İsrail caydırma mekanizmasının İran'a karşı çökmesi

Tel Aviv'in siyasi karar organı Mossad'ın eski başkanı Maer Dagan'nın İran'ın nükleer programına karşı askeri operasyon uyarıları büyük önem taşımaktadır.

Üç hafta boyunca ve dört ayrı toplantıda Dagan, İsrail'in İran nükleer santrallerini vurması durumunda oluşabilecek felaket senaryolarından dolayı uyardı. Bu uyarılar ve ona karşılık verilen cevaplar İsrail'de iç tartışmalara neden oldu çünkü bu uyarılarda bulunan kişi son üç İsrail hükümeti tarafından İran nükleer programını çökertmek için görevlendirilen kişiydi.

Tartışmanın büyümesiyle, İsrail güvenlik organlarından emekli olan herkesin Dagan ile aynı düşüncede olduğu ve İran nükleer programına yapılacak her hangi bir saldırının stratejik bir hata olacağını ve bunun İsrail için bedelinin ağır olacağına inandıkları ortaya çıkmıştır.

SİYASİLER İRAN'I VURMADAN YANA

Şimdiye kadar yaratılan izlenimin aksine Dagan'ın açıklamalarına ve basından sızanlara bakacak olursak Tel Aviv'de başbakan Benyamin Netenyahu ve savunma bakanı Ehud Barak'ın, yüksek düzeydeki güvenlik organlarını, İran nükleer programına saldırmak konusunda ikna etmek için büyük çaba harcadıklarını görebiliriz.

Yakın bir zamana kadar görev yapan genelkurmay başkanı Gabi Aşkenazi, iç istihbarat (Şabak) başkanı Yuval Diskin ve Askeri istihbarat birimi (Aman ) başkanı Amus Yadlin, Dagan'la beraber Netenyahu ve Barak'ın İsrail'in İran'ı vurmaya ikna çabalarına karşı direnmişlerdir.

Bazılarına göre İsrail devlet başkanı Şimon Perez'in Aşkenazi için ( İsrail tarihindeki en büyük genelkurmay başkanı) demesinin nedeni onun İran'ı vurmama konusunda gösterdiği kesin tavırdır. Bu durum karşısında Netenyahu ve Barak, genelkurmaylık görevini uzatmayarak Aşkenazi'yi cezalandırmışlardır.

BAŞARISIZ SALDIRI

İsrail güvenlik organları başkanlarının İran'ın vurulmasına karşı çıkmalarının nedeni kar ve zarar hesaplarına dayanmaktadır. Onların tahminlerine göre İsrail'in İran nükleer projesine öldürücü darbeyi vurmaktaki başarı şansı çok düşüktür çünkü İran'ın nükleer tesisleri geniş alanlara yayılarak inşa edilmiştir.

İranlılar nükleer tesislerini büyük bir coğrafyanın üzerine yaymışlardır. Nükleer programının her aşaması farklı bir tesiste yapılmaktadır. Bu da İsrail'in o tesislere karşı güçlü bir darbe vurmasını zorlaştırmaktadır.

Aynı zamanda İranlılar, nükleer tesislerini yeraltında inşa etmeye dikkat etmişlerdir. Bu tesislerin vurulabilmesi için devasa askeri, teknik ve lojistik imkânları gerektiriyor. Dagan'ın açıklamalarından anlaşılan İsrail'in bunlara sahip olmamasıdır.

İsraillilere göre İran, Irak'ın tek bir nükleer santralde topladığı nükleer programının 1981 yılında İsrail tarafından imha edilmesinin ardından ders çıkarmıştır.

UZUN BÖLGESEL SAVAŞ KÂBUSU

İsrail güvenlik organları liderlerine göre İsrail saldırısının başarısızlık ihtimallerinin yanı sıra İran'ın İsrail'den intikamı çok ağır olacaktır. Liderler, İran'ın İsrail'e aylar boyunca on binlerce füze atarak onu büyük bir felce uğratma imkânına sahip olduğunu düşünmektedirler.

Aynı zamanda Hizbullah'ın İran'ın yanında yer alacağını ve bu durumun İsrail'in az seçeneklere sahip olduğu uzun bir bölgesel savaşa neden olacağını bilmektedirler çünkü İsrail'in bu savaşı durdurmak için tek seçeneği sıra dışı bir silah kullanması olacak ve bu durumda uluslar arası düzeyde destek toplaması pek mümkün olmayacaktır.

