İşte orta sınıf

 

TÜSİAD ve TOBB'un çağrıları, büyük bir sosyolojik değişimin yansımalarıdır: Girişimci orta sınıf artık siyaseten 'bağımsız' bir güç haline geliyor!
Türkiye eskiden asker-sivil bürokratların hükmettiği, köylü halkın boyun eğdiği bir toplum yapısına sahipti. 1950'lerde başlayan değişme, 1980'lerde Özal'ın piyasa ekonomisi ve dışa açılma reformlarıyla hızlandı...
Eskiden ya DP ve AP gibi iktidar partilerinin kanatları altında veya 28 Şubat'ta gördüğümüz gibi laik bürokrasinin güdümünde hareket eden orta sınıf kuruluşları, bugün bağımsız hareket etme gücüne ulaşmıştır! İşte siyasetteki gerilimin taraflarına "Herkes bir adım geri!" diyerek itidal çağrısı yapıyor!
Ne için, "istikrar" için!
Çünkü köylü için fuzuli, devrimci için lanetli bir kavram olan "istikrar", orta sınıf için hayati derecede önemlidir!
Ne diyorlar? 
Önce TÜSİAD'ın, dün de TOBB liderliğinde işçi, işveren ve ziraat kuruluşlarının yayımladığı bildiriler, Türkiye'deki sosyolojik gelişimin önemli belgelerinden biridir.

Ne diyorlar?
-  Anayasa'ya, temel anayasal değerlere vurgu yapıyorlar. Çünkü ne devrimci ne de keyfi yönetimler orta sınıfa uygundur! Orta sınıf, istikrarın ancak hukuk devletiyle sağlanabileceğinin bilincindedir.
-  Herkes için demokrasi istiyorlar; parti kapatmayı, özgürlükleri kısıtlamayı yanlış buluyorlar. Çünkü orta sınıflar için liberal değerler önemlidir.
-  Kuvvetler ayrılığını vurguluyorlar, siyasete siyaset dışı müdahaleleri yanlış buluyorlar. Çünkü orta sınıflar için hukuki güven önemlidir.
-  Ekonomiye önem verilmesini, AB sürecinin hızlandırılmasını istiyorlar. Çünkü orta sınıfların temeli dışa açık piyasa ekonomisidir.
Dikkat ettiniz mi? Laiklik elden gidiyor falan demiyorlar. Hatta Baykal'ı sinirlendiren laflar ediyorlar. Ama AKP'yi de uyarıyorlar, toplumu germekten sakınmasını istiyorlar.
Çünkü şehirli orta sınıflar soyut felsefi inançlar için çarpışmayı "rasyonel" bulmaz. "İş"in gelişmesi için çoğulcu ama uzlaşmış, demokratik ama istikrarlı bir düzen isterler.

Böyle bir Türkiye'de
Sosyolog Huntington ilginç bir soru sorar: Sovyet imparatorluğuna karşı özgürlükçü kitle hareketleri niye Doğu Avrupa'da gelişti de başka Sovyet coğrafyalarında değil?
"Orta Asya Müslümandır, Rönesans'ı yaşamamıştır" falan gibi yakıştırmalar anlamsızdır. Temel sebep, "şehirli orta sınıflar"ın gelişmişlik derecesiyle ilgilidir. Hatta Bulgaristan ve Romanya ile öteki Doğu Avrupa ülkelerinde bile süreç bu sebeple farklı olmuştur. (Huntington, The Third Wawe, sf 66-68)
Demokrasi ve piyasa ekonomisi sayesinde, şehirli orta sınıfların ve dünyayla ilişkilerin bu düzeyde geliştiği bir Türkiye'de, "şeriat tehlikesi" paranoyadır. Türkiye'de darbe özlemlerinin de artık hiçbir şansı olamaz.
Bağımsız orta sınıflar güçlendikçe Türkiye'de liberal demokrasi ve milli bütünleşme daha da güçlenecektir.
Bu noktada, Cumhurbaşkanı Gül'ün "siyaseten tarafsız" olmasının önemini vurgulamalıyım. Demokratik siyasetin tabiatında çatışma vardır; bu belli bir dozu aştıktan sonra hem orta sınıf kuruluşlarının hem "tarafsız" Cumhurbaşkanı'nın sakinleştirici ve uzlaştırıcı rolü hayati önem kazanır. Sayın Gül'ün bu amaçla liderlerle görüşmesini çok olumlu buluyorum. Cumhurbaşkanı, "siyaseten tarafsız" kimliğini güçlendirdikçe güvenilirliği ve itibarı daha da artacaktır.

Kaynak: Milliyet