İsrail'de, Filistinlilerden çalınmış bir ülkede, hükümet fanatiklerin elinde. Fanatiklerden biri de Başbakan Benjamin Netanyahu. Netanyahu geçen hafta İran'ın "belini bükecek" bir müeyyide çağrısı yaptı. Netanyahu'nun istediği müeyyide türü, savaş nedeni hükmündedir. İsrail, uzun süredir kendi kendine İran'a saldırı tehdi savuruyor fakat Amerika ve NATO'yu ileri sürmeyi tercih ediyor. İsrail, Amerika ve İran arasında savaş çıkarmayı niçin istiyor?
İran diğer ülkelere saldırıyor, sivilleri bombalıyor ve sivil altyapıyı imha ediyor mu?
Hayır. Bu suçları İsrail ve Amerika işliyor.
İran, işgal ettiği topraklardan insanları tahliye ediyor ve onları gettolara sürüyor mu?
Hayır. Bunu 60 yıldır Filistinlilere yapan İsrail'dir.
İran ne yapıyor?
Nükleer enerji'den yararlanmaya çalışıyor ki NPT imzacısı olarak onun hakkıdır. İran'ın nükleer enerji programı, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın teftişlerine tâbidir. UAEA, bu teftişlerle ilgili olarak düzenli bir biçimde raporlar hazırlamakta ve zenginleştirilmiş uranyumu silah programına çevirmediğini bildirmektedir.
İsrail'in ve İsrail'in Washington'daki kuklasının sergilediği duruş, zenginleştirilmiş uranyumu silah programına çevirebilir diye imzacı her devletin sahip olduğu bu hakkı İran'ın kullanmasına müsaade etmemek. Başka bir ifadeyle, İsrail ve Amerika, İran'ın nükleer enerji geliştirme hakkını ilga etme hakları olduğunu ileri sürüyorlar. İsrail/Amerika'nın sergilediği duruşun Uluslararası hukukta bir mesnedi yoktur; İsrail ve Amerikan küstahlığı müstesna.
Aşırı bir ikiyüzlülük var. İsrail NPT imzacısı değil ve el altından çaktırmadan, ve bildiğimiz kadarıyla ABD yardımıyla, kendi yasadışı nükleer silahlarını geliştirdi. İsrail yasadışı yoldan nükleer silah sahibi olduğu ve fanatik bir iktidar tarafından yönetildiği için bel bükücü müeyyideler ona uygulanmalı ki silahsızlanmaya mecbur kalsın.
İsrail'in belini bükecek müeyyideleri hak etmesinin bir diğer nedeni daha var. ABD eski başkanlarından Jimmy Carter'ın Palestine: Peace Not Apartheid adlı kitabında gösterdiği gibi, İsrail ırk ayrımcısı bir devlettir. Güney Afrika'nın ırk ayrımcısı uygulamalarından dolayı Amerika, Güney Afrika'ya karşı müeyyidelerin öncülüğünü yapmıştı. Müeyyideler, beyaz hükümeti siyasi gücü siyâhilere bırakmaya mecbur etmişti. İsrail, beyaz Güney Afrika hükümetinden daha berbat ırk ayrımcılığı uygulamalarına imza atmaktadır. Ancak İsrail, dünyanın tiksindirici bulduğu uygulamalardan dolayı yaptığı İsrail eleştirilerine "anti-semitizm" demektedir.
İsrail tarafından çalınmamış Filistin Batı Şeria'sı tecrit içindeki gettolardan oluşuyor. Filistinliler hastahanelerden, okullardan, çiftliklerinden ve birbirlerinden uzak ve kopuklar. İsrail kontrol noktalarında izni almadan bir gettodan diğerine seyahat edemiyorlar. İsrail hükümetinin, imza attığı büyük insan hakları ihlallerine getirdiği açıklama, dünya tarihi yalanlarının en büyük koleksiyonudur. Amerikalı "hıristiyan siyonistler" hâriç hiç kimse inanmıyor.
Amerika Birleşik Devletleri de bel bükücü müeyyideleri hak etmektedir. Fazlasıyla hem de. Yalanlarla Kongre'yi, Amerikan kamuoyunu, BM ve NATO'yu aldatarak Afganistan ve Irak'ı işgal etti ve Amerikan anayasasında yüceltilen Amerikan sivil özgürlüklerini başaşağı etmek için terörle savaşı kullandı. Bir milyon Iraklı hayatını kaybederek Amerikan cürümlerinin bedelini ödedi ve dört milyon Iraklı da yaşadıkları yerleri terk etti. Irak ve altyapısı enkaza döndü ve Irak'ın modern örgütlü bir toplum için gerekli olan profesyonel seçkinleri öldürüldü ve dağıtıldı. Amerikan yönetimi, büyük çaplı bir savaş suçu işledi. Şayet iran müeyyideyi hak ediyorsa, Amerika binlerce kez hak etmektedir.