Bu senaryoyu kâbus haline getiren şey, bütün verilerin İsrail'in iç cephesinin bunlara hazır olmamasıdır.

Çoğunluk, İsrail'in şu anki hükümetinin bir yıl önce Karmal dağının bitki örtüsünü yok eden yangınla mücadele etmekte yaşadığı başarısızlığı hatırlatmaktadır. Bu yangından dolayı uğranılan zararların uzun bölgesel bir savaştan dolayı uğranılacak zararlarla karşılaştırmak şaka gibi olacaktır.

ASKERİ NÜKLEER PROGRAMA YÖNELİK SALDIRININ MEŞRULUĞU

Siyonist liderlere göre kuşkusuz İsrail'in İran'a karşı yapacağı saldırının en tehlikeli sonucu, İran'ın nükleer programını durdurması için uluslar arası alanda yaşadığı baskıların sona ermesidir. Ayrıca, Amerika'nın birçok devletin katılması için örgütlediği İslami cumhuriyet'e karşı ekonomik yaptırımların kaldırılması söz konusu olacaktır.

Aynı zamanda bu tür saldırılar İran'ı nükleer silah üretmemesi yönündeki uluslararası yükümlülüğünden kurtaracak ve o hiç bir şeyden korkmayarak hızlı ve aleni bir şekilde sivil boyuttaki nükleer programını askeri boyuta taşıyacaktır.

Bu gerçek İran'ı aleni bir şekilde nükleer denemeler yapmasına ve bölgede sadece İran'ın olmadığı bir nükleer yarışa neden olacaktır.

Tel Aviv'deki güvenlik organları, İran'ın nükleer silah geliştirmesi sonucunda Mısır, Suudi Arabistan ve Suriye gibi ülkelerin motivasyonlarının artarak nükleer silah elde etmeye çalışmalarından korkmaktadır çünkü bu ülkeler coğrafi olarak Siyonist varlığa daha yakındır. Ayrıca, bu ülkelerin İsrail'e karşı açılacak bir savaşa katılma olasılığı İran'a göre daha yüksektir.

Bunun yanı sıra birçok İsrailli güvenlik lideri, İran'ın İsrail'e karşı kullanmak amacıyla nükleer silah geliştirmeye çalışmasını abartılı bir durum olarak görmektedir zira herkes tarafından bilinen gerçek İran'ın buradaki amacının daha çok Arap körfezindeki yerini sağlamlaştırmaktır. Bu gerekçe diğer gerekçeler göre en mantıklı olanıdır.

İsrail'in İran'a karşı yapacağı saldırının Amerika'nın daha önce bu konuda açıkladığı bireysel İsrail saldırısına karşı olduğunu ilan etmesi nedeniyle onay alamayacağı açıktır. Amerikan yönetimi, İran'ın Afganistan ve Irak gibi kozlarını kullanarak Amerika'ya zarar vermeye çalışacağının farkındadır.

İRAN'IN İÇ CEPHESİNİ BİRLEŞTİRMEK

İsrail'deki çoğunluk, İran'a yapılacak bir saldırının başarılı veya başarısız olmasına bakılmaksızın kesin bir şekilde İsrail'in ve Batı'nın Tahran yönetiminde yaratmaya çalıştığı kökten değişiklik yapma olasılığını azaltacağını düşünmektedir çünkü böyle bir saldırı İranlıları Ahmedinecad liderliğindeki muhafazakâr kanatta toplayacaktır, Yüce lider Ali Hamaney'in zayıflamakta olan konumunu tekrar güçlendirecek ve reform kanadının büyümesini engelleyecektir.

İsrailliler kuşkusuz, Arap dünyasını saran demokratikleşme dalgasının İran'a sıçraması arzusundalar çünkü İran'daki rejimin değişmesi durumunda İran politikasının da değişeceğini düşünmekteler.

GİZLİ OPERASYONLAR ÜZERİNDEKİ BAHİS

İsrail askeri kanadının itirazları, onların İran nükleer programını kabullendikleri anlamına gelmez. Dagan, birçok kez Mossad'ın nükleer programı devre dışı bırakmak amacıyla, uranyumun zenginleştirilmesinde kullanılan cihazların çalıştırılmasında yardımcı olan bilgisayarlarda arıza yaratan gizli elektronik bir savaş verdiğini itiraf etmiştir.

