Türkiye-İsrail krizinden çıkarılacak ders, krizin sadece ışık tutulan kısmında saklı değil. Zira küstahlık, güçlüleri hiçbir engelle karşılaşmadan herşeyi yapabileceklerini düşündükleri zaman vuran bir hastalıktır. Söyonist oluşum uzun yıllardır böyle bir durumdaydı.
Uluslararası kararları görmezdan geliyor, dünya kamuoyunu hafife alıyor, savaş suçlarına ve modern tarihin en felaket suçlarına benzetilen eylemlerde bulunuyor. Alınacak ders sadece Türkiye'nin tepkisiyle ilgili değil. Zira son bir yıl İsrailli siyasetçiler açısından, Siyonist oluşumun kendilerini aşağılaması durumunda Türklerin nasıl davranacağına ışık tutacak derslerle doluydu.
İsrail'in davranışı küstahlığın, aptallığın ve zayıflığın bir karışımıydı. Zayıflık diyoruz, zira Türkiye'nin tutumuyla özde değil, şekilsel bir biçimde mücadele ettiler. Türkiye'ye yönelik öfkeleri büyükelçiyi aşağılamanın ötesine geçmedi.
Bu davranış da Türklerin tutumunu güçlendirdi. İsrailli siyasetçiler, Türkiye'nin İsrail'e yönelik devam eden siyasi, diplomatik ve kültürel eleştirilerine yanıt verme noktasında fazla seçenekleri bulunmadığını ve zayıf olduklarını gördü. Protestolarını daha etkin biçimde ifade etme güçleri olsaydı, bu aşağılama düzeyine inmezlerdi.
Araplar daha zayıf
Dolayısıyla başka bir seçenekleri olmadığını gördüler. Türkiye'yle nesnel bir mücadele kendilerini epey zayıflatacaktı. Ayrıca ABD de Ankara'ya karşı onları desteklemek için çok fazla şey yapamaz. Washington düşmanların çokluğu nedeniyle, müttefike ihtiyaç duyduğu bölgede Türkiye'yle ilişkilerinin kötüleşmesini istemiyor. İsrail'in siyasi zayıflığı, askeri zayıflığın ifadesinden başka bir şey değil. Tabii zayıflıkla kastedilen şey öldürme ve yıkım gücü değil, hedefleri gerçekleştirme gücü.
Filistinlilere karşı gördüğümüz uygulamalar İsrail'in gücünün ifadesi değil. Zira bu güç Arapların zayıflığı ve uluslararası işbirliğinden kaynaklanıyor. İsrail Türk sınavında başarısız oldu, çünkü zayıftı. Araplarla sınavlarında başarılı oluyor zira Araplar zayıfmış gibi hareket ediyor. (Birleşik Arap Emirlikleri gazetesi Haliç, başyazı, 15 Ocak 2010)
Kaynak: Radikal