İspanyol yargısına siyaset bulaştı

İspanya’nın uluslararası şöhret sahibi yargıcı Baltasar Garzon kariyerini bitirebilecek suçlamalarla yargılanıyor. Dava, teröristlere, devlet destekli ölüm timlerine, yolsuzluğa ve tiranlığa karşı mücadele vermiş cesur bir yargıca kara çalmak ve barodan kovulmasını sağlamak yönünde siyasi bir çabanın işaretlerini taşıyor.

İspanya’nın giderek siyasileşen yargı sistemine dair hayra alamet olmayan bir manzara söz konusu. Garzon’a karşı Franco dönemi artığı faşist bir grubun öne sürdüğü ana suçlama, 1936-39 iç savaşında ve intikam furyasına sahne olan devamında Franco yanlısı güçlerin insanlığa karşı işlediği suçları soruşturarak yetkilerini aştığı yönünde.

Ülkelerin geçmişindeki hayaletlerin nasıl ele alınacağı, her daim tartışma konusu olmuştur. Güney Afrika’dan Şili, Polonya ve Arjantin’e dek farklı ülkeler kendi koşullarına göre farklı yollar buldu. İspanya’nın bulduğu yolsa, Franco sonrası geçiş döneminde hafıza kaybı üzerinde uzlaşmaktı; iç savaşta işlenenen suçlar unutulacak, kanıtlar gömülü kalacak veya imha edilecekti. Fakat bu, 2007’deki tartışmalı ‘tarihsel bellek’ yasası uyarınca ülkenin dört bir köşesindeki yüzlerce toplu mezardan cesetleri çıkarılan on binlerce mağlup Cumhuriyetçi’yi defnedilmekten mahrum bırakmak demekti.

Garzon kayıtsız kalmadı ve neredeyse hepsi ölmüş olan Francocu sorumlulara karşı dava açtı. Dava, Garzon’un 1977’deki af yasasını ihlal ettiğini savunan sağcıları çileden çıkardı. Fakat insanlığa karşı işlenen suçlarda zaman aşımı mümkün değil. Mesele, adaletin siyasi sağduyuyla nasıl dengeleneceği. Garzon ölenlerin ailelerinin yargıya yaptığı başvurulara karşılık veriyordu, ki bu onun görevi. Geçen yıl da davayı ilerletmeme kararı verdi.

Garzon’un asıl suçu, muhalefetteki sağcı Halk Partisi’nin (PP) yerel baronlarının bulaştığı yolsuzluklara dair davaları takip etmesi olabilir. İspanyol yargıç, 1990’ların ortasında Basklı terör örgütü ETA’nın destek yapısını çökertme çabasıyla 27 cinayet işleyen devlet destekli ölüm timlerini ortaya çıkarmıştı. Bu iktidardaki Sosyalist Parti’ye ölümcül bir darbe indirdi ve 1996’da PP’nin iktidara gelmesine yardım ekmişti. Asıl sorun şu: Sosyalistlerin iktidara gelmesinden beri İspanya’da siyaset yıkıcı bir bölünmüşlük sergiliyor. Fakat bu, ülkenin en tanınmış kamu görevlisinin kurban haline getirilmesini asla haklı çıkarmaz. (Başyazı, 18 Nisan 2010)

Kaynak: Radikal