İran'a darbe, jeopolitik bir ihtiyaç

İran'ın nükleer programı sadece İsrail'in güvenliğiyle ilgili değil; nükleer yetenek elde etmiş İran, dünyanın en zengin enerji kaynakları ve en kritik enerji çıkış yolu üzerindeki etkisini artırır

RIA Novosti'nin 30 Mart 2007 tarihli haberine göre Rus istihbaratı ABD Silahlı Kuvvetleri'nin İran'a karşı girişilecek bir askeri harekât için hazırlıklarını tamamladığını ve nisan başlarında İran'ı vurmak için hazır olabileceğini belirledi. Aynı kaynağa göre ABD, füze saldırısı için İran toprakları üzerindeki hedefleri belirledi ve saldırının hazırlıklarını Körfez bölgesinde icra edilen askeri tatbikatta denedi.

ABD Silahlı Kuvvetleri nisan ayı başlarında olası darbe için hazırlıklarını tamamlamış olacak, ancak saldırının tarihini politikacılar belirleyecek. Bir ABD uçak gemisi grubu Aralık 2006'dan bu yana Körfez bölgesinde bulunuyor. Sekiz destek gemisinden ve dört nükleer denizaltıdan oluşan ikinci bir uçak gemisi grubu ise Körfez bölgesine gönderildi. ABD bölgeye ayrıca Patriot füzesavar sistemleri de gönderdi. Özetle, Rus istihbarat uzmanlarının değerlendirmelerine göre emareler ABD'nin İran'ı vurmak için hazırlıklarını tamamladığını gösteriyor.

İsrail hava kuvvetlerinin icra ettiği tatbikat da dikkate alındığında
İran'a saldırıyı ABD veya İsrail tek başına veya İsrail, ABD ile birlikte gerçekleştirebilecek.

İran, Orta Asya, Kafkasya ve Ortadoğu'dan oluşan ve küresel enerji rezervlerinin yüzde 75'ini bünyesinde bulunduran coğrafyanın (Avrasya'nın yaşam sahası) merkezini, Avrasya satranç tahtasının ise en kritik bölgesini oluşturuyor. ABD'nin küresel üstünlüğünü sürdürmesi, büyük ölçüde söz konusu coğrafyanın kontrol edilmesine bağlı. Bu coğrafyanın kontrol edilmesi ise İran hedefi aşılmadan mümkün değil.

İran enerji zengini bir ülke; küresel petrol rezervlerinin yüzde 11.2'sine (132 milyar varil) ve küresel doğalgaz rezervlerinin yüzde 15.3'üne (970 trilyon fit küp) sahip. İran'ın sahip olduğu enerji kaynakları ABD şirketlerine kapalı. İran, Rusya'dan sonra en büyük doğalgaz rezervlerini elinde bulunduruyor; Rusya ile anlaştığı takdirde İran, doğalgaz tekeli oluşturabilir. İran doğalgazı, Avrupa'nın enerji güvenliği içinde giderek önem kazanacak. ABD'nin kontrolü dışında İran enerjisinin Çin ve Hindistan sanayilerini ve ekonomilerini beslemesi ABD'nin küresel çıkarlarını zora sokabilir.

Daha da önemlisi, İran coğrafi konumu ile 'küresel jeopolitiğin ağırlık merkezini', yani enerji zengini Körfez bölgesini ve dünyanın en önemli enerji çıkış yolunu (Basra Körfezi ve Hürmüz Boğazı) kontrol ediyor. İran ile birlikte diğer Körfez ülkeleri Suudi Arabistan, Irak, Kuveyt, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn birlikte küresel petrol rezervlerinin yüzde 57 sine sahip (715 milyar varil) ve bu ülkeler küresel petrol üretiminin yüzde 30'unu karşılıyor, üretiminin artırılması potansiyeli de mevcut. Ayrıca, kanıtlanmış küresel doğalgaz rezervlerinin yüzde 45'i de bu bölgede. Küresel ekonomilere akan petrolün yüzde 40'ı (17 milyon varil/gün) ise Hürmüz Boğazı'ndan geçiyor ve petrolün büyük bir bölümü doğu pazarlarına (Japonya, Çin, Hindistan) gidiyor. Zaman içinde Hürmüz Boğazı'ndan akan petrol ve Körfez bölgesinin jeostratejik önemi daha da artacak. İran, Basra Körfezi'ni, Körfez bölgesi ülkelerini etkileme ve Hürmüz Boğazı'nı kapatma askeri yeteneklerine sahip. Küresel enerji güvenliği ve ABD'nin küresel üstünlüğünü sürdürme gayretleri, bu kadar önemli bir coğrafyanın kontrol edilmesini gerektiriyor.

ABD'nin Irak'a müdahalesinden en kârlı çıkan ülke İran oldu. Toprak bütünlüğü korunabilirse Irak'ı çoğunluktaki Şiiler yönetecek, Irak bölünürse enerji zengini güney Irak Şiilerin denetimine geçecek ve Ortadoğu'da yükselen Şii hilal bu durumda daha da güç kazanabilecek. Nükleer yetenek kazanmış Şii hilal ise Ortadoğu'daki ABD çıkarlarının tümünü zora sokabilecek.

İran'ın nükleer programı sadece İsrail'in güvenliğiyle ilgili değil; nükleer yetenek elde etmiş İran, sadece Körfez bölgesindeki değil, tüm Ortadoğu'daki dengeleri değiştirebilecek, dünyanın en zengin enerji kaynakları ve en kritik enerji çıkış yolu üzerindeki etkisini artırabilecek, böylece küresel enerji dengelerini etkileme yeteneği elde edebilecek.

Bütün bu nedenlerle, küresel mesajlar da içeren bir güç gösterisine dönüşebilecek olası müdahaleyi, Afganistan'da ve Irak'ta prestij kaybeden ABD için, sonucu belirsizliklerle dolu jeopolitik bir zorunluluk olarak görmek gerek.