Yahudilik zamanla Peygamberlerin gösterdiği mecradan, çığırdan saparak millerler arasında eşitlik değil üstünlük üzerine kurulmuş ırki anlayışa dönüşmüştür. Bunun günümüzdeki seküler yansımasına ve şekline de Siyonizm diyoruz. Dolayısıyla ırkçılıkla Siyonizm arasında illiyet rabıtası kurduğundan dolayı ABD ve İsrail gibi ülkeler Cenevre'de yapılacak ırkçılık konferansını boykot edecekler. Gazze saldırıları ve küresel ekonomik krizle birlikte gerçekten de dünyada Yahudi aleyhtarlığı artmıştır. Gazze'ye yapılan vahşi saldırılar özellikle İslam dünyasında infial meydana getirmiş ve İsrail'e öfke sağanağına dönüşmüştür. Şüphesiz milletlerin 'ayranını kabartmada' İsrail'in kabahati ve suçu büyüktür. Kimi İsrailliler de bunu kabul ediyorlar. Haaretz gazetesi yazarı Gideon Levy bunlardan birisidir. Bu özeleştirilere rağmen İsrail 'en iyi savunma, saldırıdır' anlayışıyla ve taktiğiyle birlikte İsrail'e artan tepkileri susturmak için Antisemitizm silahına sarılmıştır. Özellikle Türkiye gibi ülkelerde Antisemitizmin arttığına dair şikayetlerde bulunmuşlardır. Esasında Antisemitizm dalgalarını artıran Siyonizm veya Yahudiciliktir. İsrail kurulana kadar Yahudiler Türkiye ve İslam aleminde nispi de olsa rahat sayılabilecek bir ortamda hayat sürmüşlerdir. İbni Meymun (Maimonides )dan itibaren bu böyledir. Ahitlerini bozdukları için nasıl seçilmiş millet oldukları halde sürülmüş millet haline gelmişlerse yine İsrail'i kurma hayalleri peşinden İslam dünyasıyla ilişkilerinde görünmez bir Selahaddin-İbni meymun ahdini ve bağını bozmuşlar ve koparmışlardır. Dolayısıyla öfke sebepsiz değildir. Barış içinde yaşadıkları topraklara yüzyıllar sonra işgalci ve ırk ayrımcısı olarak gelmişlerdir.
*
Bazıları Türklerin de Antisemitizm yaptığına inanmaktadır. Son sıralarda Milliyet Yazarı Semih İdiz bu yönlü yazılarıyla dikkat çekmektedir. Ona göre, Antisemitizm, İslamfobinin kuzenidir. Zaten Araplarla Yahudiler kuzen ve amca çocuklarıdır. Bunda şüphe yok. Ve Semih İdiz'in atladığı bir husus, İslamfobiyi kışkırtanların da yine Siyonist çevreler olduğu gerçeğidir. 'Antisemitizm, İslamfobinin kuzenidir' başlıklı yazısında şu cümleleri dikkat çekmektedir :"Bu arada, üzerlerinde herhangi bir etki yapmasa da, bu kesime gene de hatırlatmak isteriz."Antisemitizm" şu anda Müslüman olmayan dünyada -ki buna sadece Batı'yı değil, Rusya, Hindistan ve Çin'i de dahil ediyoruz- hızla artmakta olan "İslamofobi"nin en yakın kuzenidir…"Semih İdiz böyle düşünse de Yahudiler Antisemitizm ile İslamfobiyi birbirine denk görmüyorlar. Kendilerini Müslümanlara denk görmediklerinden iki topluma yapılan muameleyi de eşit ve denk saymıyorlar. Galiba Semih İdiz gibiler bunu görmemekte ısrarlılar. Durum, Gideon Levy'nin -şikayetini bir tarafa bırakacak olursak- tam da yazdığı gibidir : "Bu savaş İsrail toplumunun derinliklerinde yatan bir damarı ortaya koyuyor. Irkçılık, kin, intikam duygusu ve kana susamışlık yüzlerini gösteriyorlar. Şu anda (İsrail'de) sağcılar, milliyetçiler, şovenistler ve militaristler geçer akçedir. Ölen her İsrailli için 100 Filistinli öldürülüyor ve kimse bunu sorgulamıyor. Irkçılığımızı kanıtlarcasına, onların kanı bizimkinden 100 kat daha az değersizmiş gibi davranıyoruz."
