İran'da her kurum siyasi iktidarın kolu gibi davranıyor

İran'da meclis ve diğer kurumların devletle ilişkileri çıkmaz bir otoyola benziyor. Bildiğimiz gibi bir devletin başarısı, meclis ve diğer kurumlarla uyum içinde olmasıyla bağlantılıdır.

Dolayısıyla İran'daki kadar tek yönlü bir ilişki, kurumların devletin her istediğine boyun eğmesi veya onay vermesi anlamına geliyor. Böylece kurumlar gerçek işleyişlerini kaybederek mantık dışı bir güç mekanizmasının oyuncağına dönüşüyor. Nitekim gücün sadece bir kurumun elinde bulunması, bir ülkenin gelişmemesi ve hatta ekonomik, siyasi ve kültürel alanlarda olumsuz etkilere maruz kalıp totaliter bir yapıya doğru yol alması demektir.

Diğer mesele kuvvetler ayrılığı. Bu aslında İran'da pek tartışılmayan bir mevzu. Nitekim bildiğimiz gibi İran'da tüm kararlar yürütme organı olan devlet tarafından alınıyor. Siyasi muhaliflerin kısa süre önce idam edilmesinde de görüldüğü gibi, yasama ve yargıya sadece onaylamak düşüyor; devletin gölgesinden bir türlü kurtulamıyorlar.

Halkın milletvekillerinden, mecliste kararlar alınırken ve yeni yasa çıkartılırken hiçbir kurumun etkisi altında kalmamalarını bekliyor. Böyle davranırlarsa halkın güvenini de kazanabilirler. İran hiç kuşkusuz yasama, yürütme ve yargı arasındaki uyuşmazlıkları ve ihtilafları gidermekle yükümlü, özerk ve siyasi açıdan tarafsız bir kurula ihtiyaç duyuyor. Ülkede böyle bir kurulun oluşturulması devleti küçültmek ve kuvvetler ayrılığını gerçekten hayata geçirmek için kaçınılmaz ve gerekli.

Güven sorunu derinleşiyor
Maalesef İran'daki bütün kurumlar sanki birer siyasi kuruluşmuş gibi devletin dayattığı zihniyetten sapmamaya gayret ediyor. Dolayısıyla misyonları ve vizyonları zedelenmeye başlıyor. Devlet kurumlarının aldıkları kararların devleti ve siyasi iktidarı değil, halkın çıkarlarını ve refahını temsil etmesi gerekir.

İran'ın en büyük sorunu yürütme, yasama ve yargının sadece devleti temsil etmesi ve bunların birbirinden bağımsız olmamalarıdır. Bu sorun devam ettikçe halkla devletin arasındaki güven sorunu da hiç kuşkusuz aşılamayacak. (İran gazetesi İtimad, 21 Kasım 2009)

Kaynak: Radikal