Sharon Weill
Bir İspanyol mahkemesi, bir Hamas liderinin Gazze'de öldürülmesiyle ilgili olarak, uluslararası hukuku esas almak sûretiyle soruşturma açmaya teşebbüs etti. Ancak İspanyol hükümeti Amerika ve İsrail baskısı karşısında geri adım attı.
İsrail Hava Kuvvetlerine bağlı bir savaş uçağı 22 Temmuz 2002 tarihinde, dünyanın nüfusu en yoğun bölgesi Gazze şehrindeki el Daraj semtine bir ton bomba bırakmıştı. Hedef, ailesiyle birlikte evinde oturan Hamas'ın Gazze şehrindeki askeri lideri Salih Şehadeh idi. Operasyon başarıyla yürütüldü, Şehadeh ve çoğu çocuk diğer 14 sivil öldürüldü, 150 kişi yaralandı. Yakındaki evler hasar gördü veya yıkıldı.
Bu yılın Ocak ayında Madrid'de hâkim Fernando Andreu Merelles, evrensel kaza yetkisine dayanarak, savaş suçu işlediği iddia edilen İsrail'in siyasi ve askeri yetkilileri hakkında cezai soruşturma açılmasına karar verdi. Mahkeme, gerçeklerin insanlık suçlarına dahi işaret ettiğini iddia etti ve avukatlar, bombalama olayının sivil halka karşı sistematik saldırının bir parçası olduğunu ispatlamak için ellerinden geleni yapacaklarını söylediler.
İspanya'daki adli süreç "davanın İsrail mahkemelerinde açılmasının imkansızlığından dolayı" mağdur altı Filistinli tarafından başlatıldı. Mahkeme 2008 Ağustos ayında adli tâkibat hakkında İsrail'den bilgi istedi; mahkeme bu Ocak ayında "gerçekler İspanyol mahkemesi tarafından araştırılabilir ve araştırılmalıdır...çünkü mahkemenin talebine hiçbir cevap verilmediği gibi olayın soruşturulması için adli tâkibat başlatıldığına dair bir delil de mevcut değildir" hükmünü verdi.
Bu karar verildiğinde, İsrail, adli sürecin işlemekte olduğu hakkında 400 sayfalık bir dosya gönderdi ve İspanyol mahkemesinin davadan vazgeçmesi gerektiğini bildirdi. Bununla birlikte, Şehadeh meselesi Yüksek Adalet Mahkemesi dâhil İsrail'deki otoriteler tarafından gözden geçirildi ve cezai soruşturma açılması hakkında bir karar alınmadı. Pasifist Hareketi 2002 Eylül'ünde Askeri Başsavcı'dan ve sonra Devlet Başsavcısı'ndan operasyonu planlayanlar ve yürütenler hakkında cezai soruşturma açmasını talep etti. Yapılan iç soruşturma sonucunda ordu, sivil kayıpların istihbarat eksikliğinden kaynaklandığını ve karar vericilerin bu sonucu amaçlamadıklarını belirledi. Başsavcı, gerçeklerin bu versiyonunu benimsedi ve cezai soruşturma açmayı reddetti.
Zımni tanıma
Yesh Gvul ve beş İsrailli yazar Yüksek Adalet Mahkemesine dilekçe vererek otoritelerin cezai soruşturma açılmaması yönündeki kararlarının yeniden incelenmesini talep ettiler. Dilekçe 30 Eylül 2003 tarihinde şöyle cevaplandı: "Temyize başvuranların (şayet delil bulunursa) tahkikatın ve ithamnâme'nin İsrail Devleti hudutlarında kalması arzusuyla hareket ettiklerini gizleme niyeti yok. Yüksek Adalet Mahkemesi, kanunların uygulanmasında, İsrail Devleti'nin sınırları ötesine geçmezden evvel son mercii'dir ve dünya uluslarına uluslarası hukuk çerçevesinde cezai soruşturma açmaları için haklı nedeni verirken buluyoruz kendimizi."
Hedef gözeterek öldürme politikasının yasallığını sorgulayan bir dilekçe Ocak 2002'den beri aynı mahkemede bekliyordu: Yüksek Adalet Mahkemesi Şehadeh dilekçesini askıya alma kararı verdi. 14 Aralık 2006 tarihinde, bu politikanın yasal veya yasadışı olarak tanımlanamayacağını ve duruma göre ve orantılılık esası çerçevesinde belirlenmesi gerektiğine hükmetti. Yüksek Adalet Mahkemesi'nin o zamanki başkanı Hakim Aharon Barak, bir ilke tesis etmenin güçlüğünü vurguladı: "Muharip bir askerin veya bulunduğu sundurmadan askerleri yahut sivilleri vuran terörist nişancının olağan durumunu ele alın. Ona ateş etmek orantlıdır velev ki sonuç olarak masum bir sivil veya yoldan geçen bir kimse zarar görsün. Evin havadan bombalanması ve olay yeri sâkinlerinin ve olay yerinden geçenlerin zarar görmesi ise bu duruma benzemez."
