İsraillilerin gösterisi ne zaman?

İsrail, diğer bölge ülkelerine geçmiştekinden daha fazla benzemeye başladı. Zira rejimi, vatandaşlarını değişimin gereksizliğine ve alternatiflerin riskli olacağına ikna etmek için, Arap rejimlerinin kullandığı korkutma yöntemlerine başvuruyor.

Tunus, Mısır, Suriye, Libya ve Yemen’de rejimler, iktidarı bırakmalarının ülkeyi istikrarsızlığa götüreceği ve aşırılıkçıları, Selefileri ve Kaide yanlılarını iktidara getireceği gibi söylemler kullandı. İsrail’deyse rejim, 1995’te İzak Rabin suikastından bu yana vatandaşlarının korkularına yeni bir korku eklemeyi başardı. Bu yeni korku, barışa meyledenlerin aynı akıbete uğrama ihtimali. Daha önce de İsraillilere, savaşı desteklemeleri amacıyla, Arapların Yahudileri denize dökmek için fırsat kolladığı düşüncesi aşılanmıştı. Ayrıca rejim, bölgede barış olursa Arap okyanusunun İsrail’i yutacağı endişesine dayalı bir azınlık psikolojisini de kullandı.

İsrail halkı için fırsat
Fakat İsrail halkı, Arap devrimlerinin kendileriyle olan çekişmeye işaret etmediğini, devletlerini ortadan kaldırma ve hatta yapılan anlaşmaları gözden geçirme eğilimi dahi taşımadığını gördü. Bu nedenle 60 yıldır gölgesinde yaşadıkları endişelerin bugünün verileriyle örtüşüp örtüşmediğini, daha demokrat ve açılımcı bir bölgede çerçeve olarak alınıp alınmayacağını sorgulamaları gerekli. Özellikle de İsrail’in Filistin uzlaşısına yönelik son tutumu, kasıtlı korkutma yönteminin dışında değil. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, uzlaşının barış girişimine büyük darbe vurduğunu ifade etti; oysa girişim, kendi hükümetinin inadı sebebiyle durmuştu.

İsrail’in kendisine doğru esen Arap rüzgârına katılması için bugün bir fırsat olabilir. Zira sahip olduğu demokrasi, sadece Yahudi vatandaşlarını kapsarken, kendi topraklarındaki Araplara ve işgal altındaki Filistinlilere yönelik başvurduğu araç, keyfilik. İsrailliler, dışarıdan kendilerine dayatılmadan önce değişimde acele etmeli. (Londra’da Arapça yayımlanan Hayat gazetesi, 12 Mayıs 2011)

Kaynak: Radikal