Hava desteği alan, sahada ABD önderliğindeki IŞİD karşıtı koalisyon tarafından rehberlik edilen binlerce hükümet bağlantılı kuvvetin Felluce’yi kuşatmasıyla bu stratejik kenti IŞİD’den geri alma mücadelesi hız kazandı.
Felluce’nin, Ocak 2014’te IŞİD’e teslim olan ilk şehir olduğunu hatırlamakta fayda var. Bu yenilgi her şeyin ötesinde Irak’taki politik başarısızlığı büsbütün yansımıştı.
IŞİD’in kontrolü ele geçirmesine yol açan yılda Anbar Bölgesi, Sünniler’e uygulanan ayrımcılık ve şiddete karşı protestoların girdabındaydı.
Buna cevaben dönemin Başbakanı Nuri el Maliki askeri kuvvetlere çağrı yapmış ve televizyonda bu meseleyi, kökeni 7. Yüzyıla dayanan kaçınılmaz bir dini savaşın parçası olarak tanımlamıştı.
IŞİD Yenilgileri
Bu ölümcül karar (Maliki’nin mezhepçi geçmişine bakılırsa sürpriz olmayan), protrestoların hükümetin Sünniler’e zulme ettiğine dair dayanağını bir kez daha doğrulamaya yaramış ve mühim bir şekilde IŞİD’in tutunacağı bir militarize alan yaratmıştır. Yaza kadar da örgütün lideri halifeliğini ilan etmiştir.
Felluce, hükümet bağlantılı kuvvetlerin Irak’ın ikinci büyük şehri Musul’u almak üzere izlediği dolambaçlı rotada en son durak ve IŞİD’in komuta merkezi.
IŞİD kesinlikle Irak’ta stratejik olarak köşeye sıkışmış durumda ve aynı zamanda bölgesel başkentlerine - Rakka (Suriye) ve Sirte (Libya)- yapılmak üzere olan hücumlarla da mücadele etmek zorunda.
Geçen sonbahardan beri IŞİD’in yenilgileri birikti ve yenilgiler örgüt lideri Ebubekir el Bağdadi’yi ses kaydında yaptığı bir konuşmada “ızdırabın kaçınılmaz bir emir” olduğu söylemini dillendirmeye itti.
Irak ve Suriye’deki bir dizi bölge kaybının yanı sıra IŞİD, Libya’daki etki alanlarının doğusundan da püskürtüldü. Pentagon’a göre hava saldırıları Ebu Waheeb gibi kıdemli liderleri, Batı’an militan kazandırmakta önemli görevleri olan Neil Prakash gibi isimleri de içeren 25 bin savaşçı öldürüldü.
Ayrıca koalisyonun hava saldırıları petrol üretim imkanları ve konvoylar gibi bıkıp usanmadan Suriye ve Irak’taki nakit para depolarını da hedef aldı ve 800 milyon Dolar yok edildi.
Aynı zamanda Türkiye otoritesinin bir kısmına sınırlama getirerek IŞİD’in kaçakçılık kaynaklı ekonomisine ağır darbe vuruldu. Sınır bölgelerindeki toprak kayıpları da bunda etkiliydi.
IŞİD, maaşları yüzde 50 kesmeye mecbur bırakıldı ki bu da düşük bir morale ve taraf değiştirme konusunda sıçramalara yol açtı. Her at sadece 200 yabancı savaşçı katıldı ki bir önceki yıl ayda 1500 olan orana göre bu düşük bir orandı ve neticede yeni katılanlar için antrenman programları da ciddi ölçüde kesik yedi.
Koalisyonun İhmalleri
Öte yandan IŞİD belki bir kriz noktasına yaklaşırken, kendiliğinden oluşan IŞİD karşıtı koalisyon da bir kriz noktasına yaklaşıyor.
Bağdat’taki politik kargaşa, hükümetin reformları uygulamayı ertelemesinden bıkan protestolarca Yeşil Alan’a yapılan kuvvetli ataklar sebebiyle bu ay iki kez doruk noktasına ulaştı.
Parlamento felç olmuş durumda. Irak Başbakanı Hayda el İbadi bir krizden diğerine yalpalayarak gidiyor. Bu krizlerin içerisinde Parlamento’nun İbadi’nin önerdiği teknokrat hükümeti bloke etmeye yönelik verdiği güçlü teklif ve Maliki’nin İbadi’yi iktidardan düşürme girişimleri mevcut.
Aynı zamanda düşük petrol fiyatları, yolsuzluk konusunda şimşeklerin çakmasına sebep oldu ve hükümeti bütçeyi dengeleme mücadelesinin içinde bıraktı ki tam da IŞİD’e karşı savaşta savaş harcamalarının arttırılması gerektiği bir dönemde.
