İran'ın 'nükleer açılımı'

Bu açıklamada yeni olan bir durum yok. İran, en başından beri nükleer çalışmaları konusunda uluslar arası işbirliği yapmaktan kaçınmamıştı. İran'ın esas iddiası başka devletler, mesela İsrail, nükleer silah üretebiliyor ya da satın alabiliyorsa bunun İran için neden sakıncalı olduğu konusuna açıklık getirilmesiydi. Üstelik İran nükleer çalışmalarının bir "atom bombası" üretmeye değil enerji üretmeye hizmet ettiğini ileri sürmüştü. Ama bu açıklamaların hemen ardından uzun menzilli füzelerle kara ve deniz tatbikatları yaparak hiç de inandırıcı olamamıştı.

İran'ın "nükleer açılım paketi", en az iki farklı çıkarsama yapılmasını mümkün kılıyor. Birinci çıkarsama, İran'ın kendisine yapılan uluslar arası baskıdan bunalarak geri adım atmaya çalışmasıyla ilgili olabilir. Ahmedinejad, olaylı ve şaibeli seçimler öncesinde "güçlü İran" anlayışına yatırım yapmış ordu, silah, bayrak üçlemesini askeri gösterilerle süslemiş ve nükleer çalışmaları batıya kafa tutma biçimi olarak kullanmıştı. Bu tutumu ve seçimler sonrası yaşananlar, İran'ın sistem dışına daha fazla itilmesine hatta altından kalkamayacağı bir "ceza" sürecine girebileceğini göstermiş olabilir. Dolayısıyla İran yönetimi, bir yandan siyaseten yatırım yaptıkları bu konudan o kadar da geri adım atmış gözükmeden, ama aslında geri çekilmeyi tercih eden bir durum arayışına girmiş olabilir. Rusya duruma bu biçimde bakıyor ve İran'a girdikleri sarmaldan kurtulmaları için "tatlı yaklaşım" içinde bulunulmasını savunuyor.

İkinci çıkarsama ise, İran'ın esasen pozisyonunu katiyen değiştirmeye niyeti olmamasıyla ilgili olabilir. Sunulan paket, nükleer silahların sınırlandırılması gibi içine İsrail, Pakistan, Hindistan hatta Cezayir gibi ülkeleri de alması gereken bir küresel etik içinden İran'ın sistemle uyumlu olduğunu göstermeye hizmet edebilir. Bu, diğer ülkeler kurallara uyduğu oranda İran'ın uyacağı, yoksa sadece kendisine yönelik baskıya rağbet etmeyeceği anlamına gelir. Dolayısıyla "nükleer açılım", bir anlamda İran'ın nükleer çalışmalarını sürdürmesinin meşruiyetini sağlamaya hizmet eder. Kısaca İran, uluslar arası güçlerle işbirliği yapmaya itiraz etmeyen oyuncu olurken bu işbirliğinden kaçan ve çifte standart uygulayan oyuncular başkaları olur. İran'ın batılı güçlere bu türden bir yaklaşımı olduğunu ve eninde sonunda nükleer caydırıcı güç olacağını ileri sürenlerin başında ise ABD geliyor ve İran'dan kaynaklanan sarmalı bertaraf etmek için "sert yaklaşım"da ısrar ediyor.

Tedarikçi Rusya, sorunu İran'ı iç dengeleri ve bölgesel riskler; hedefteki ABD ise küresel tehditler çerçevesinde değerlendiriyor. Ama her ne olursa olsun biri diğerini kapsıyor ve yine her ne biçimde olursa olsun, bir biçimde paket sunulmuş olması sorunların müzakere edilebilmesine olanak sağlıyor. Hiçbir oyuncunun paketi reddetmediğine, "açılıma karşıyız" demediğine bakılırsa İran merkezli sorunların olası riskleri konusunda uluslar arası bir oydaşma oluşmaya başladığı söylenebilir. Darısı Türkiye'nin başına.

Kaynak: Star