Aynı zamanda, bütün belirtiler Tahran'da faili meçhul suikastlara kurban giden birkaç İranlı atom bilim adamının ölümünden Mossad'ın sorumlu olduğunu göstermektedir.

İran güvenlik güçleri, arızalı teçhizatlar sağlayarak İran nükleer programının gelişimini yavaşlatan Mossad'ın kiraladığı birkaç İranlı ajanı idam etmiştir. Dagan ve arkadaşları, İsrail'in rolünün ortaya çıkmadığı bu tür eylemlerin devam etmesini önermiştir.

NETENYAHU VE İKİNCİ CHURCHİLL SAPLANTISI

Burada kendi sorulması gereken soru: Neden Dagan saldırı konusunda İsrail kamuoyunu uyarma konusunda böyle bir zamanlama seçmiştir?

Dagan, sadece birkaç ay önce görevlerine başlayan güvenlik güçleri liderlerinin Netenyahu ve Barak'ın İran'a saldırma baskısıına dayanamamalarından endişe duymaktadır, çünkü henüz gerekli öz güvene sahip olmadıklarını düşünmektedir.

Bu yüzden Dagan, İsrail kamuoyunu örgütleyerek siyasetçilere baskı yapmayı hedeflemektedir. Dagan'ın endişesi Netenyahu ve arkadaşlarının hala İran nükleer programının İsrail'in varlığını tehdit eden bir varlık olarak görmeye devam etmeleri ve Netenyahu'nun ikinci kez başına geldiği hükümette bu türden bir saldırıya son derece bel bağlamasıdır.

Netenyahu'ya yakın olan çevreler, onun ikinci dünya savaşı sonrası Nazi Almanya'nın imha edilmesinde büyük rol oynayan İngiltere başbakanı Winston Churchill'in elde ettiği konuma benzer bir konumu elde ederek tarih sayfalarına girmeye çalıştığını söylemektedir. Netenyahu'ya göre Ahmedinecad liderliğindeki İran, Hitler zamanındaki Almanya konumundadır ve İran tehlikesini yok ederek tarihe girme isteğini açıkça belirtmektedir.

Dagan'ın sessizliğini bozup İran'a saldırmanın sonuçlarını açıkladığı ana kadar İsrail'deki çoğunluk, Netenyahu'nun önümüzdeki Eylül öncesinde ve Filistinlilerin Birleşmiş Millet'e giderek devletlerinin tanınması konusundaki taleplerinin arifesinde askeri güçlerden destek güvencesini alabileceğini düşünmekteydiler.

Bu çoğunluğa göre ayrıca, Netenyahu'nun saldırı yapılması durumunda İran nükleer programına öldürücü darbeyi vurmasının yanı sıra bu tür saldırının genel kurula gitmeyi düşünen Filistinlilerin girişimini başlamadan boşa çıkarmayı amaçladığını görmekteler.

İSRAİL'İN ASKERİ SEÇENEĞİ YOKTUR

Dagan'ın açık uyarıları sonucunda Netenyahu'nun İran'ı vurma konusundaki kararı geçirmesi zorlaşacaktır.

Teorik olarak bakıldığında, İsrail'deki siyasetçiler askerlerin yanında İran'a saldırı düzenleme konusunda karar verme hakkına sahipler. Ancak bunun yanı sıra düzenlenecek saldırının başarısız olması durumunda sorumluluğu tek başlarına üstelemek zorunda kalacaklarının da farkındalar.

Bu yüzden güvenlik organlarının yakın bir zamana kadar görevde olan liderlerinin açık uyarılarına rağmen Netenyahu İran'a saldırması zor görünüyor.

Dagan'ın yapmış olduğu uyarılardan elde edilmiş olan doğrudan sonuç, İsrail'in caydırma mekanizmasının İran'a karşı çökmesidir. İsrail'in İran nükleer programını vurma durumu uzak bir olasılık olduğundan, İran adımlarını buna dayanarak atabilecektir.

Dünya Bülteni için El-Cezire'den Faruk İbrahimoğlu tarafından tercüme edilmiştir.