İsrailli Araplar seslerini çıkarmaya cesaret edemeyen azınlık. Dünyanın dikkati yıllardır, kendilerine Filistinli diyen ve işgal altındaki topraklarda veya bölgenin çeşitli yerlerinde mülteci konumunda yaşayan Arap kardeşleri üzerine yoğunlaşıyor. Fakat çok sayıda Arap hâlâ Yahudi devletinin vatandaşı olarak yaşıyor, yedi milyonluk nüfusun yüzde 20'sini oluşturuyorlar ve memnuniyetsizliklerini görmek mümkün.
Teoride, Yahudilerle aynı haklara sahipler. Fakat teori ve gerçek nadiren uyuşur ve İsrail'in Arap nüfusunun nasıl kurnazca bir kenara itildiğini görmek için Ben Gurion havaalanına gitmeniz yeterli. Yeni bina açıldığında, kimse İsrail'in ikinci dilinde, yani Arapça işaretler yerleştirmeyi düşünmemişti.
İsrail'de yapılan anketlere baktığınızda da, Yahudi devletinin nasıl Arapları da barındırabildiğini sorgulamak mümkün. Yeni bir ankete göre, soruları yanıtlayanların yarısı Yahudi bir kadının bir Arapla evlenmesinin
'ülke ve Yahudilere ihanet' olduğuna inandığını söyledi.
Yüzde 50.9'uysa, devletin Arap İsraillileri ülkeyi terk etmeleri konusunda cesaretlendirmesi gerektiğini...
İsrail'in Manchester United'ı sayılan Beitar Jerusalem taraftarlarının, karşı takımdan bir İsrailli Arap topa dokunduğunda 'Umarız kanser olursun' diye bağırmasına da şaşmamalı. Beitar Jerusalem taraftarları, ilk İsrailli Arap oyuncusunu transfer etmek istediğinde kulübü maçlara gitmemekle bile tehdit etmişti. İsrailli Arapların eşit statüsü var ama, bir İsrailli Arap ilk kez bu yıl, yani devletin kuruluşundan 59 yıl sonra bakan olabildi.
Ralib Macadele'nin bilim bakanlığına atanması Arap azınlık için kutlama nedeniydi, ama eski yaralar da açıldı.
Aşırı sağcı Yahudilerin mutsuzluğu tahmin edilebilirdi ama en şiddetli muhalefetin bir kısmı, İsrail Evimiz Partisi vekili Esterina Tartman gibi Yahudi parlamenterlerden geldi. Bu parti kenarda köşede kalmış bir hareket değil; koalisyon ortağı. Tartman'a göre, bir İsrailli Arap'ın bakanlığa atanması 'Siyonizm ve Yahudi devletine vurulmuş devasal bir darbe'ydi. Bir başka sağcı vekil, yeni bakanın daha fazla güvenlik araştırmasından geçirilmesini istedi; çünkü Yahudi bir İsraillinin tersine, Arap bakanın ülkenin bilimsel birikiminin korunması konusunda güvenilir olduğu varsayılamazdı. Bunca nefretin ortasında, Arapların mutsuzluklarını dile getirmeleri şaşırtıcı değildi. Asıl şaşırtıcı olan, bu mutsuzluğun Yahudi devletine karşı en büyük tehlikeye dönüşebileceğini duymaktı.
60 yıl boyunca, İsrail tarihini dış tehditler şekillendirdi. Mısır, Ürdün ve Suriye'yle savaşlar ve Filistin Yönetimi'yle acılı ilişkiler, İsrail için bir güvenlik kıstası oluşturdu.
Fakat, bir milletvekiline göre şimdi gerçek tehlike İsrail sınırlarının içinde ve bunu İsrail'in kendisi yaratıyor.
Geçen yıl ilk kadın Arap vekil seçilen Nadia Hilo, "Arapların sayısı artıyor ama giderek daha fazla tecrid ediliyorlar" diyor. Hilo'ya göre, "Ayrımcılık özellikle, Arapların Yahudilere göre çok daha zor iş bulduğu kamu sektöründe meydana geliyor." Nüfusun beşte birini oluşturan Arapların doğum oranı Yahudilerinkinin üzerinde. Yine de, çok sayıda üniversite mezunu Arap'ın varlığına da rağmen, işyerlerinde ayrımcılık sürüyor. Hilo şöyle devam ediyor: "Irkçılıkla ilgili açık bir sorun var. Asıl tehlike, İsrail Arap vatandaşlara eşitlik tanımazsa içeriden gelecek. Bu nesil ebeveynlerimiz gibi boyun eğmeyecektir."