Fas’ta 25 Kasım’da yapılan seçimlerde İslamcıların en büyük meclis bloğunu oluşturmaları İslamcı hareketin ikinci ya da üçüncü sırada geleceği tahminini yürüten Faslı gözlemcileri şaşırttı. Kendimi İslamcı olarak tanımlamamakla beraber onları tebrik ediyorum. Bu seçimler, ülkemde daha önce emsali olmayan demokratik bir tecrübenin zaferi olduğu gibi yaşadığımız bu ayaklanma ve belirsizlik mevsiminde Fas istisnailiğini de göstermiştir.
Seçimler, Kral VI.Muhammed’in çalışmalarını yaz aylarında başlattığı yeni anayasanın onaylanmasından sonra yapıldı. Yeni anayasa, çoğu yetkileri seçilmiş başbakana vermekte, kralın başkomutan ve dini otorite konumunu ise korumaktadır. Dört bin uluslararası gözlemcinin izlediği seçimlerin serbest, adil ve şeffaf olduğu tescillendi. Seçimler Hillary Clinton’dan ve Fransa dışişleri bakanından övgü aldı. Yüzde 45’lik katılım oranı, 2007’de yapılan meclis seçimlerine nispetle kayda değer bir artış olduğunu da gösterdi.
İslamcı Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) tam otuz bir partinin katıldığı çok parçalı bir siyasi alanda sandalyelerin yüzde 28’ini kazandı. AKP’nin etkileyici çoğulculuğu, partinin göz korkutucu siyasi örgütlenmesinin bir ifadesiydi. Yolsuzluğa ve ekonominin kötü yönetilmesine karşı partinin sergilediği duruşun yansımasıydı. 2007’den beri iktidar olan koalisyon hükümetinin performansı Faslıları hayal kırıklığına uğratmıştı belli ki. Doğrusu, düşük ekonomik büyümenin ve işsizliğin sorumluluğunu iktidar partileri üstlenir. Fakat AKP’nin aldığı oy oranı partinin ılımlılığının da göstergesidir.
Fas’ın Adalet ve Kalkınma Partisi, İslamcıların yöneticileri devirme talebiyle protesto gösterilerine katıldığı bölgesel ayaklanmalarda farklı bir yaklaşım sergiledi. Parti, halkının büyük desteğine sahip bir kralın sunduğu anayasal reformları destekleme hususunda Fas’ın merkez siyasetine katıldı. Adalet ve Kalkınma Partisi terörle mücadelede destek sözü verdi, Fas’ın ABD ve AB ile serbest ticaret anlaşmalarını onayladı, İsrail ve Filistinliler arasında yürütülen barış çabalarında kralın kolaylaştırıcı rol oynamasına destek verdi ve İran’ın nükleer ve emperyalist emellerine muhalefette monarşinin yanında yer aldı.
Fas’ın İslami kültürünün aşırılığa karşı kendi koruyucu tedbirleri olduğu gerçeğiyle açıklanabilir bu kısmen de olsa. Ülkenin en yüksek dini otoritesi olan kral, ılımlı İslam formlarını desteklemek amacıyla son on yılda bahse değer bir enerji ve kaynak harcadı. Fas’ta uzun bir mazisi ve saygıdeğer bir yeri olan, İslam’ın mistik ve pasifist bir formu diyebileceğimiz sufiliğin canlanmasını ve nüfuzunu teşvik etti. Bu inisiyatifler Fas’ta oldukça rağbet görmektedir ve serpilmekte olan bir orta sınıfla tastamam uyum içerisindedir; aşırı ideolojileri dengeleyici bir unsurdur ve katı bir İslami ideoloji taraftarı olanlar halk desteğini riske atmaktadırlar.
Bu yazının yazıldığı sırada yeni bir hükümetin kurulmasına sadece saatler vardı. Adalet ve Kalkınma Partisi’nin sol İlerleme ve Sosyalizm Partisi, eski komünist unsurlar, muhafazakâr monarşi yandaşları ve Berber Partisiyle birlikte bir hükümet koalisyonu kurması bekleniyor. Bu koalisyonun kurulması, Adalet ve Kalkınma Partisine ılımlı ve reformcu görüşüne uygun bir şekilde yönetmek için ihtiyaç duyduğu alanı verecek, AKP’li yeni başbakan büyük yetkilere sahip olacaktır. Aynı zamanda, monarşinin tarihi itibarı ülkenin sosyo-ekonomik kalkınmasındaki değerli rolünü oynamayı sürdürecektir. Kral, kırsal ve kentsel bölgelerdeki yoksulluğu azaltma ve kadını güçlendirme amaçlı girişimlere destek vermeye; en yüksek dini otorite olarak, Fas toplumunun kültürel dokusunu, askeri ve güvenlik hizmetlerini aşırılığa meyletmekten korumaya devam edecektir.
Seçim sonuçlarının Fas’ın tedrici demokratikleşme tecrübesini güçlendirdiği ve böylelikle de monarşinin istikrar ve önemini pekiştirdiği söylenebilir. Karşısında güçlü bir meclis muhalefeti ve sivil kurumların meydan okuması olsa bile AKP yürekliliğini ispatlayacağı bir fırsata sahiptir.
Yazar hakkında: Haftalık L'Observateur gazetesini ve Forein Policy dergisinin Fransızca versiyonunu yayınlıyor.
Kaynak: National Interest
Dünya Bülteni için çeviren: M. Alpaslan Balcı