi için çok anlamlı gibi durmuyor.

Toplam işsiz sayısı da 2,34 milyondan 2,38 milyona çok küçük bir artış göstermiş yani hem istihdam hem de işsizlikte küçük de olsa artışlar söz konusu.

Ancak, söz konusu büyüklüklere tarım ve tarım dışı istihdam verileri diye baktığınızda küçük de olsa farklı bir tabloyla karşılaşıyorsunuz.

Tarım kesiminde toplam istihdam yine aynı dönemde 6,8 milyondan 6,5 milyona düşerken, tarım dışı istihdam büyüklüğü 16,4 milyondan 16,9 milyona çıkmış yani yaklaşık yarım milyon artmış gözüküyor.

Tarım istihdamında azalma ve tarım dışı istihdamda artış düzenli bir biçimde son dört senenin bir özelliği ve bu süreçte tarım dışı istihdam yani ağırlıklı olarak hizmetler ve sanayide istihdam, son dört senede 14 milyondan 17 milyona doğru bir gelişim gösteriyor.

Bu gelişim nereden bakarsanız bakın çok olumlu; çünkü tarımda, unutmayalım, temel sorunumuz işletme büyüklüklerinin optimal büyüklüğün çok altında olması ve bu yeni süreç, belirli bir sürede muhtemelen ortalama tarım işletme büyüklüğünün yükselmesi ile sonuçlanacak.

Tarım dışı istihdam artışı ise reel ekonominin sağlıklı işlemesinin zaten temel göstergesi; ABD'de tüm finans kesiminin faiz oranlarının gelişimi konusunda gözlerini tarım dışı istihdam istatistiklerine diktiklerini, tarım dışı istihdam azalırsa faizlerin düşeceğini, artarsa da yine faizlerin yükselme eğilimine girebileceğini öngörüyorlar.

Tablonun diğer ilginç bir yanı, belki de sosyolojik açıdan en ilginci, işgücüne katılım oranının hiçbir gelişmiş ülkede görülemeyecek kadar düşük olması.

İşgücüne katılım oranının düşüklüğü istihdam artı işsiz sayısının toplam on beş yaş ve yukarı nüfus içinde payının düşüklüğünü gösteriyor ve söz konusu oran bizim ülkemizde yüzde ellinin altında.

Diğer bir anlatımla ülkemizde on beş yaş ve yukarı nüfusun yani çalışabilir diye tanımlanan nüfusun yarısından biraz fazlasının ne çalıştığı ne de iş aradığı anlamına geliyor.

Gelişmiş çağdaş ülkelerde söz konusu oran yüzde yetmişlere yaklaşırken bizde işgücüne katılım oranı yüzde 49 gibi bir oran ve artma eğilimi göstereceğine aksine az da olsa düşüş gösteriyor.

Çalışma yaşamının diğer ilginç ve çarpık bir göstergesi de toplam çalışan sayısı içinde kayıt dışı çalışmanın inanılmaz yüksekliği.

TÜİK verilerine göre ülkemizde 23,5 milyon insan çalışıyor ve söz konusu çalışan sayısının 11,4 milyonu yani yaklaşık yarısı kayıt dışı çalışıyor.

Bu kayıt dışı yapı çözülmeden Türkiye'nin sosyal güvenlik dengelerini sağlıklı hale getirmesi, kamu maliyesinde kalıcı istikrarı sağlaması olanaksız.

Belki de en önemlisi bugüne dek esneklik nedeniyle büyümeye dönem dönem olumlu katkı yapmış olduğu düşünülen kayıt dışılığın bugün artık sürdürülebilir büyüme sürecinin en büyük düşmanı haline gelmiş olması.

Türkiye'nin, mevcut cari açık meselesi ile büyümeyi kalıcı hale getirmesi ancak ve ancak doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının artışına bağlı ve kayıt dışı olgusu sürdüğü sürece doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının sürekliliğini beklemek çok anlamlı değil; zira kayıt dışılık olgusu kadar rekabeti bozan ve yabancı yatırımcıyı caydıran başka bir unsur pek yok.

Türkiye ekonomisinin reel gelişimini ve sosyolojik yapıyı sağlıklı analiz etmek ve izlemek isteyenler için TÜİK istihdam verileri en sağlıklı göstergeleri oluşturuyor.
 
Kaynak: Zaman