Barak, Şehadeh'in yok edilmesine benzer gerçekleri kullanarak, bir savaş suçu işlendğini zımnen kabul ediyordu. Yüksek Adalet Mahkemesi bu karardan sonra Şehadeh meselesinin (bir mahkeme değil de) bağımsız bir komisyon tarafından incelenmesini tavsiye etti .23 Ocak 2008 tarihinde İsrail Başbakanı Ehud Olmert, üç üyenin bulunduğu bir komisyon atadı: İkisi emekli general ve biri eski güvenlik hizmetleri yetkilisi. Komsiyonun yapısı, doğası ve yetkisi, devlet tarafından tâyin edildi – eylemleri soruşturulacak kurumun tam da kendisi tarafından. Komisyon, askeri inceleme gibi yürütülüyor: Usûl, ifadelerin dinlenmesi ve nihâi rapor gizli tutuluyor. Bir hukuk mahkemesince kabul edilemez; ve komisyon orduya bağlayıcı olmayan tavsiyeler verebilecek. Komisyon görevini henüz tamamlamadı.
İspanyol savcı, paralel adli soruşturmanın İsrail'de de yürütüldüğü gerekçesiyle 2 Nisan'da İspanya mahkemesinin yetkisizlik kararı vermesini istedi: Fakat İsrail'in sadece öncelik hakkı var o da şayet soruşturma açmak istiyorsa ve buna muktedirse. İspanya mahkemesi 4 Mayıs'ta savcının yetkisizlik kararı talebini reddetti. İspanya mahkemesi, İsrail adli makamlarının iç askeri incelemeleri onaylamasını ve komisyon araştırmasının başbakan tarafından başlatılmasını davanın bağımsız ve tarafsız yürütülmediğine hamletti.
İsrail'in politize olmuş tepkileri, devletlerin güçler ayrılığı doktrinini sözkonusu olan uluslararası suçların mesûliyeti olduğunda, ne kadar farklı algıladıklarını göstermektedir. İspanya'daki dava medyada, "İsrail'e karşı yürütülen siyasi bir gündem uğruna, diplomatik kanalları kullanarak Filistinli davacı tarafın İspanyol adli sistemini istismar teşebbüsü olarak tanımlandı." İşçi Partisi başkanı Ehud Barak şöyle söyledi: "Kararı hükümsüz kılmak için İspanya Dışişleri Bakanına, İspanya Savunma Bakanına ve gerekirse Sosyalist Enternasyonal'den meslektaşım İspanya Başbakanı'na başvurma niyetindeyim."
İsrail, Çin ve Amerika'dan gelen siyasi baskı sonucunda İspanya Kongresi, evrensel kaza yetkisi hakkındaki kanunda değişiklik yapmaya ve kanunu İspanyol mağdurlarla veya İspanya topraklarındaki zanlılarla sınırlı tutmaya razı oldu. 30 Haziran'da Temyiz Mahkemesi soruşturmanın kapatılması emrini verdi.
Benzer ilk dava değil bu. Eski İsrail başbakanı Ariel Şaron'a ve eski Amerikan Savunma Bakanı Donald Rumsfeld'e karşı açılan dava yüzünden Belçika üzerinde oluşan İsrail ve Amerikan baskısının ardından 2003 yılında Belçika da kanun ve usûl değişikliğine gitmek zorunda kaldı (Amerika, NATO karargâhını Brüksel dışına taşımakla tehdit etmişti). Mağdurlar o tarihten beri adli soruşturma açamıyorlardı; Uluslararası hukuka göre sorumlu tutulabilmenin önündeki ana bir engel bu.
Gönülsüz veya elinden gelmiyor
İsrail devlet uygulamaları, cezadan muaf kalma kültürünün varlığını ispatlamaktadır. Yesh Din adlı İsrailli sivil toplum örgütüne göre, cezai soruşturmalar ancak istisnâi durumlarda sözkonusu – kendi adlarına yanlış hareket eden askerler için mesela – ve askeri soruşturmalar cezai soruşturmaların önüne geçmek için kullanılıyor. 2003 yılında, İnsan hakları örgütü B'tselem, kenarda duran Filistinlilerin İsrail ordusu tarafından öldürüldüğü vakalarda cezai soruşturma açılmamasının yasallığını sorgulayan bir dava dilekçesi vermişti. Dilekçe halen askıda bekliyor.
İsrail, toprakları dışında mesûl tutulacağı ihtimalinin farkında: Kurşun Dökme Operasyonun'a (Gazze Savaşı'na) katılan askerlerin resimlerinin veya fotoğraflarının yayınlanmasına izin vermedi. Yurtdışına çıkmak isteyen yetkililer önce izin almak durumunda. İsrail, yurtdışında açılacak davaların giderlerini de karşılayacağını ilan etti.
Yurtdışında mesûl tutulma ihtimaline dair bir farkındalık olmasına rağmen, Şehadeh vakasının veya Gazze'de işlenen son savaş suçlarının da kanıtladığı üzere, savaş suçları iddialarını İsrail'in ele alış şeklini yine de etkilemiyor. Şayet İsrail cezadan muaf kalma uygulamasını değiştirmezse, bu onun savaş suçları iddialarını soruşturma gönülsüzlüğünü veya yetersizliğini gösterir. Eğer ki İsrail kendi savaş suçluları hakkında soruşturma yürütemiyorsa ve eğer ki Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin kaza yetkisi bulunmuyorsa, adaletin tahakkuku için geriye kalan tek yol, 1949 Cenevre Anlaşması'nın tüm devletlere yüklediği bir mükellefiyet olarak evrensel kaza yetkisi tasarrufudur.
Kaynak: Le Monde Diplomatique
Dünya Bülteni için çeviren: M. Alpaslan Balcı