Bu genel düzensizlik tehlikeli bir biçimde IŞİD karşıtı askeri harekata yansıyor, en son Tuzhurmatu ve Ramadi’de olduğu gibi müttefik olması gereken hizipler arasında ölümcül çatışmalar vuku buluyor.
Binlerce Sünni savaşçıyı istihdam edip onları Felluce saldırısında ön koltuğua koyarak suçları yazılı kayıtlara geçmiş olan, hükümet bağlantılı Şii milislerin sayfasını çevirmeye dair girişimler oldu.
Öte yandan sivillerin akıbetine ve şehrin kurtuluşundan sonraki haftalara dair hep var olan soru işareti askıda duruyor.
Kendi adına ABD; hedef bulma konusunda yardım, müfrezelere danışma desteği ve top ateşini de içeren şekilde IŞİD karşıtı kuvvetlere verdiği doğrudan çarpışma desteğini epey arttırıyor. Fakat ABD Dışişleri’nin yaptığı anket gösteriyor ki Iraklılar’ın neredeyse üçte biri ABD’nin terörü genel olarak veya IŞİD özelinde destekldiğine inanıyor.
Suriye veya Bir Başka Yer
IŞİD’in Suriye’deki yükselişi ve Irak’taki uyanışının temel etmenleri arasında apaçık yürüttüğü zulüm politikası ve bunun neticelerinin yer aldığı Başkan Beşar Esad ile nasıl anlaşılacağına dair hâlâ bir konsensüs sağlanamadı.
Şubat’ta aracılık edilen ve insani yardımın erişimini ayrıca Palmira’da olduğu gibi IŞİD’e karşı mühim zaferlerin alınmasını sağlayan ateşkes tamamen çökmüş durumda, esasında IŞİD önümüzdeki haftalarda Palmira’yı tekrar almay ı da hedefleyebilir.
Aynı zamanda Kürt devlet dışı aktörler, IŞİD karşıtı koalisyonun sahadaki ana partnerleri fakat onların da bazılarının Suriyeli Araplar’a karşı mezarlarını taciz ettiği biliniyor. Nisan’da bir askeri birlik ılımlı Suriyeli isyancıların cesetlerini kamuya açık bir şekilde sıraya dizip hava atmıştı.
Bu ve diğer aşırılıklar, Demokratik Birlik Partisi (PYD)’den Kürtler’in kendi IŞİD’ini yarattığı suçlamalarına yol açtı.
Libya’da en az üç rakip koalisyon IŞİD karşıtı saldırılar planlıyor, her biri kendi karargâhında. Tek endişe koordineli bir operasyonun eksikliği değil ayrıca bu aktörler birbiriyle pekâlâ çatışmaya da girebilir.
Ayrıca şunu not etmek gerekir ki IŞİD, bitik bir güç olmaktan çok uzak. Tehdit Kuzey Afrika’da hâlâ sürüyor; Fas geçtiğimiz yıl içinde 25 tane etlem plânına engel oldu. Bunların en sonuncusu geçen hafta gerçekleşti, Batılı diplomatik hedeflere ve turistlere saldırı planlamaktan ötürü bir Çad vatandaşı tutuklandı.
Cezayir ve Tunus’ta tutuklamalar ve ağır silahlara el koyma operasyonları devam ediyor ve IŞİD’in yerel kolunun, Kuzey Sina’daki hükümet karşıtı isyanın ön cephesinde yer aldığı Mısır’da IŞİD unsurlara başkente sızmaya başlıyor.
Komşu ülkelere dair planlar için gerekli silah ve lojistik için bir merkez durumundaki Libya’da IŞİD, Sirte kentine iyice yerleşmiş hâlde ve kent etrafındaki 300 kilometrelik sahil şeridini kontrol ediyor. Plânları da açıkça yakında petrol bölgesi olan hilâle saldırmak.
Daha uzaklarda IŞİD ve müttefikleri Gazze, Yemen, Doğu Afganistan ve Ain el Helweh gibi Lübnan’daki Filistinli mülteci kamplarına yavaşça sızmaya devam ediyor. Ayrıca Güneydoğu Asya –spesifik olarak Filipinler- gibi yeni cephelere de yayılıyorlar.
Her durumda IŞİD’e karşı savaş, sıfır toplamlı bir oyun değil. Örgütün savaş sahasındaki mevcut kayıplar otomatikman koalisyonun ciddi bir zaferi anlamına gelmeyecek
İki taraf da kaybedebilir. Felluce, IŞİD’e Irak’taki ve bölge genelindeki daha geniş politik şartlardan ötürü IŞİD’e daha baştan teslim oldu.
Bu durumda acil olarak yapılması gereken şu ki; Irak, Suriye, Libya veya herhangibir yerde IŞİD’e karşı alınacak askeri zaferlerin takip eden haftalarda kalıcı kazanımlara dönüşmesi sağlanmalı.
Kaynak: Alia Brahimi/ Al Jazeera
Dünya Bülteni için tercüme eden: Deniz Baran