Amerika'nın Afganistan'da öldürdüğü kadınların, çocukların ve yaşlı köylülerin sayısını hiç kimse bilmiyor. Ve Amerika'nın Afgan halkına karşı yürüttüğü saldırgan savaş dokuzuncu yılına girdi. Amerikan ordusuna göre bir zafer için daha çok yol var. Genelkurmay Başkanı Amiral Michael Mullen Afganistan'daki durumun vahim olduğunu ve kötüleştiğini ilan etti Ağustos ayında.
Yaşlı Amerikalılar bu savaşın hayatlarının sonuna kadar devam edeceğini umabilirler. Ve paraların Amerikan silah sanayiine akması için sosyal güvenlik ve sağlık hizmeti haklarının tırpanlanmasını da umabilirler. Bush/Cheney ve Obama/Biden, silah sanayiini güvenli tek borsa yatırımı haline getirdi.
Afganistana karşı yürütülen saldırgan savaşın gâyesi nedir? Başkan Obama, başkanlık töreni konuşmasından hemen sonra bir cevap vereceğini vaadetti ama vermedi. Bunun yerine, Afganistan'daki savaşı tırmandırdı, Pakistan'da yeni bir cephe açtı ve 2 milyon Pakistanlıyı yerlerinden etti. Afganistana 21.000 ilave asker gönderdi ve Afganistan'daki Amerikalı komutan General Stanley McChrystal 20.000 asker daha istiyor. Obama, Afgan halkına karşı yürütülen saldırgan savaşı tırmandırıyor ki önemli üç kamuoyu araştırması Amerikan halkının Afganistan'daki savaşın devamına karşı çıktığını göstermesine rağmen.
Müslüman halklara karşı Washington ve İsrail arasındaki katı anlaşma ne yazık ki Amerikan kamuoyu ve Amerikan hükümeti arasındaki bağlardan daha güçlü. Genelkurmay Başkanı yardımcısı olarak İsrail'e dönen İsrail askeri ateşesi onuruna geçen Perşembe günü verilen veda yemeğine saygılarını sunmak üzere Amerikan ordusu Genelkurmak Başkanı Amiral Mike Mullen, Savunma Bakanı yardımcısı Michele Flournoy ve Ulusal Güvenlik Konseyi Ortadoğu işlerinden sorumlu Dan Shapiro katıldı. Amiral Mullen, Amerika'nın her daim İsrail'in yanında olduğunu söyledi. İsrail ne kadar savaş suçu işlerse işlesin. Kaç kadın ve çocuğu öldürürse öldürsün. Kaç Filistinliyi evlerinden, köylerinden ve topraklarından sürerse sürsün. Şayet hakikati söylemekten beri durmayacaksak, gerçek şer ekseni Amerika ve İsrail'dir.
İcralardan dolayı şu an milyonlarca Amerikalı evsiz. Milyonlarcası işini kaybetti ve sağlık hizmetlerine erişemiyorlar. Ne ki Amerikan hükümeti yüz milyarlarca doları hiçbir Amerikan gâyesine hizmet etmeyen savaşlara akıtmaya devam ediyor. Başkan Obama ve General McChrystal, Amerikan halkının canı cehenneme diyen en iyi bildikleri bir tavır içindeler.
Amerikan Başkanı'nın ve Amerikan ordusunun demokrasiyi, insan haklarını ve Uluslararası hukuku gözetmediği bundan daha açık olamazdı. Yalanlar, işkenceler, cinayet, savaş suçları ve hile üzerine kurulu bir nazi devleti olarak Bush/Obama döneminde ortaya çıkan bir Amerikan yönetimine bel büken müeyyideler uygulamak için bir diğer nedendir bu.
Pek çok hükümet Amerika'nın savaş suçlarının ortağıdır. Obama'nın bütçesi borçtan mütevellit; Washington'ın saldırgan savaşları Çin, Japon, Rus, Suud, Güney Kore, Hint, Kanada ve Avrupa finansmanına bağlı. Amerikan savaş suçlarına sağlanan bu finansman durduğu anda Amerika'nın müslümanlara karşı yürüttüğü saldırgan savaş da o anda duracaktır.
Amerika, kendi kanunlarını ve Uluslararası hukuku süresiz olarak görmezden gelebilecek "süpergüç" olarak kalmayacak sonsuza dek. Amerika, aşırı gururu, küstahlığı ve boyunu aşması yüzünden er ya da geç düşecek. Amerikan imparatorluğu çökerken, sorumluları savaş suçları mahkemesinde yargılanacak mı?
Dünya Bülteni için çeviren: M. Alpaslan Balcı