İrlanda'daki referandum AB için dünyanın sonu değil


İrlandalıların Lizbon Anlaşması'nı reddetmesi sonrası, AB paniğe kapılmak yerine Avrupa halklarının birliğe bakışını düzeltmeye çalışmalı

Brüksel'deki AB zirvesinde liderler İrlanda'nın Lizbon Anlaşması'na 'hayır' oyuna ne cevap vereceklerine kararlaştırmak için toplandığında söylenenler, diş gıcırdatanlar olacağı kesin. Kolay bir cevap değil ne de olsa. Önce Fransızlar, ardından Hollandalılar, şimdi de İrlandalılar, genişletilmiş AB'yi daha etkin ve demokratik kılması beklenen kurumsal reformlardan oluşan hemen hemen aynı reform paketini reddetti.
Üç ülke de aslında Avrupa yanlısı. Fakat referandumlarda kurumsal mimaride karmaşık değişikliklere gerek olmadığını düşünenleri aksine ikna edemediler. AB'nin karar verme mekanizmalarındakilerle halkların hissiyatı arasında endişe verici bir uçurum var ve buna yeni bir yanıt bulunması gerekiyor. Geniş reform paketlerine karar vermek için referandumlardan faydalanmak şüphesiz kötü bir yol. Tek tek maddelere 'hayır' demek çok daha kolay, herşeye 'evet' denmesiyse neredeyse imkânsız. İrlanda'da 'hayır'cıların kazanma sebebi de bu. Ama bu durum neticeyi değiştirmiyor ve AB bir yanıt vermeli.
Öncelikle, Brüzel zirvesinden önce herhangi birinin telaşa kapılıp anlaşmayı ölü ilan etmesi aptallık olur. Bu toplu bir teşebbüs ve toplu bir cevap gerektirir. Meslektaşlarına ne yapılabileceğini önermek, İrlanda Başbakanı Cowen'a düşer. Ondan sonra da hep birlikte, ortak bir eylem belirlemeliler.
Onaylama sürecinin devam ettirilmesinde (18'i bu süreci tamamladı bile) ve böylece İrlandalılara baskı uygulanmasında ısrar edenler çıkacaktır. Ama ondan sonra ne olacak? Cowen başından beri, bir-iki dipnot değişti diye seçmenlerine ikinci kez oylamalarını isteyemeyeceğini söylüyor. 'Hayır' oyu parça parça sebeplerden ortaya çıktığı için, verilecek tek ve net bir cevap da olamaz. Katılım oranı da saygın bir düzeydeydi. Dolayısıyla ikinci bir referandum da başarısız olacaktır. En mantıklısı Lizbon Anlaşması'nı birkaç yıllığına dondurmak, ve önemli parçalarını kurtarmaya çalışmak. Bunun amaçla AB diplomatik hizmetinin güçlendirilip AB yüksek temsilcilerine daha fazla kaynak verilmesi gerekiyor. Avrupa, İrlandalıların 'hayır' oyunun dramını, koskoca bir güven krizine dönüştürmek zorunda değil. Yeni anlaşmalar için müzakere etmekten herkes sıkıldı. Öncelik, AB'yi mevcut kuralları ve 27 üyesiyle, pratik politikalarla daha işler bir hale getirmek olmalı. Lizbon'u kaybetmek dünyanın sonu değil.

Kaynak: Radikal