İsrail'in İran ile ilgili beşeri istihbaratı ne kadar iyi, ne kadar yeterli, doğrusu bu konuda bir şey söylemek imkânsız. Bunu kendilerinden başka hiç kimse bilmiyor, başkaları da kolay kolay bilemez.
Ancak İsrail'in İran ile ilgili teknik istihbaratının güçlü, kapsamlı olduğu iddia edilebilir. Bunu da şüphesiz teknik istihbaratın en önemli unsurlarından birisi olan uydularına bakarak söyleyebiliriz. Zaten İsrail de İran konusunda uydu istihbaratına çok güvendiğini bazen açık bazen de kapalı biçimde ifade ediyor, bu konuda çok çalışıyor, mevcut uydularına yenilerini ilave ediyor.
Bu çerçevede en son uydusu, geçen pazartesi Hindistan ile işbirliği yaparak uzaya fırlattığı TECSAR adlı yeni bir uydu. TECSAR, Hindistan'ın güneydoğusundaki Bengal Körfezi'nde bulunan Sriharikota uzay deneme üssünden kısa adı PSLV olan dev bir Hint yapımı fırlatma roketiyle atıldı. Roket 15 katlı ve 295 ton ağırlığında. Uydu ve benzeri donanımları dünyadan 500 ile 36.000 kilometre uzaklıktaki yörüngelere yerleştirebiliyor. Uydunun Hindistan'dan atılmasının da kendine göre önemli bir avantajı var ayrıca. Dünyanın dönüşüne ters olarak doğu yönünden atılıp yörüngesine yerleştirilmesinin İsrail'e İran'daki hedefleri daha iyi izleme, görüntüleme imkânı verdiği teknik uzmanlarca söyleniyor.
İsrail Havacılık Sanayii (IAI) tarafından geliştirip üretilen yaklaşık 300 kilogram ağırlığındaki TECSAR İsrail'in bugüne kadar uzaya gönderdiği UFUK tipi uydulardan farklı bir uydu da aynı zamanda. UFUK tipi uydular izleme ve görüntülemeyi sadece özel kameralarla yaparken TECSAR bu görevleri özel bir radara dayalı özel kameralarla yerine getirecek. Bu radara 'Synthetic Aperture Radar' deniyor ve TECSAR'ın son üç harfi olan SAR da işte bu radarı ifade ediyor. SAR her türlü hava şartlarında çalışabiliyor. Gece-gündüz, fırtınalı, bulutlu, sisli, yağmurlu hava şartlarında izleme ve gözlem yapıp, kaydettiklerini İsrail'deki yer istasyonuna derhal gönderebiliyor. Uzmanlar yeni uydunun rezülasyon (çözünürlük-netlik) özelliklerinin de bugüne kadar yapılanlardan iyi olduğunu, 10 santimetrelik nesneleri bile görebildiğini söylüyorlar.
TECSAR'ın medyaya yansıyan özellikleri işte böyle. Bunlar ne kadar doğru, bizim bilmemize imkân yok elbette. Ancak uzmanlar, istihbaratçılar bu özellikleri başarabilirlerse öğrenebilirler. İran da tabii bu arada TECSAR'ı ve özelliklerini öğrenmek için muhakkak çalışıyordur.
Esasen İran da uydu ve uydu teknolojisi üzerinde yıllardır çalışıyor, projeler üretiyor. Zaten İran'ın da halen uzayda görev yapan SİNA-1 adlı bir sivil haberleşme ve gözlem uydusu var. 2005 yılı Kasım ayında Rusya'nın Murmansk eyaletindeki Polstesk uzay merkezinden atılan SİNA-1'in çalışma ömrü yaklaşık 3 yıldı. Bu bakımdan bu uydunun yeni uyduyla ikamesi gerekiyor yakın zamanda. Haberlere göre İran MİSBAH adlı yeni bir haberleşme ve gözlem uydusu üzerinde de çoktandır çalışıyor zaten.
Tekrar TECSAR'a dönersek, bu uydunun halen uzayda görev yapan UFUK-5 ve UFUK-7'yi takviye edeceğini, böylece İsrail'in İran üzerindeki gözlem ve istihbarat faaliyetlerini artıracağını kolaylıkla söyleyebiliriz. Ayrıca bu üç uyduya ilaveten İsrail'in bugün uzayda AMOS ve EROS modellerinden üç adet haberleşme uydusunun görev yaptığını da yeri gelmişken belirtelim.
Haberlere göre, TECSAR'dan ilk sinyaller alınmış bulunuyor. Görüntülerin de iki hafta içinde yer istasyonuna ulaşmaya başlayacağı söyleniyor. Uydu tamamen İsrail'in kontrolünde olsa da bazı önemli istihbarat ve görüntüleri Hindistan ile paylaşacağı da haberlerde yer alıyor. Bu da bu köşede çok yazdığımız gibi İsrail-Hindistan ilişkilerinin gittikçe güçlenen stratejik boyutunu gösteriyor.
TECSAR işte bu bakımdan da önemli bir hamle ayrıca...
Kaynak: Zaman