*
Evet, ne kanda ne muamelede Yahudiler Arapları ve Müslümanları kendilerine eşit sayıyorlar. Zaten eşit saysalardı Kutsal Topraklarda Carter'ın 'Apartheid'den de öte' dediği durum ve statü hasıl olmaz ve yaşanmazdı. Evet, Yahudilere göre Antisemitizm ile İslamfobi kuzen değildir. Onların her şeyi eşsiz ve yektadır. Onlarınkinden başka Holokost yoktur vesaire. Bugüne kadar Ermeni tezlerine serin durmalarının arkasında da siyasi hesaplardan ziyade bu tarz ideolojik takıntılar ve hesaplar vardı. Ama son sıralarda siyasi hesapların biraz daha öne çıktığını söyleyebiliriz. İspatını mı istiyorsunuz işe size: Klaus Faber adlı yazar yazısını tam da bu husus üzerine ayırmış ve asla ve kat'a ikisinin bir olmadığını savunuyor. Islamophobia is not the same as anti-Semitism başlıklı yazısında (Mar 10, 2009/The Jerusalem Post) KLAUS FABER, Semih İdiz'i hayal kırıklığına uğratacak şeyler söylüyor. Yazdığına göre, Berlin Teknik Üniversitesinde tam da Semih İdiz'in kurmak istediği bağ doğrultusunda 'İslam'a düşmanlık algısı, Yahudi'ye düşmanlık algısıdır' başlığı altında bir konferans yapılmış. Faber ise bu teze katılmadığını söylüyor. O, İslamfobinin olmadığına inanıyor ve daha ziyade Müslümanların İsrail ve Batı aleyhtarlığı yapmak için bir ajitasyon malzemesi olarak bu kavrama başvurduklarını ve atıf yaptıkların ileri sürmektedir. Velhasıl bizim ona söylediklerimizi o bize iade ediyor. Biz diyoruz ki, İsrail, Antisemitizmi muhaliflerinin sesini kısmak ve onları susturmak için kullanıyor. Onlar da diyorlar ki: Müslümanlar İslamfobi söylemini Batı aleyhtarlığı ve İsrail aleyhtarlığı yapmak için kullanıyorlar. Yazara göre, İslamfobi aktüel anlamda Müslümanlara yönelik bir ayrımcılık olmayıp Şeriat ve İslam'a karşı eleştiriler üzerine odaklanmaktadır. Aslında bu yönde tam da kendisini tekzip ediyor. Huntington'ın yaptığını bir şekilde Bernard Lewis, Müslümanlara yönelik olarak yapmıştır. 2005 yılında bir Alman gazetesine yaptığı değerlendirmede göçler ve nüfus artış hızıyla Müslümanların bir yüzyıl içinde Avrupa kıtasını istila edeceklerini söylemişti. Demek demoğrafiyi doktrinden ayırmak kabil ve mümkün olmuyor. İKÖ Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu günümüzde İslamfobisinin 1930'lu yıllardaki Antisemitizmin seviyesine ulaştığını söylemiştir. Bu ifadeler de çiğ bir populizm kokuyor. Ve Yahudilerin Antisemitizm söylemini kullanmalarını meşrulaştırıyor. Daha önce de Berlin'de bazı Türkler 'Geçmişte Yahudilere yönelik düşmanlık Türkler aleyhine döndü' ifadesi kullanmış ve bu da Bernard Lewis'i tepkisini çekmişti. Türklerin Antisemitizm söylemini kendi lehlerine kullandıkları kanaatine varmıştı.
Yazar KLAUS FABER illa da biri biriyle karşılaştırılacaksa bu Antisemitik İslamcılarla Anttisemitik Neonaziler olmalı diyor. Yazar İsrail'e karşı mücadele eden Hamas ve Hizbullah'ı da Antisemitik örgütler olarak tasnif ediyor. Bu da gösteriyor ki, Ansitemitizm kavramı İsrail tarafından mugalata ve manipülasyon aracı olarak kullanılıyor. Müslümanların asıl yapması gereken İslamfobi ile Antisemitizmi birbirine karıştırmamak olmalıdır. Klaus Faber'in belki de tek dikkate alınabilecek doğrusu tersinden de olsa bu mukayeseyi geçersiz kılmasıdır. Tali olarak Semih İdiz'in kavramlar arasındaki kuzenlik bağlantısı da merduttur. Bunlar sonuçta yan yana değil karşı karşıya kullanılabilecek kavramlardır.