'İslamcılık' ve AKP

Demokrasinin yıkılmasını ve Türkiye'nin AB'yle iplerini koparmasını isteyen çevrelerin AKP'yi "İslamcı", hatta "İslamofaşist" olarak nitelediklerini biliyor, gülüp geçiyoruz.

Ne var ki, gerçeğe daha sadık olması beklenebilecek Batı medyasında bile AKP'den (önüne "ılımlı", "modernist" ve "liberal" sıfatları konsa da) "İslamcı" olarak söz edenler hâlâ yaygın. O halde "İslamcılık" ne demektir? AKP'ye İslamcı denebilir mi? Bu soruların ele alınmasında yarar var.

Siyasal İslam ya da İslamcılık, akademik tanımıyla, İslam inancından hareketle üretilen; kapitalizm, komünizm ve sosyalizme alternatif olma iddiasında bir modern siyasi ideolojidir. Örneğin tanınmış Fransız uzman Olivier Roy'a göre İslamcılık, "İslam'ın toplumun (siyaset, hukuk, ekonomi, sosyal adalet, dış politika gibi) her yönüne hakim olmasını öngören bir siyasi ideolojidir." (Bkz: ) Ona göre İslamcı akımların asgari ortak noktası, en azından özel hukuk alanında dini kuralların hakim kılınmasını istemeleridir. (Bkz: "İslamism's Failure, Islamists' Future", Open Democracy, 30.10.2006) Amerikalı uzman Graham E. Fuller "Siyasal İslam'ın Geleceği" başlıklı kitabında, İslamcılığın en geniş tanımını yapmıştır. Ona göre İslamcılar, "Çağdaş İslam dünyasında, bir inanç olarak İslam'ın siyasetin ve toplumun nasıl düzenlenmesi gerektiğine dair söyleyeceği önemli bir şey olduğuna inanan ve bu fikri şu veya bu şekilde uygulamak isteyenler..."dir.

Tanımlar açısından bakarsak 1998'de kapatılan Refah Partisi'nin, en azından Refahyol hükümeti kurulana kadar, sözde "kapitalizm ve sosyalizm"den farklı bir sistem olarak "Adil Ekonomik Düzen"i; dileyenlere (en azından özel alanda) İslam hukukuna tabi olma özgürlüğünü ve İslam birliğini savunduğu için "ılımlı İslamcı" bir parti olduğu söylenebilir. Birkaç üyesinin beyanları dışında şiddetle ilgisi olmadığı halde RP'nin kapatılması, demokratik ölçülerle açıklanabilecek bir durum değildi. Ama RP mensupları, haklarındaki karar aleyhine başka yollara değil AİHM'ye başvurdular. AİHM de çok tartışmaya açık bir kararla, kapatılmasına onay verdi.

AKP'nin ise en geniş tanımıyla bile İslamcı sayılamayacağı apaçıktır.

Türkiye'de liberal görüşlere en yakın parti programı AKP'nin programıdır. Dindar olmak da asla İslamcı olmak anlamına gelmez. AKP'nin hem dindar, hem dindar olmayan üyeleri vardır. AKP ülkenin her bölgesinden, her toplum kesiminden oy almaktadır. Hiçbir zaman, özel alanda da olsa, İslam hukukunun kabulünü önermemiştir.

AKP kimseye örtünme zorunluluğu getirmemiş, üniversitelerdeki insan haklarına aykırı başörtüsü yasağının kaldırılması yönündeki anayasa değişikliğini, MHP'nin teşvik ve desteğiyle yapmıştır. Üniversiteye girişte sadece (devletin açtığı ve denetlediği) imam - hatip okullarının mezunlarına değil, bütün meslek liseleri mezunlarına karşı ayrımcılığa son verilmesini istemektedir. Bu konuda her zaman tutarlı olmasa da, devletin bütün dini inançlara eşit davranmasını savunmaktadır. AKP hükümetleri yalnızca İslam ülkeleriyle değil, bütün ülkelerle, özel olarak da Batı ülkeleriyle, bu arada ABD ve İsrail ile yakın siyasi ve ekonomik ilişkilerden yana olmuş, Türkiye'ye AB'ye katılım yolunu açan reformları yapmıştır.

AKP'nin "İslamcı" olduğunu iddia edenlerin anlayamadıkları hususlar şunlar: AKP'yi kuran kadrolar İslamcılığı terk ettiler, çünkü İslamcılığın Türkiye halkının çoğunluğu tarafından hiçbir zaman benimsenmeyeceğini, Türkiye için de çıkar yol olmadığını gördüler. Maruz kaldıkları baskılar onlara gündemlerini gizlemeyi değil, siyasi özgürlüğün önemini öğretti. Onun için AKP, öteki partilerle karşılaştırıldığında daha özgürlükçü, daha demokrat ve daha laik bir kimliğe sahiptir. Türkiye'nin eksikli kusurlu demokrasisi, İslamcı akımın giderek ılımlılaşmasını ve sonunda İslamcılığı aşmasını mümkün kılmıştır. Türkiye esas olarak bu anlamda İslam dünyasının yıldızıdır. Bunları anlamadan Türkiye'yi anlamak mümkün değildir.

 
Kaynak: Zaman